Siyasetin bugünkü tartışma konusu… Kim, kime haddini bildirecek… Atanan, seçilene haddini bildirecek olması…

Ne kadar kısır bir döngü farkında mısınız?

Tabi bu arada demokrasi naralarını unutmayalım!

Tartışmaya nereden geldik? Kabineye atanan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, İstanbul oyları ile seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için, Diyarbakır ziyaretinde görevden alınan belediye başkanlarıyla bir araya gelmesine ilişkin 'Cahil, haddini hududunu bil... İşini yap, başımızın üzerinde yerin var ama işini yapmanın dışında başka işlerle meşgul olursan pejmürde ederiz' sözleri nedeniyle bu tartışmanın içinde kendimizi bulduk.

Sonra ne oldu? Aynı Soylu, CNNTÜRK'te katıldığı bir programda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun görevden alınacağına ilişkin bir durumun olmadığını söyledi. Aynı Bakan, tartışmayı başlattı ve yine kendisini bitirdi.

Muhatabı İmamoğlu ise, tartışmanın odağına girmek bir yana Bakan Soylu'yu muhatap bile almadı…

Oysa, Cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemine geçiş ve seçimden sonraki 1 yılda gelip tartıştığımız konu, atanmışların seçilenleri tahakküm altına alma çabası..

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 81 vilayetten göç alan mega kent İstanbul seçimini kazanınca, haklı olarak hem İstanbullulara, hem de İstanbul'a göç vermiş kentlere teşekkür ziyaretine çıkması en doğal hakkı.

Bu hakkın içinde HDP'li, MHP'li, İyi Partili ve Ak Partili seçmenlere teşekkür edince onların gönlünü bir yerde de kazanarak, sonraki adımlarına zemin hazırlayacak. Zira, mega kent İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır. Bunu da AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok iyi bilir.

Şimdi gelelim Soylu'nun, İmamoğlu için sarf ettiği sözlerin bir karşılık bulup bulmadığına? Yanıtı CNNTÜRK'te verince, iş o zaman Yenikapı'da sergilenen araçlara geliyor. İnsanoğlu soramadan geçemiyor, Soylu gündem mi değiştirmek istedi?

Bir yerde öyle görünüyor.

Çünkü Süleyman Soylu, tecrübeli bir siyasetçi… Sözlerinin ne anlama da geldiğini iyi bilir. Peki gündem değişti mi? Değişmedi, ama İBB'de araç konusu da güme gitmemeli…

Bunun için düne Pazar gününe gidelim.. İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut, sergilenen araçlar için yıllık 13 milyon 750 binden beş yıl için 49 milyon 500 bin TL'yi bulan bir tasarruftan söz etti. Sadece yıllık tasarrufu üzerinden şöyle küçük bir hesap yapalım: Bir okulun boya ve tadilat masrafları ortalama 50 bin TL'ye mal olursa, bu tasarruftan elde edilen finansman kaynağı ile 275 okulun ihtiyaçları giderilir.

Bunun içine yeni açılacak kreş ve sağlık ocakları da eklenebilir. İşte bütün kavgada burada çıkıyor: Kamu hakkını korurum diyenler ile gerçekten korumaya gidenlerin önünün kesilmeye çalışıldığı bir durum.

CNNTÜRK'te moderatörün Soylu'ya görevden aldığı belediye başkanlarının seçime neden girmelerine izin verildiğini soruyor. Bakan Soylu, 'o bizim işimiz değil YSK'nın işi' diyor.

O zaman biz soralım… Görevden alınan HDP'li Kürt kökenli Büyükşehir Belediye Başkanlarının terörle alakası varsa, bakanlık olarak liste askıya çıktığında YSK'ya neden itirazda bulunmadı? Kesinleşmiş bir hüküm yoksa, masumiyet karinası herkes için geçerli.

Peki bu başkanlar için kesinleşmiş bir dava var mı? Yok. Sadece savcılığın hazırladığı iddianame var.

Bakanda, yasanın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak, iddianameye dayanarak görevden almaları yapıyor.

İmamoğlu için, 'pejmürde' ederiz sözü ile bu tarafa 'ayağını denk al' mesajı veriyor.

Tabi yerse…