Merkez üssü Kahramanmaraş olan depremin yakıp yıktığı görüntüler yüreğimizi dağladı. Depremin yaşandığı saatten bu yana hep güzel haberleri bekliyorum. Gözü yaşlı bir şekilde, yaşadığımız bu olağanüstü süreci, yönetemeyen ve yönetmekte aciz olan bir kuruma tanıklık ettik.

Kısa adı AFAD olan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, 1999 Marmara Depremi ile kurulmuş ve temel felsefesi bağımsız bir kurum olarak olaylara müdahale edecek, kriz yönetim planı gereği kurumlardan hem lojistik hem de insani destek sağlayacaktı.

Onbinlerce binanın yerle bir olduğu başta Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman Urfa, Antep şehirlerimizde yıkılan binaların altında kalan vatandaşlarımız ilk 24 saat için ulaşılması gereken arama kurtarılmada geç kalındı. Üzerine de gelen kar ve soğuk hava dalgası ise, olayı daha zorlu bir hale getirdi.

Herkes binalarda suçlu olarak tek müteahhidi görüyor. Oysa o binalara başta yerel yöneticiler olmak üzere meclis üyeleri ve imar ruhsatı veren daire başkanları masum mu? Merkezi hükümetin övünerek çıkardığı imar affına ne demeli.

Buyurun size 2018 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Gaziantep'te 76.650, Hatay'da 71 738 imar barışına ilişkin başvuru olduğunu belirtti. Şimdi elimizde bir istatistik bilgi olmadığı için Maraş, Adıyaman Elbistan, Urfa gibi yerlerde çöken binalarda kaçında imar affı var çıkıp söylenmeli…

Şimdi bu can kayıplarını takdiri ilahi mi diyeceğiz. Yapmayın!!! Depremle yaşamayı maalesef öğrenemedik. 1999 depreminden bu yana bir arpa boyu yol katedememişiz. Bakınız, Japonya inşaat konusunda depreme dayalı yapılar konusunda çok katı. İnşaatı raylı temel sistem üzerine kuruyor. Ve halkının yaşadığı acılara yenisini eklemiyor ve bununla yaşamayı öğretiyor.

Genellikle devlet projesi olarak tanımlanan otoban, viyadük, havalimanı, köprüler, hastaneler 8-9 deprem şiddetine göre hesaplanarak inşaatı yapılır. Ama gördük ki, Gaziantep yolu viyadük ve otoban çöktü, Hatay Havalimanı pisti zarar gördü. Ve bunların tamamı bu iktidarın zamanında yapıldı. O zaman sormak lazım, çed raporlarını kim verdi? Yapı denetim için kimler imza attı? Eğer fay hattı geçiyorsa, buna onay veren merci, siyasi baskı sonucu mu onay verdi?

Şehir planlamacılar odası, mimar ve mühendisler odalarının kararları neden siyasi görülüyor. Aklın ve bilimin ışığında 'hayır' kelimesini sadece tavır ve politik bir yaklaşım olarak mı göreceğiz? Odalar, 'olmaz' diyor, merkezi hükümet 'geçin bunları olur' diyor. Allah aşkına nasıl bir zihniyet, giden canların hesabı sorulmayacak mı? Elbette sorulacak… Ama gün dayanışma günü, memleket ve millet için bir olma günü…

Başta AHBAP Derneği olmak üzere, yurtiçi ve yurtdışından buralara bağışlarda bulunuluyor. İşin başında bulunan sanatçı Haluk Levent haykırıyor; 'paramız var ama konteyner, jeneratör bulamıyoruz.'

Gelelim başlığımıza söylenecek söz çok, ama bilmemiz gerekir ki, deprem öldürmüyor, ihmal öldürüyor…

Ülkemize büyük geçmiş olsun dilerken, can kayıpları için Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dilerim.