0
Bilindiği üzere ihracatımız 2013 yılında yüzde 0,4 azalışla 151,8 milyar dolar, 2014 yılında ise yüzde 3,8 artışla 157,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiş ve anılan iki yılda da Orta Vadeli Programda (OVP) öngörülen ihracat hedeflerinin gerisinde kalınmış, 2015 yılında da OVP'de yüzde 9,8 artışla 173 milyar dolar ihracat hedeflenmiş, ancak Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) açıkladığı 2015 yılı (Ocak-Haziran) verileri değerlendirildiğinde, 2015 yılında da hedeflerin gerisinde kalınacağı, hatta 2014 yılında gerçekleşen ihracat rakamlarına ulaşılamama ihtimalinin olduğu görülmektedir.
2015 yılının Ocak- Haziran döneminde gerçekleşen ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,1 azalarak 73 milyar 261 milyon 245 bin dolar olarak gerçekleşmiş, ülke grupları açısından bakıldığında sadece Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi ile Uzakdoğu Ülkelerine yapılan ihracat artmış, diğer ülke gruplarına yapılan ihracat ise azalmıştır. Bu dönemde; tarım, sanayi ve madencilik sektörlerinin ihracatı azalmış, sektör alt başlıklarında genelde düşüş yaşanmış, sadece fındık ve mamulleri ile mücevher ihracatı artmıştır. Ayrıca, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre bu dönemde; ihracatımız içinde önemli paya sahip olan hammadde (ara mallar) ve tüketim malları ihracatı düşmüş, ihracatımız içindeki payı düşük olan yatırım (sermaye) malları ihracatı da bu düşüşten payını almıştır.
Özellikle; küresel ticaretin daralmasının, dünyadaki ve bölgemizdeki siyasi konjonktürün ve çatışmaların, Avro Bölgesindeki ekonomik durgunluğun, emtia fiyatlarının düşmesinin, Rusya ve Batı'nın karşılıklı uyguladığı yaptırımların, avro/dolar paritesindeki gerilemenin ve Ülkemizdeki hava şartlarının ihracat performansımızı etkileyeceğine ilişkin yorumların 2015 yılının ilk aylarından başlayarak gündeme getirilmesinde haklılık payı olmakla birlikte, sıralanan bu gelişmelerin vitrine çıkarılarak, ihracatımızın performansının ve düşüş trendinin sadece bunlara bağlanması, sağlıklı analiz edinilmesinden kaçınılması, uluslararası ilişkilerimizin ihracatımıza olan yansımasının değerlendirilmemesi ve yapısal sorunların ötelenmesi halinde; bu bakış açısı, sorunun kronik hale gelmesine neden olabilecektir.
İhracatın küresel boyutu, ülkelerin ihracata yönelik statik duruşlarını ve öngörülerini aşabilir. Bu nedenle, küresel değişikliklere ve krizlere (ekonomik - siyasi ) hazırlıklı dinamik bir ihracat politikası izlenmesi ve bu kapsamda; oluşan pazar daralmalarına karşın krizi sağlıklı irdeleyip, yeni pazarlar bularak telafi etmek ve oluşan bu yeni sürece hızla uyum sağlayacak tedbirleri ve teşvikleri acilen uygulamaya sokmak, stratejik bir davranış olacaktır.
Dolayısıyla, Ülkemiz sanayicileri ile ihracatçılarımızın tecrübeleri, yaratıcılıkları ve girişimci özellikleri dikkate alındığında; en önemli görev devlete düşmektedir. Bu süreçte, ekonomi gündemi içinde ihracatımızın ve ihracatçılarımızın güncel ve geleneksel sorunları ivedilikle ele alınarak değerlendirilmeli ve çözüm aranmalı, İhracatın; büyüme ve istihdam sorunlarını aşmada çok önemli bir rolü olduğu unutulmamalıdır. İhracatçılarımızın ise sektörün karşılaştığı küresel sorunların yanı sıra Ülkemizden kaynaklanan ihracat sorunlarının nedenlerine de odaklanmasında fayda bulunmaktadır.