Darbenin kudretli generali iken yıllar sonra yargı önünde hüküm giyen Kenan Evren 'demokrasi gitara benzer, her telinden farklı ses çıkar' derdi. Farklılıkları zenginlik kabul edip demokrasi yolunda yürüyeli çok olmadı ama bizi bize, Türkiye'yi Türkiye'ye bırakmayalı yüzyılı geçti. Şimdi yeni bir ufkun arefesinde çektiğimiz çilenin haddi hesabı yok.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Türk siyasetinde gelinen noktada hiçbir siyasi partinin tam olmadan yeni yol arayışına girdiğini görüyoruz. Ak Parti mi, CHP mi, İyi Parti mi, Saadet mi, MHP'mi ? Dışarıdan bir bütün ancak içeriden parçalı bir siyaset… Bu partiler arasında belki de siyaset modeli olarak MHP'yi ayrı kefeye koymak gerekir. Doktrin, Teşkilat ve en önemlisi de kendini feda eden lider Devlet Bahçeli…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli

15 Temmuz'dan buyana kendini feda etmiş, siyasi iktidara kayyum atandığı söylense de bu desteği nakit ve menfaate çevirmemiş bir duruş sergiliyor. İşin açık tarafı derleme /toplama görevi MHP'nin üzerinde. Türkiye liderliğinde Erdoğan'a açık çek, destek Bahçeli'den geliyor. Türkmen Bey'i lafı dolandırmayı sevmez. Kişi bazlı muhatap aldıklarına 'Alayına' diyerek ezber bozar. Hele hele Maklubeyi hiç bilmez. Bu nedenle Maklubeyi pişirenler, altını yakanlar bir de Maklube yiyerek dönüştürme/söğüştürme işine buluşanlar karşılarında Türkmen Bey'ini buldular.

Ak Parti'nin kuruluşundan buyana serancamı çok yazdım. Belki Mehmet Dülger'in ifadesiyle 'Aşure Partisi' halinde olan Ak Parti'nin içinde Babacan ve Davutoğlu'nun sondajından sonra bölünme ile birlikte yeni bir modele doğru gittiğini de yazıyorum. Elbette dış politika ve ekonomi gibi faktörler Ak Parti'nin geleceğini etkileyecek somut nedenler. Ancak asıl tehlike ve kaçınılmaz sonra Maklubeci zihniyetin parti içinde, itibar yönetiminde, PR'da egemen olması.

Adalet Bakanı Abdümhamit Gül'ün sosyal medya üzerinden Maklubecilere yönelik salvosu parti içinde yeni uğraş alanını ortaya çıkarttı. Kim sağlam ve dinamik ise ona yönelik yeni hamleler var. Bunları kişi olarak ele alacağınız gibi geleneklere yönelik de görebilirsiniz. Elbette emperyal güçlerin elinde şekillenmemiş, dönüştürülmemiş, yönlendirilmemiş vatan/millet sadakati tam yapıların inadına direnişi Maklubeci taifesini çileden çıkarıyor.

'Hırsızlık bir yumurtadan, orospuluk bir öpücükten başlar' derler ya, geldiğimiz noktada iki gayrimeşru işi mübah görerek devlete/millete karşı cephe almış, kevaşeleşmiş piyonların saldırıları giderek artacak. Bu nedenle Erdoğan kadar Bahçeli'ye kızıyor ve saldırıyorlar.

Derin milletin aklına, izanına ve irfanına güveniyorum. Şimdi gelinen noktada gecikmiş olduğu kadar yeni bir stratejik hamlenin izlerini taşıyan hükümet ve Ak Parti içi operasyon bütün Kaptancıoğlu/İmamoğlu tarafından deneniyor. Bu CHP'nin bölünmesi ya da yeni partiye yelken açması demek. CHP'de Ekrem İmamoğlu'nun parti yönetime karşı genişlettiği cephe siyasetin yeni kriz bölgeleri. Eli kulağında yeni bir demokratik Kürt Partisi kurulmasına az kaldı. HDP'nin elinden Türkiyeleşememiş bir Kürt siyasi hareketini almak ve Ova'da siyaseti giderek tek yol görmek ve Türkiyeleşmek yeni Kürt hareketinin can simidi olacak. Başka siyasi partilerin içinde yer almak gibi bir seçenek

Bütün bu olanlar karşısında iliklerine kadar Maklubecilerin, Şerbülentlerin, fitne kazanını kaynatmak için kapı kapı dolaşan siyasi konsomatrislerin heveslerini kursaklarında bırakacak hamle yine bu milletin öz bağrından, içeresinden, vatan ve millet delilerinden gelecek. Eli kulağında Kandil yalnız ve yalnız dağ ismi olarak kalacak. Nefesi ensemizde Adalet reformun toplumun yeniden adalete güveneceği hale gelecek. İslam adalet ve ahlak ise bu yeniden dönüşümüzü kutlu kılacak.

Anlat bakalım siyasette ne olur? diye soran zevat yeni kalkacak trene binmek için vesile ararken Maklube'yi yaktıklarının farkında değiller. İşin ilginç yani emperyalistler Maklubeciler yerine çorbacıları ikame ederse muhafazakar kimlik, din vurgulu siyaset yerini daha liberal ve paylaşımcı olduğu kadar toplumcu siyasete bırakacak.

Tokatlı Aşık Eşref Tonbuloğlu'nun sözleriyle bitirelim yazımızı: İnsan yediği için değil düşündüğü için insandır.