Öykü dostlarının çok yakından tanıdığı bir isimdir Sait Faik Abasıyanık. 1906 yılının yine böyle bir kasım günü geldi dünyaya ve ardında eşsiz eserler bırakarak terk-i diyar eyledi. Dünden yarına uzanmasını hem dün hem bugün topluma ayna tutan eserler kaleme almasına borçlu olmalı. Bu nedenle öykülerini okuyan nice okurla da sağlam dostluklar kurdu ve gelecekte de kim bilir nice dostluklar kuracak.
Dostluk demişken dostlukları ve düşmanlıkları çok değişik şekilde tanımlamak mümkündür. Örneğin sıkı düşmanlar için çok bilinen bir tabir: 'Kedi ile fare gibi olmak'.
Benzer deyimler dostluklar için de geçerlidir. Dostluğu tanımlamak için gerçek dünyada birbirinden hiç ayrılmaz gibi görünen şeyleri seçeriz.
Örneğin Sait Faik de, 'Simitle Çay' hikayesinde bu leziz ikilinin dostluğundan söz eder:
'Bu başlığa kaşar peynirini de eklemek isterdim ama onun çayla simidin dostluğu karşısında silinip ikinci planda kalması daha doğru. Çünkü çayla simidi beraber bulduğumuz günler eksik değil, ama üçünü bir arada bulmak?...'
Diyerek hikayesine başlar. Bir türlü kıyışamaz bu muhteşem ikilinin yanına bir üçüncüyü koymaya. İmtina eder belli ki.
Lakin ben Sait Faik'le aynı düşüncede değilim. Bence her ne kadar çay, dertlilerin ve sevinçlilerin vefakar ortağı olsa da dostluğa ilişkin bütün maharet simittedir.
Simitin tılsımlı cazibesi olmasa, o dostluk biraz zor… Bu enfes yiyecek, çekiciliğini biçimine girdiği halka şeklinden almaktadır. Belki de sevgilinin gamzesi hükmündeki susamlardan. Ama kesin olan simitin çaya bir meyli yoktur, olamaz zaten. Daha çok çayın simite olan muhabbetinden söz edilebilir. Bunu anlamak için çayla simitin arasında hasıl olan dostluğun nerelere dayandığını iyi anlamak ve tarihlerine bakmak gerekir.
Çayın Türkiye'deki tarihi 1917'lere dayanır. İlk çay fidanı botanikçi Ali Rıza Erten tarafından Türkiye'ye getirilir. Oysa simit öyle mi? Simit çok daha eskilerden gelir. Ev sahibi bile denilebilir onun için. Çay ise simitin ne enfes bir tat olduğunu bilse gerek daha yakın bir zamanda görülmüştür Türkiye'de.
Evliya çelebi 'Seyahatname' de simitçilerden, simit fırınlarından söz eder.
Seyahatname'ye bakarsak halk 16. yy.'da tanıyordu simiti. Oysa saray halkı daha önceleri tanışmış ve simit aşkına gark olmuştur. Bazı tarihçiler simitin ilk kez Kanuni devrinde saraya girdiğini ve Kanuni'nin has yiyeceklerinden biri olduğunu söylerse de bu bilgi doğru değildir, zira simitle sarayın ilk tanışması I. Bayezid dönemine denk gelir. Mutfak defterlerinde ilk karşılaşılan tarih ise IV. Mehmet dönemine denk gelen 1651 yılıdır. Bunca eskidir işte simidin kültürümüzdeki tarihi.(i)
Oysa çay daha simitin yanına gelmeden çok önce simitin bir arkadaşı vardır. Kadim bir dostu: Martı
Simiti takip eder gemilerin, mavnaların ardından. Deryadaki balıklar bile onu yolundan alıkoyamaz. Kanatları kopsa da takip eder o tılsımlı halkayı ve kurtulamaz cazibesinden. Hiç bırakmaz, hiç unutmaz. Çay da bozamaz o dostluğu. Çayı simitin yanında görse de umursamaz.
Böyle olur martıların sevgisi: Israrlı, sabırlı, kararlı…
Fransız gazeteci ve oyun yazarı Alfred Capus de martının sevgisini yakından bilenlerdendir. Yazdığı bir yazıda şöyle tarif eder martının içindeki Sevgiyi:
'Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun martı sevdiği denizden asla vazgeçmez!'
Bu lafız üzerine çaya dost diyebilir miyiz martının yanında ?
Biri mücadele ederken, diğeri ince belli bardakta kurulmakta…(ii)
Bizdeki yazar, aydın tabakasının simite bakışı ise daha farklıdır. Yazar Ahmet Tezcan, simiti simit olmaktan çıkartır ve onu ete kemiğe büründürerek insana dönüştürür. Anadolu insanı ile özdeşleştirir. Tezcan'a göre simit, Orta Anadolu insanına benzer. Bozkırların kadını gibidir simit.
Serttir, alçakgönüllüdür. Başa kakmadan doyurur. Öyle asildir yani. İşte bu asaletten olsa gerek martının da simitteki ısrarı.
Peki, siz ne dersiniz simit ve martı için?
Sizce de martı peşinden gittiği mavnalarda bir gün yakalar mı dersiniz simiti ?
-----------------------------
[i] Simitin tarihi ile ilgili daha detaylı bilgi için Yapı Kredi Yayınlarından çıkan Prof. Dr. Artun Ünsal'ın 'Susamlı Halkanın Tılsımı' adlı kitaba bakınız.
[ii]Görseller https://www.freepik.com/