Gelişen teknoloji günümüzde savaşların da yapısını değiştirdi. Kılıçla yapılan savaşların yerini zamanla tank, top, füze gibi gelişmiş savaş elemanlarının alması gibi; siber savaş kavramı da yavaş yavaş bu elemanların arasına dahil olmaya başladı. Siber savaş denilen kavramda savaşan tarafların sınırları ve savaşçıları belli değildir. Siber savaşlarda saldırı altında olan o ülkenin sahip olduğu bilgidir. Hangi tarafın donanım, yazılım veya insangücü alanında teknolojisi gelişmişse onun kazanma olasılığı daha yüksektir. Bu savaşlarda önemli olan bilginin korunabilmesidir.

Siber savaşlar daha çok din ve sosyopolitik alanlarda ortaya çıkmaktadır. Küreselleşme ve savaş karşıtı grupların hızlı bir sürede birleşerek çeşitli kurumların sitelerini ele geçirmeleri sosyopolitik siber savaşa örnektir. Din merkezli siber savaşa verilebilecek örnekler ise Çin- Tayvan, Pakistan-Hindistan arasında yaşananlardır.

Siber savaşlar 90'lı yılların başında ortaya çıkmıştır. İlk siber savaşa maruz kalan ülke ise Estonya'dır. Ülkenin bilgi ve iletişim altyapısında büyük zararlar oluşturulmuş ve bunların tümü sadece 15 günlük bir sürede gerçekleştirilmiştir.

Bilinen savaş araçlarıyla siber savaşlara karşı konulamaz. Bu tıpkı tüfeğin ortaya çıkışıyla kılıçların tarih sahnesinde kalması duruma eşdeğerdir. Zaman geçtikçe teknolojinin daha da ilerlemesiyle günümüzde kullanılan savaş silahları da tarihteki yerlerini almaya başlayacaktır. Siber savaşların maliyetinin daha az ancak getirisinin daha kıymetli olması nedeniyle pek çok uzman çağımızın siber savaş çağı olacağını vurgulamaktadır. Amaçlanan insan canı ve yıkım olmadığından siber savaşçıların korkutucu bir etkisi bulunmamaktadır. Ancak düşündüğümüzde siber casusların düşman ülkenin iletişim hatlarına sızması, taktik ve taarruzlardan haberdar olması veya o ülkenin finans sistemine verebileceği zararlar savaşlar üzerinde süre kısaltma etkisi ortaya çıkarır.

Siber savaşlar için savaş suçları kapsamında herhangi bir yaptırım bulunmuyor. Zaten siber saldırıyı yapan kişinin izini bulmak, kimliğini belirlemekte oldukça zor. Siber saldırıların sınırı olmadığından Dünya'nın her yerinden ve çok kısa sürede etki etme imkanı bulunmaktadır. Saldırıyı gerçekleştirenler için maliyeti son derece düşük olmasına rağmen tedbir alması gereken devlet, kurum ve kuruluşlar için oldukça yüksek maliyetler gerekmektedir.

Bir siber savaşta nükleer tesisler, petrol ve doğalgaz hatları hedef alınabilir. Hava kontrol sistemleri hedef alınabilir, uydu sistemleri devre dışı bırakılabilir. Elektronik bankacılık faaliyetlerini durdurabilir. Metro, tren hatları ve hatta trafik ışıklarının kontrolünde bile arızalar oluşturarak büyük kazalara sebebiyet verebilir. Elektrik dağıtım şirketlerine yapılacak bir saldırı neticesinde uzun süreli elektrik kesintileri yaşanabilir.

Kişisel olarak siber saldırılardan korunmak ise anti-virüs yazılımlarını kullanmak ve güçlü parolalar oluşturmaktan geçiyor. Bilinmeyen e- postaları açmamak, tanınmayan web sitelerine girmemek ve halka açık alanlarda güvenli olmayan wi-fi hatlarını kullanmamak da son derece büyük önem taşıyor.