8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde tüm TV programlarında, haber yayınlarında, gazetelerde günün anlam ve öneminden bahsedildi. Şahane reklam filmleri yayımlandı. Pek çoğunu izlerken gözlerim doldu. Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmasından, küçük yaşta evlendirilmemesinden, tacize uğramamasından, öldürülmemesinden bahsedildi. Verilebilecek tüm sosyal mesajlar verildi. Ne yazık ki yaşadığımız pek çok olumsuzluk 9 Mart sabahı düzelecek gibi değil. Tacizler, eşitsizlikler, dayak ve ölümler daha doğrusu bunları oluşturan zihniyet hemen yok olamayacak maalesef.

Mesela 16 yaşındaki kızını akrabasıyla dini nikahlı olarak evlendirmekten vazgeçmeyecek bazı aileler.

Sadece kız oldukları için şehir dışında okuma, en basiti okula gitme hakkına sahip olamayacak bazı çocuklar.

Bazı erkekler ikinci bir eş almayı kendilerinde hak görmeye devam edecekler.

Bazı kızlarımız yolda tek başına yürümekten korkacak ya da bir araçta yalnız yolculuk ettiklerinde tedirgin olacaklar. Cep telefonuna sarılarak veya göz yaşartıcı spreylerini hazırda tutarak yürüyecekler.

Bazı kadınlarımız sadece kadın olduklarından dolayı hak ettikleri terfii bir erkeğe kaptırabilecek. Doğum iznine çıktıklarında işlerine geri dönüp dönemeyeceklerinin endişesini yaşayacaklar.

Çocukları hasta olduğunda utana sıkıla izin almak zorunda kalıp 'böyle devam edecekse çalışma, evde otur.' imalarını duyacaklar.

Çocuklarının en küçük hatasında anneliklerinden vurulup, yapamadıkları bir yemek ya da yetiştiremedikleri bir ev işinde beceriksizlikle yaftalanacaklar.

Her daim bakımlı, alımlı olmaları beklense de bunu yaptıklarında 'acaba kime, neden süsleniyor' iftiralarına uğrayacaklar.

Fikirlerini söylemeleri, seçim yapmaları, karar almaları istenmeyecek, çok konuşmayacaklar.

Her zaman erkeğine saygılı ve tamahkar olmaları beklenecek.

Erkek küfür ederse, bir tokat atarsa surat asmayacaklar, hizmette kusur etmeyecekler. Ayrılığı düşünmeyecekler bile ta ki erkek ayrılmaya karar verene kadar.

Öldükleri takdirde vardır bir nedeni denecek. Ne işi varmış orada, burada, bu saatte, bu kıyafetle, bu adamla yorumları yapılacak. Ölümü hak ettikleri bile söylenecek.

Hayatta hep ikinci planda kalmaları beklenecek.

Kadınlar ne ister dedim ya; işte tüm bunların olmadığı bir dünya ister.

Eşitlik ister, güvenmek ve güvenilmek ister. Erkeklerin baskısı ve onların özgürlük kalıpları içinde olmadan hayatına yön verebilmek ister. Sınırlarını kendi belirlemek ister. Karar almak ister, söylediklerinin duyulmasını ister. Anlaşılmayı bekler.

Sevgiyi saygıyla beraber ister. 'Hayır' demesinin anlaşılmasını ister.

'Senin için ölürüm' yerine 'Seninle yaşarım' denmesini ister.

8 Mart gibi bir güne ihtiyaç kalmadan hatırlanmasını ister.