Karışık günlerdi, buhranlı, zor günler.
Yüzyıllardır hakimiyeti devam eden koskoca bir imparatorluğun, kurtlar sofrasında paylaşılmasının planlarının yapıldığı günler.
Ordu yok, 4 cihana nam salan ordu dağıtılmış.
Her yerden işgal. Başkent, limanlar, tren yolları, her yer ele geçirilmiş.
Halk şaşkın, üzgün, çaresiz.
Ancak iki grup var: Kolayı ve vatanı seçenler.
Tarihin kimi haklı göstereceğini anlamak o günlerde zor.
Kolayı seçenler işgale boyun eğenler. Vatanı seçenler direnenler, savaşanlar ve sonrasında kazananlar.
19 Mayıs bir ülkenin kaderinin değiştiği, bağımsız bir vatanın seçildiği gündü. 19 Mayıs sadece yüce gönüllü askerlerin İstanbul'dan Samsun'a yaptığı yolculuk değildi. 19 Mayıs, sonraki günlerde Anadolu şehirlerinde işgale direnişin başlangıç günüydü. Ardından yapılan kongreler, yayımlanan genelgelerle halkın bütünleşmesinin, başkaldırmasının ateşlendiği gündü.
Ya olmasaydı? Ya gidilmeseydi? Ya böyle bir lider çıkmasaydı?
Şu an acaba hangi dilde konuşuyor, hangi bayrak altında yaşıyor, hangi ülkeye bağlılık sözü veriyorduk?
İngiltere kraliçesine bağlı olan sömürge bir devlet miydik? Ve yeni yeni mi aklımız başımıza geliyordu?
103 yıl önce atılan o devasa adım ve verilen büyük karar neticesinde özümüzü, dilimizi, dinimizi, özgürlük adına inandığımız ne varsa her şeyi kazandık.
Kurtuluşumuzu kazandık.
'Ya istiklal ya ölüm' olarak çıkılan yolda Türklerin esir edilemeyeceğini, başka ülkelerin siyasi- ekonomik çıkarları uğruna harcanamayacağını kanıtladık. Türkler hürdü her zaman hür yaşamışlardı. Biz bunu yetersiz silahımız, erzağımız, taşıtımız olmasına rağmen, kadın- erkek göğüs göğüse çarpışarak bir kez daha kanıtladık.
19 Mayıs Türk halkının direnişinin miladı, topraklarını işgal etmek amacında olan ülkelere verdiği cevap.
Ve kurtuluşun başlangıcı olan bu tarih Türk Gençliği'ne armağan edildi.
Birinci vazifesi; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek olan gençliğe.
Atatürk 'Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum', derken Türk gençliğine olan güvenini anlatmıştır.
Atatürk'ün şu sözleri bizler için bir rehber olmalıdır: 'Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir'
Atatürk'ü anlamak, yaşadıklarını anlamak, 19 Mayıs ruhunu anlamak yaşanan zorlukları, bu zorluklar karşısında üretilen fikirleri ve uygulanan kararları bilmekle mümkündür.
Bizim ülkemiz kolay kurulmamıştır, Kurtuluş Savaşı kolay kazanılmamıştır. Bu nedenle bu zorlukları her zaman göz önünde bulundurmalıyız.
19 Mayısları Atatürk'ün emanetine daima sahip çıkarak kutlamalıyız.