Her yıl bazı özel günleri; geleneksel bir şekilde çeşitli boyutlarıyla kutlamakta, anmakta ve bazı değerlerin yaşatılmasına katkı sağlamaktayız. Bu günlerden biri de evrensel niteliğiyle yaşamımızın en anlamlı günlerinden biri olan ve her yılın mayıs ayının ikinci pazar günü kutlanan Anneler Günü'dür. Bu yıl da 9 Mayıs Pazar günü Anneler Günü'nü kutladık. Bu derin anlamlı günün annesi olmayanlar için bir anma günü olduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Öte yandan, küresel COVID-19 salgınının olumsuz etkileri nedeniyle bu güzel günün geçen yıl olduğu gibi bu yılda buruk kutlandığını, birçok evladın annelerinin sağlığını düşünerek fiziki olarak yakınlaşamadığını veya sağlık alanında hizmet edenlerin; anne ve babaları ile çocuklarından uzak kalmaya çalıştığını görmekteyiz.
Çocukların anneleriyle ilişkili normal yaşam süreci üç evreden oluşmaktadır. Bebeklik ve sonrası bölümden oluşan ve hatırlayamadığımız birinci evre, anneleriyle birlikte paylaştıkları ve yoğun geçen ikinci evre ve annesiz geçen ama onu devamlı andıkları üçüncü evre. Dolayısıyla, yaşı ne olursa olsun bütün çocukların; kendilerini ve annelerini mutlu ederek yaşayacakları bu tek evreyi güzel ve ileride bir pişmanlık duymadan geçirmeleri için sorumlu, öngörülü ve vefalı olması gerekir. Çünkü, bu yaklaşımı göstermek; bizleri dünyaya getirenlere karşı bir borç ödemekten ziyade erdem sahibi bir insan olmanın da gerektirdiği bir durumdur. Anneliğin çocuk doğurmanın ötesinde; fedakarlık, emek, sabır, sevgi, şefkat ve sorumluluk gerektiren yüce bir kavram olduğu düşünüldüğünde biz çocukların kendimizi, annemizi ve ailemizi mutlu etmek ve telafi edilemeyecek olumsuz duygusal tablolarla karşılaşmamak için göstereceğimiz akılcı hassasiyet ve sevgi iletişimi aile olmanın da bir gereğidir. Zamanın tükenen bir kavram olması bu sevgi sürecini daha da değerli kılmaktadır. Dolayısıyla, insanların sevdikleriyle uzun ve güzel zamanlar geçirmesi yaşamın en önemli fırsatlarından birisidir. Bu kapsamda annelerimize sevgi ve saygı göstermek, onları üzmemek, mutlu etmek ve zor günlerinde onların her bakımdan yanlarında olmak önceliğimiz olmalı ve bu konudaki ihmallerimizin hiçbir mazeretinin olamayacağını içselleştirmeliyiz.
Annelerin de anne olmanın tüm gereklerini yerine getirdiği ölçüde bu kutsal unvana layık olabileceğini düşünmesi ve evlatlarını; sevgi ve saygı değerleriyle barışık, kişilikli, hür iradeli, hoş görülü, vicdanlı, empati yapan, bencil olmayan ve topluma değer katan bireyler olarak yetiştirmesi gerekir.
Geçmişte de günümüzde de annelerin misyonları benzer olsa da her dönemin yaşam şartları ve zorlukları farklılık göstermektedir. Günümüz ile kıyaslandığında eski dönemlerdeki yoklukların ve olumsuz şartların çok ağır bastığını ben kendi rahmetli annemin anlattıklarından öğrenmiş ve bizzat yaşadıklarına kısmen de olsa şahit olmuş biri olarak annelerimizin geçmişte çok sıkıntı çektikleri gerçeğini kabul etmekte ve bu olumsuzlukların bebeklerini ve çocuklarını büyütme sürecine de yansıdığını anlamaktayım. Özellikle; hazır mama ve hazır bebek bezinin olmadığı, içme ve kullanma suyunun ev dışından taşınarak temin edildiği, tuvaletin evin dışında olduğu ve başta çamaşır makinesi olmak üzere bir çok teknolojik ürünün yaygınlaşmadığı bir ortamda ve diğer birçok olumsuz şartlar altında geçmişte bebeklerini ve çocuklarını büyüten annelerimizin ve günümüzde de kırsal kesimde bu ve benzeri olumsuz şartlar ve imkansızlıklar içinde annelik görevlerini yapmaya çalışan annelerimizin ellerinden defalarca öpüyor ve rahmete kavuşanları şükranla anıyorum.
Günümüzde ise ürün çeşitliliğinin artması, teknolojinin gelişmesi, şehirleşmenin yaygınlaşması, kadınların eğitim düzeyinin yükselmesi ve kadınların iş yaşamına daha fazla katılması sonucunda; annelerin de gelişen dünyanın olanaklarından yararlanarak bebeklerini ve çocuklarını büyütmede geçmişe göre bazı kolaylıklar yaşadığı ve çeşitli imkanlardan yararlandığını ama yeni zorluklarla da karşılaştığını görmekteyiz. Kadınların ve annelerin iş yaşamına daha çok girmesi ve aile bütçelerine önemli katkılar yapması, günümüz annelerinin geçmişe göre ilave bir sorumluluğu olmuştur. Ayrıca, kadınlardaki eğitim seviyesinin artması da annelerin çocuklarının eğitim hayatına daha çok katkı yapması sonucunu doğurmuştur. Ancak, dünyanın her alanda geliştiği ve bireyin haklarının öne çıktığı günümüzde; kadınların çeşitli haksızlıklara uğradığı, aile içi ve dışı her türlü şiddete maruz kaldığı, erkeklerle eşit bir birey olduğunun içselleştirilemediği ve kadınların birçok alanda yeteri kadar temsil edilemediği görülmektedir. Bu olumsuzluklardan anneler de doğal olarak paylarını almaktadır. Dolayısıyla, Devletin bu konularda kendine düşen her türlü göreve ilişkin çabalarını artırması ve gerekli tedbirleri acilen alması ve toplumdaki duyarlılığın artırılması söz konusu sorunları azaltacaktır. Öte yandan, anneleri tarafından iyi yetiştirilen ve gerekli çağdaş eğitimi alan çocukların da kadınlara bakış açıları daha olumlu olacak ve gelecek nesillerin kadınlarının ve annelerinin yaşamını kolaylaştıracaktır.
Anneler Günü nedeniyle; her yaştaki tüm annelerimizin ellerinden öpüyor, bu dünyadan ebedi dünyalarına göç etmiş annelerimize Allah'tan rahmet, annesi ölmüş olanlar ile evlat acısı görenlere ve annesini hiç tanımamış olanlara ise sabır diliyorum.
(Sevgili Anacığım, Çocukların olarak seni çok seviyor ve özlüyoruz. Ruhun şad, mekanın Cennet olsun.)
(*) Mübarek Ramazan Bayramımızı kutlarken, sağlık, huzur ve mutluluk temenni ediyorum.