Duygu, varlıkları varlık yapan en önemli haslettir. Empati ise bu duyguların başında gelir. Son yıllarda kaybettiğimiz önemli bir duygu durumu olan empati aslında bir yetenektir de.Diğerinin ne hissettiğini veya ne düşündüğünü tanımlama, duyularını ve duygularını paylaşma yeteneği.

Diğer taraftan empati; başkalarıyla, yapıcı ve zenginleştirici ilişkiler kurmanın sağlıklı bir yolu, dahası çok önemli bir sosyal değerdir de. Bu sosyal değere sahip olamayan toplumlar hızla çözülecek ve dağılacaktır. Empati yeteneği gelişmemiş toplumlarda bireylerin sosyal bağları hızla zayıflayacaktır zira kişilerin; paylaşılınca azalan acıları katlanarak artacak ve yine paylaştıkça artan sevinçleri sabun köpüğü gibi sönüp gidecektir.

Yazar Adam Fawer, 'Empati' adlı kitabında 'insanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur ama onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmaz.' diyor. Dolayısıyla empati noksanlığı olan bir toplumda iç huzurundan, barıştan söz etmek ne mümkün!

Bugün aşı olmaktan kaçınanlarda da en başta empati yeteneğinin yokluğu olduğunu söylemek mümkün aslında. Başkasının üzüntüsüne sevinenlerde de ya da ülke sathındaki yangınları görmezden gelenlerde de ve bırakın sessiz çığlıkları sesli haykırışları bile duymazdan gelenlerde de aynı noksanlık var: Empati noksanlığı.

Bugünlerde hilafsız toplumun tüm katmanlarında görülen empati noksanlığı, aslında farklı eksikliklerimizi de tanımlamakta zira, iyi bir empati yeteneğine sahip olmanın beş önemli özelliği bulunmaktadır:

Bunlardan ilki 'dinleme'. Dinlemeyi bilmek empatinin temel bir özelliğidir. Dinlemek önemlidir çünkü dinleme diğerinin ne hissettiğini anlamanın da tek yoludur.

Dolayısıyla empati aynı zamanda karşımızdaki kişinin duyularını, duygularını ve fikirlerini 'anlama yeteneği'ni de içerir. Tabi sadece diğerinin sözlü olarak ifade edebildiklerini değil, aynı zamanda eylemlerini, davranışlarını ve karar verme yoluyla ortaya koyulan her şeyi…

İyi bir empati yeteneğine sahip olmanın üçüncü özelliği ise 'özdeşleşme' yeteneğidir. Empatik olmak, aynı zamanda kişinin kendini karşısındakinin yerine koyabilmesi, onun ne düşündüğünü, neye inandığını, neyi hissettiğini derin ve samimi bir şekilde anlayabilmesi demektir. Böylece empati yeteneğine sahip olan bir kişi, kendisini diğerinin duygusal durumuna sokabilir ve o kişinin duygularını, endişelerini veya inançlarını derinlemesine anlayabilir.

Öte yandan empati yeteneğine sahip bir kişi, başkalarının ne hissettiğine veya neden acı çektiğine karşı da çok hassastır. Bu hassasiyet, kişinin acı çekenlerle veya muhtaçlarla belirli bir dayanışma biçimi geliştirmesine yol açar ki bu da 'birlik olma' yeteneği olarak adlandırılabilir.

Empatik olmak, karşımızdaki kişinin duygularına, fikirlerine, davranışlarına, karar verme sürecine kısacası, iyi karşılamasak bile varoluş ve yaşamla yüzleşme biçimine de saygı duymayı içerir. Dolayısıyla 'saygı duyma' empati yeteneğine sahip olmada kazanılması gereken bir diğer yetenektir diyebiliriz elbette.

Tüm bu yeteneklere bakıldığında empatinin, toplumsal yaşam biçimi için temel bir değer olduğunu söylemek gerek. Başkalarını anlamayı ve onlarla dayanışma içinde olmayı, fikirlerini, duygularını ve endişelerini ifade etme biçimlerine saygı duymayı öğrenmeliyiz. Ancak birini dinlediğimizde, anladığımızda, saygı duyduğumuzda, kendimizi onun yerine koyduğumuzda ve sorunlarında onlara destek olduğumuzda hasılı kelam; empati yeteneğimizi geliştirdiğimizde gerçek bir toplum olmayı başarabilmişiz demektir.