0
Bilindiği üzere, 2016-2018 dönemini kapsayan on birinci Orta Vadeli Program (OVP) 11 Ekim 2015 tarihinde açıklanmıştı. Bu süreçte 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı hazırlanmış ve 15 Ekim 2015 tarihinde TBMM'ye sunulmuş, 1 Kasım'da yapılan seçimlerin ardından 64.Hükümet kurulmuş, ancak takvim sıkışıklığı nedeniyle anılan Tasarı TBMM'de görüşülemediğinden, siyasal iktidar geçici bütçe yoluna gitmiş ve 2016 yılının Ocak-Mart dönemini kapsayan 6654 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu yürürlüğe girmiştir. Böyle bir sürecin yaşanma olasılığı daha evvel düşünülmüş, nitekim, anılan OVP'de; '1 Kasım 2015 genel seçimleri sonrası kurulacak yeni hükümetin 2016 yılı merkezi yönetim bütçe tasarısını TBMM'ne göndermesinden önce 2016-2018 dönemini kapsayan bu OVP'de bazı güncellemeler gerekebilecektir.' ifadesi yer almıştır.
Söz konusu revize (ikinci) OVP ise; 11 Ocak 2016 tarihli ve 29590 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve bu kapsamda hazırlanan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı da 15 Ocak 2016 tarihinde TBMM'ye sunulmuştur.
Geçmiş on yıllık uygulama göstermiştir ki; üç yıllık olarak hazırlanan OVP'lerin genelde ve pratikte ilk yıllarının özel bir öneminin olduğu, Programın öngördüğü hedeflere ulaşmadaki başarı derecesini en kısa zamanda görmek imkanı verdiği, bir sonraki yılda hazırlanacak yeni OVP'de; eski OVP'nin ikinci yılının ve üçüncü yılının revize edileceği dikkate alındığında, kısa vadeli değerlendirmelerde diğer iki yılın fazla bir anlamının olmadığı görülmekle birlikte; belirli bir projeksiyon yapmak isteyenlere bazı ip uçlarını verebileceği de gözden uzak tutulmamalıdır.
OVP'ler açıklandığında genelde değişik yorumlara muhatap oldukları görülmektedir. Bazı çevreler uygulanabilir ve gerçekçi olduğunu, bazı çevreler fazla iyimser tahminleri içerdiği ve hedeflere ulaşılamayacağını, kimileri olumlu ve olumsuz yanlarını, kimileri ise Programın kendi içinde çelişkiler barındırdığını belirten görüşler ifade etmektedirler.
İlk OVP'de ve revize OVP'de temel amacın ve Programın dayandığı varsayımların genel olarak değişmediği, temel amacın; makroekonomik istikrarın korunduğu, cari açığın ve enflasyonun aşamalı olarak düşürüldüğü bir ortamda yapısal reformlar yoluyla büyümeyi artırmak ve daha kapsayıcı hale getirmek olduğu görülmektedir. Programın makroekonomik çerçevesi oluşturulurken ise; dönem içerisinde belirsizlik ortamının azalacağı, küresel büyümenin tedrici olarak artacağı, ticaret ortaklarımızın ılımlı büyüyeceği, finansal piyasalardaki dalgalanmaların ve jeopolitik risklerin azalacağı, Fed'in faiz artırımlarının tedrici olacağı ve bu kararların ekonomimiz üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı, büyümenin finansmanında yurt içi tasarruflarla birlikte yabancı sermaye girişinin belirli bir katkıyı sağlayacağı, dış ticaret hadlerimizde ise göreli bir iyileşme olacağı varsayılmıştır. Dolayısıyla, OVP'nin dayandığı olumlu varsayımların farklı gerçekleşmesi halinde; hedeflere ulaşmada zorlanılabilecektir.
İlk OVP'de; cari fiyatlarla dolar cinsinden GSYH'ya ve dolar cinsinden kişi başına GSYH'ya yer verilmemiş ve bunların yerine; Satın Alma Gücü Paritesine (SAGP) göre dolar cinsinden hesaplanmış GSYH ve kişi başına gelir yayımlanmış ve bu dizayn eleştirilere ve spekülasyonlara yol açmıştı. Revize OVP'de ise SAGP'ye göre hesaplanmış veriler yer almakla birlikte; eski uygulamaya tekrar dönülerek Cari fiyatlarla dolar cinsinden GSYH'nın ve dolar cinsinden kişi başına GSYH'nın gösterilmesi olumlu bir girişim olmuştur.
İlk OVP'deki ve üç ay sonra hazırlanan revize OVP'deki 2016 yılına ilişkin bazı tahmin değişikliklerine bakıldığında ise görünen tablo şöyledir: Büyümenin % 4'den % 4,5'e, işsizliğin % 10,3'den % 10,2'ye, cari açığın GSYH içindeki payının % 4,9'dan % 3,9'a, TÜFE yıl sonunun % 6,5'dan % 7,5'e, GSYH içinde; bütçe açığının payının % 0,7'den % 1,3'e, faiz dışı fazlanın payının ise % 1,8'den % 1,2'ye çekildiği görülmektedir.
Dikkati çeken hususlardan birisi de ortalama dolar kurunun 2016 yılı için 3.00 TL. olarak tahmin edilmesidir. Diğer ilginç bir görüntü ise 2015 yılında 10 bin doların altına düşen kişi başına gelirin 2016 yılında da bu eğilimini sürdürmesi ve 9.364 dolar olarak tabloda yer bulmasıdır.
Revize OVP'ye yapılan olumlu ve olumsuz eleştirilerin haklılık payı zaman geçtikçe anlaşılacaktır. Ancak, benim gördüğüm kadarıyla yeni OVP'nin yumuşak karnını dolar kuru ve enflasyon oluşturmaktadır. Bu iki tahminde hedefe ulaşılması halinde Programın başarı ibresi artar. Ancak, özellikle iç ve dış siyasi ve ekonomik gelişmelere Ülkemiz ekonomisinin gösterdiği duyarlılığın kurlara olan yansıması dikkate alındığında, bu konunun 2016 yılında da önemini koruyacağı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, kurlarda stabil bir durum oluşsa bile asgari ücretteki iyileştirmenin, kronikleşme eğilimi gösteren gıda fiyatlarının, kamu harcamalarının artma eğiliminin ve yeni yılla birlikte gelen toplu zamların da etkisiyle oluşacak enflasyon; 2016 yılında da kronik bir sorun olarak Program hedefini zorlayabilecektir. Ayrıca, OVP'deki hedeflere varılmasında; Onuncu Kalkınma Planında (2014-2018) yer alan 25 adet Öncelikli Dönüşüm Programına da önemli bir misyon yüklendiği anlaşılmakla birlikte, anılan Planın iki yılının da geride kaldığı unutulmamalıdır.