Adın, yaşın, mesleğin gibi sorulardan sonra en sık sorulan 'burcun nedir?' sorusudur sanırım. Hemen hemen hepimiz burcumuzu biliriz. Daha meraklılarımız yükselen burçlarını ve ay burçlarını bile bilirler. Kimi insanlar burçlarının günlük, haftalık analizlerini sıkı sıkıya takip buna göre plan program yaparlar.

Peki acaba astrolojiye bir bilim dalı demek mümkün mü?

Astroloji, gök cisimlerinin ve astronomik fenomenlerin, insan karakteri ve kaderi üzerine etkilerinin olduğu önermesini konu alan, bilimsel gerçekliğe sahip olmayan sözdebilimdir. Bu astroloji ile ilgili genel bir tanımlamadır.

Gökyüzü olaylarına bakarak gelecekte olacak olayları tahmin etmek eski çağlardan beri pek çok toplumda görülmüştür. Tarihte bu duruma yazılı kayıtlara dayanarak rastlanan ilk uygarlıklar ise Asur ve Babil uygarlıklarıdır. Astrolojinin kökeni ise Eski Yunan'a dayanmaktadır.

Mezopotamya gökbilimcileri zamanla bu durumu geometri bilimiyle birleştirmişlerdir. Yunanlar ise güneşin bir sene boyunca hareketini temel alarak Koç, Boğa, Aslan, Yengeç gibi hayvan isimlerini kullanarak semboller üretmişlerdir. Böylece astroloji ve burçlarla birlikte yıldız haritaları ve yıldız falı da ortaya çıkmıştır.

İşin bilimle ilgili kısmına gelirsek; 2006 yılında 15 bin kişinin doğum tarihleri ile kişilik özellikleri arasındaki ilişki tek tek incelenmiş ve istatistik olarak anlamlı kabul edilecek bir sonuca ulaşılamamıştır.

Natura dergisinde yayımlanan bir deneyde; 28 astroloğa 256 katılımcının 480 soruya verdikleri cevaplardan derlenen kişilik verileri gönderilmiş ve bu bilgiler ışığında burç ve kişilik analizleri yapmaları istenmiştir. Yapılan testlerde astrologların birbiriyle ortak sonuca varamadıkları, elde edilen sonuçlarında denekler tarafından doğrulanmadığı tespit edilmiştir.

Astrolojiye bağlı olan insanların temel düşüncesi gezegenlerin, yıldızların üzerimizde bir çekim etkisi yaratması nedeniyle hayatımızı doğumumuzdan beri etkilediği düşüncesidir. Temel bir bilim dalı olan astronomiden mezun bir kişi olarak şunu belirtmeliyim ki; milyonlarca hatta milyarlarca uzakta olan gök cisimlerinin bizlere uygulayabileceği çekim etkisi masamızdaki çay bardağının uygulayacağı çekim etkisi kadardır.

Merkür, Satürn gibi gezegenlerin doğum anımızda bulundukları konumlardan yola çıkarak bizlere etkisini hesaplayan astrologlara en güzel cevap astronom Prof. Dr. Ethem Derman tarafından verilmiştir: 'Hayatınızda ebenin etkisi, Satürn'den fazladır!' Doğarken, annemizin bize milimetreler kadar, doktorumuz ise santimetreler kadar yakındır; Satürn ise bize en yakın olduğu zamanda bile bizden 1.2 milyar kilometre uzaktadır.

Sonuç olarak astrolojiyi bir bilim dalı olarak görmek hayal görmekten farksız bir durumdur. Kişilerin kendi düşüncelerini temel alarak herhangi bir bilimsel yöntem uygulamadan ileri sürdükleri varsayımlara inanmak ise zekamıza hakaret etmekten başka bir şey değildir.