Ülkece içimiz yanıyor, zaten böyle bir acı da zerre üzüntü duymayan varsa da kendini insandan saymamalı.

İnsanlar canlarını ve mallarını bir anda kaybettiler. Yaşanılan büyük bir şok. Gece yatarken belki kredinizi nasıl ödeyeceğinizi düşünüyor ya da ev sahibinizin kiraya yapacağı zamma dertleniyorsunuz. Sonra ansızın dünyanız yerle bir oluyor.

Bakmaya kıyamadıklarınızı, canınızdan çok sevdiklerinizi kaybediyorsunuz. Ya da yıllarca kuruş kuruş biriktirerek aldığınız eviniz, kurduğunuz iş yeriniz yok oluyor. Bu acılar nasıl diner? İnsan yüreği aniden karşılaştığı bu acıyla nasıl baş eder?

Bölgeye giden habercilerin pek çoğundan duyuyoruz. 'İnsanlar büyük bir şokta. Eşini, çocuğunu, evini barkını kaybetmiş donuk gözlerle yaşadıklarını anlatıyor.' diye.

Ve uzmanlar hatırlatıyor asıl acılar, asıl feryatlar canlar toprağa verilince, enkazlar kaldırılmaya başlayınca yaşanacak diye.

Toprağın altında canlı canlı mezarı yaşayan o insanlar, çocuklar bu travmaları nasıl atlatacak? Sevdiği insanın sesini enkazın altında duyarak kurtarılmayı bekleyen, ne yazık ki nefeslerinin tükendiğine şahitlik eden bu insanlar nasıl kendilerini toparlayacaklar?

Evlerini, memleketlerini terk ederek hiç bilmedikleri bir şehre yerleşen insanlar nasıl yeniden kök salacaklar? Okulları yerle bir olan, eğitim hayatları ertelenmek durumunda kalan çocuklar, gençler nasıl geleceğe dair hayallerini yeniden oluşturacak?

Günlerdir aciz bir insan olarak bunları düşünüyorum. İnsan böyle günlerde nefes almaya utanıyor dedi ya bir haber spikerimiz evet nefes almaya da, yemek yemeye de, evladımı sevmeye de, uyumaya da utanıyorum. Ya bu benim başıma gelirse halim nice olur demeye bile utanıyorum?

Bu acı nasıl diner sahiden? Evler inşa edilecek, şehirler yine kurulacak. Depremden, soğuktan ölüp gidenler geri gelmeyecek. İnsanların zihinlerinden bu acı, korku son nefeslerine kadar yok olmayacak.