Yaklaşık 1 yıl olacak. Dünyanın gözü önünde bir soykırım yaşatılıyor. Ortada bir savaş yok. Savaş olması için ordu, cephane, sistem ve para gerekli. Burada ise sadece toplu bir yokediliş var. Çocuğa, bebeğe bile acımayan bir yokediliş.
 

Filistin adı olan ancak neredeyse toprağı kalmayan bir ülke.  İsrail geldiği bu bölgede entrika, şiddet ve baskı ile toprağını arttırmış. Zamanında kendi mazlumluğunu Dünya’ ya haykıran bir halk şimdi zulmeden bir halka dönüşmüş. Kontrolsüz gücünü, gelişmiş teknolojisini ve neden kaynaklandığı muamma kinini bir halk üzerinde deniyor.
 

Zulüm gören koyu tenli ve hatta Müslümansa Dünya ne olup bittiği ile çok geç ilgilenmeye başlar. Bunu daha öncede yaşadık. Vurulan hastaneler ve okullar, açlık ve susuzlukla sınanan bir halk çok geç farkedildi. Müslüman Müslümanı aynı coğrafyada koruyup kollamazsa Batı ülkelerinin olaya sessiz kalması anlaşılabilir geliyor elbette. Müslüman ülkelerle çevresi kuşatılmış bir ülke savunmasız bir halkı ezip geçiyor, soykırım yapıyor. Ses çıkaran yok, yardım etmeye gücü yeten yok. Aslında dünya korkaklığının sessizliği altında eziliyor.
 

Arsız bir çocuk gibi davranan İsrail doymuyor, tek bir insan kalmayana kadar Gazze halkını yok etmeye kararlı.
 

Katliamcı, muzaffer bir komutan gibi ayakta alkışlanıyor. İnsanlar o kanlı eli sıkmak, o nemrut yüzden bir tebessüm almak için sırada bekliyor. Dünya alçaklığının sessizliği altında eziliyor.
 

Gazze’ deki insanların durumu haber kanallarında yeterince yer almıyor. İnternet erişimi yok, basın bölgeye giremiyor( girebilenler ne yazık ki hayatını kaybetti) , birde Ukrayna – Rusya savaşı daha önemli, e olimpiyatlar başladı malum. Öncelik sırası alamıyor, pek çok ülke için haber değeri yok. Dünya ayrımcılığının sessizliği altında eziliyor.
 

Yazacak kelime çok, konuşulacak söz çok. Dur demeye güç gerek. Güçlü olmak her anlamda bağımsız olmak demek. Bağımsız olmadan da ancak olanlara acıklı bir yüz ve ağlayan gözlerle bakabiliriz. Ne yazık ki Dünya acizliğinin sessizliği altında eziliyor.