Ülkemizdeki güncel gündem konularıyla ilişkili alt başlıklardan birini de bürokrasi oluşturmakta ve toplumun zaman zaman bir şekilde bürokrasiden yakındığı bilinmektedir. Bu bağlamda geçmişten günümüze kadar, bürokrasinin azaltılacağına ilişkin siyasi söylem ve vaatleri sürekli olarak duymakta ancak somut ve tatmin edici sonuçlara ulaşılamadığı da görülmektedir. Bu söylem rüzgarı kapsamında bürokratik oligarşi ve bürokratik vesayet kavramları öne çıkarılarak, Devlet çarkındaki ve kamu hizmetlerindeki aksama ve sorunların nedeni olarak bu iki kavram gündeme getirilmekte ve siyasi iktidarların performansındaki olumsuzlukların büyük oranda bundan kaynaklandığı şeklinde söylem ve algılarla yaygın olarak karşılaşmaktayız.

Devletin hiyerarşik yapısı içinde yer alan ve seçimle iktidara gelen siyasi iktidarlar tarafından atanarak bu görevlere getirilen bürokratlara tüm olumsuzlukların fatura edilmesi de doğru bir yaklaşım değildir. Bürokratik oligarşi veya bürokratik vesayet kavramları başlığı altında yapılan bazı şikayetlerin haklı yanları olmakla birlikte, bu konuda abartılı yorumların yapıldığı da bir gerçektir. Çünkü, çeşitli konularla, sorunlarla ve çözümlerle ilgili nihai karar verici olan makam siyasi iradedir. Ayrıca, bürokratları atama ve görevden alma yetkisi siyasi iktidarların elindedir. Dolayısıyla, yanlışların ve hataların siyasi iktidarlara fatura edilmeleri doğal bir sonuçtur. Bu süreçlerde hatalı ve yanlış kararlar alınmasına neden olan veya yönlendiren, ihmali olan ve gerekli performansı gösteremeyen bürokratlar hakkında siyasilerin idari tasarrufta bulunmaları da gayet doğaldır.

Bürokrat; sorun çözen, yol gösteren, siyasilerin rasyonel kararlar almalarına katkı sağlayan, her alandaki politika ve stratejilerin doğru oluşmasına emek harcayan ve uzun vadeli Devlet çıkarlarını düşünen bir niteliğe sahip olmalıdır. Ayrıca, mesleki bilgi, deneyim, teknik donanım ve öngörü kapasitesi bürokratlarda aranması gereken diğer kişisel bazı özelliklerdir. Bürokratlar görevlerini yaparken; mütevazi, nazik ve saygılı olmalı, siyasi ve bürokratik geleneklere uygun hareket etmeli, Devletin ve bulunduğu makamın saygınlığına zarar verecek davranış ve tutumlardan kaçınmalı ve gerektiğinde istifa etme erdemini gösterebilmelidir. Bürokratlar; yürütme erki kapsamında, hem Ülke yönetiminde hem de TBMM çalışmalarında siyasilere bir nevi danışmanlık yapmakta ve çeşitli konulara ilişkin görüşlerini, önerilerini ve çözüm yollarını sunmaktadırlar. Tabi ki takdir siyasilerindir.

Bürokratik işlemleri ve uygulamaları azaltmak, süreçleri kısaltmak, kamu kurumları arasındaki iletişime hız vermek ve vatandaşların haklı taleplerini dikkate almak; bürokratların diğer önemli işlerinin başında gelmelidir. Bu çerçevede bürokratlara yapılan haksız bir eleştiri ise; kişisel veya kurumsal bazı taleplerin mevzuata uygun olmaması nedeniyle kamu bürokrasisi tarafından olumsuz bulunması durumunda yapılan mesnetsiz eleştirilerdir. Bu kapsamda genellikle; 'işimizi yavaşlatıyorlar veya önümüzü kapatıyorlar' gibi bazı haksız ithamlara bürokratlar/bürokrasi muhatap olmaktadır. Oysa asıl şikayetin mevzuata aykırı işlem yapılması halinde bürokratlara yönelmesi gerekir. Ayrıca, yasal mevzuattaki engellerin muhatabı bürokratlar değildir. Ancak, haklı bazı taleplere duyarlı olmak ve bu konularda yasal mevzuat değişikliği için siyasi iradeyi bilgilendirmek veya sorunu çözecek olan düzenleyici işlemlerle ilgili gerekli değişiklik önerilerini sunmak bürokratların görevidir.

Deneyimli, mesleki bilgili, sorumluluk sahibi olan, oturduğu koltuğu her bakımdan dolduran ve herkese güven veren bazı bürokratların çeşitli konularda bazen siyasilerle ayrı görüşte olmalarına ve görüşlerinde ısrar etmelerine rağmen görevden alınmamalarının nedeni; siyasi iktidarların bu bilgi birikimini ve deneyimi göz ardı edememesinden kaynaklanmaktadır. Duygulara, egolara ve çeşitli odakların etkilerine kapılarak verilen kararlar sonucunda; yetişmeleri bir süreç alan bürokratlardan gereği kadar yararlanmadan yolların ayrılması, hem siyasetçilerin hem de kamu hizmetlerinin performansı açısından bir zafiyet oluşturabilir.

Siyasi iktidarların; her konuda evet diyen ve kolaylıkla imza atan bürokratlardan uzak durmaları, alternatif görüşleri ve çözümleri sunabilen ve gerektiğinde hayır demesini bilen bürokratların, hem Ülkenin yararı hem de siyasetçilerin performansı açısından daha faydalı olacağını düşünmeleri rasyonel bakışın gereğidir. Bürokrat, bulunduğu makama; bir yetişme süreci sonucunda bilgisi ve deneyimiyle gelen, gücünü mesleki donanımından alan, siyasi iktidarla birlikte çalışmasına rağmen siyaset alanından uzak ve siyasi referansları olmayan, her kesimin saygı duyduğu ve Devlet memuru niteliğini koruyan bir kişilik taşımalıdır.

Bürokrasideki üst makamları; daha fazla maaş alma ve özlük haklarını geliştirme, kişisel egoyu tatmin, geniş bir kesimde tanınma, abartılı bir makam yaşantısı, yurt dışında daha çok gezme ve siyasi kulvara bir geçiş aracı olarak görenlerin ve bireysel beklentileri ülke menfaatinden ağır basan kişilerin, bu görevlere getirilmemeleri hususunda titiz olunmalıdır.

Geçmişten günümüze kadar yaşanan uygulamalardan da gördüğümüz üzere; siyasi iktidarlar gerekli gördükleri durumlarda birlikte çalışmak istemedikleri bürokratları görevden almışlar, değişik nedenlerle görevden alamadıklarını ise fiilen o makamın dışında tutarak diğer bürokratlarla çalışmışlar, görevden ayrılmalarını veya emekliliğe yönelmelerini sağlayan tavır ve yaklaşımlar göstermişlerdir. Dolayısıyla, bu çerçeveden bakıldığında siyasi iktidarların icraatlarındaki aksamalar nedeniyle bürokratların eleştirilmesinin haklı bir dayanağı bulunmamaktadır. Çünkü, bir bürokratın o makamdaki ömrü; ilgili kamu kurumunun bağlı olduğu siyasi iradenin görevden alma onayına veya bir kararnameye bakar. Dolayısıyla, bürokrasinin gücünü abartmak ve siyasi iktidarların gücüyle kıyaslamak mantıklı bir yaklaşım değildir. Bir başka ifadeyle bürokrasi; yürütme erkinin alanının bir parçası olan, atanmayla bu görevlere gelen, siyasilerle birlikte çalışan ve halkın yetkili kıldığı siyasi iradenin kontrolü ve sorumluluğu altında görev yapan kişilerden oluşması nedeniyle, bürokrasiyle ilgili olumlu ve olumsuz tabloların muhatabı ve sorumluluğu siyasi iktidarlardır.

Bu gerçekler dikkate alındığında; bürokrasiye ilişkin olarak vatandaşların ve toplum kesimlerinin haklı bazı talep ve tepkileri anlayışla karşılanmakta, siyasi iktidarların bu alandaki iyileştirme çabaları destek bulmakta, ancak siyasi iktidarların çözüm mercileri olması nedeniyle sürekli olarak bürokrasiden yakınmasının temeli ise bulunmamaktadır.