Sezaryen doğum, modern tıbbın sunduğu önemli bir seçenek olsa da, bazı ülkelerde tıbbi olmayan nedenlerle uygulanması yasaklanmış veya ciddi şekilde kısıtlanmıştır. Bu durum, hem sağlık politikaları hem de kültürel yaklaşımlarla şekilleniyor. İşte sezaryen yasağı veya kısıtlamalarıyla öne çıkan ülkeler ve bu politikaların ardındaki nedenler.

Sezaryen Neden Kısıtlanıyor?

Sezaryen, doğal doğumla karşılaştırıldığında daha yüksek riskler taşıyabilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sezaryen oranlarının %10-15’i geçmemesi gerektiğini öneriyor. Ancak bazı ülkelerde bu oran %50’lere ulaşıyor. Bu durum, komplikasyon risklerini artırırken sağlık sistemlerine de ek yük getiriyor. Kısıtlamalar, genellikle anne ve bebek sağlığını koruma, gereksiz cerrahi müdahaleleri önleme ve sağlık harcamalarını kontrol etme amacı taşıyor.

Hangi Ülkelerde Yasak veya Kısıtlı?

Brezilya’da Sıkı Düzenlemeler
Brezilya, dünyada sezaryen oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri (%55’in üzerinde). Ancak son yıllarda hükümet, tıbbi gerekçe olmadan sezaryeni azaltmak için politikalar geliştirdi. Özel hastanelerde talep üzerine sezaryen yapmak zorlaştırıldı ve doktorlar, doğal doğumu teşvik etmek için eğitiliyor.

2025 Nisan TCMB Faiz Kararı Ne Zaman? Faiz Düşecek mi? 2025 Nisan TCMB Faiz Kararı Ne Zaman? Faiz Düşecek mi?

Çin’de Tıbbi Gerekçe Şartı
Çin, geçmişte sezaryen oranlarının %40’ları aştığı bir ülkeydi. Hükümet, 2010’lardan itibaren tıbbi olmayan sezaryenleri kısıtlayan yasalar çıkardı. Hastaneler, sezaryen oranlarını düşürmek için denetleniyor ve doktorlar, gereksiz sezaryen yaptıklarında cezalarla karşılaşabiliyor.

Avrupa’da Kültürel ve Politik Farklılıklar
Avrupa’da sezaryen yasak olmasa da, bazı ülkeler sıkı kurallar uyguluyor. Örneğin, İsveç ve Hollanda gibi ülkelerde sezaryen oranları %15’in altında. Bu ülkelerde doğal doğum kültürel olarak teşvik ediliyor ve sezaryen, yalnızca tıbbi nedenlerle öneriliyor. İngiltere’de ise hastalar sezaryen talep edebiliyor, ancak doktor onayı şart.

Afrika ve Asya’da Erişim Sorunları
Bazı Afrika ülkelerinde, örneğin Nijerya veya Uganda’da, sezaryen yasağı değil, erişim eksikliği söz konusu. Tıbbi altyapı eksikliği nedeniyle sezaryen, yalnızca büyük şehirlerdeki hastanelerde yapılabiliyor. Bu durum, kırsal bölgelerde anne ve bebek ölümlerini artırıyor.

Tartışmalar ve Eleştiriler

Sezaryen kısıtlamaları, kadınların doğum tercihleri üzerindeki özerkliğini sınırladığı için eleştiriliyor. Feminist gruplar, bu politikaların kadınların bedenleri üzerindeki kontrolünü azalttığını savunuyor. Öte yandan, sağlık uzmanları, gereksiz sezaryenlerin anne ve bebek sağlığına zarar verebileceğini vurguluyor. Örneğin, sezaryen sonrası iyileşme süreci daha uzun ve enfeksiyon riski daha yüksek.

Türkiye’de Durum Ne?

Türkiye’de sezaryen oranları %50’nin üzerinde ve bu, WHO’nun önerdiği seviyenin oldukça üstünde. Sağlık Bakanlığı, tıbbi olmayan sezaryenleri azaltmak için çalışmalar yapsa da, özel hastanelerde talep üzerine sezaryen yaygın. Türkiye’de sezaryen yasağı bulunmuyor, ancak doğal doğumu teşvik eden kampanyalar düzenleniyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ