Ucundan bir kere tutup anlamlandırmaya başladığında hayatı, git git bitmeyen renklere boyanmış yoluna çeker. Dar vakitlere, sığ sulara, ilenç[2] tuzaklara sıkışmış insana el uzatır, tazeler verdiği nefesle. Mekândan, zamandan koparır, cılız aydınlığa mahkûm edilmiş bakışlara ışık tutar.
O kapıyı bir kez açtın mı, bahar gibi yeşertir mutlulukları. Cezbesine[3] düşersin, nabzın hızlanır, yüzünün kireci sökülür, kurnadan tasa dolup başından dökülen su gibi paklar seni. Zonklayan kederini üzerinden alır, bir aşık gibi tutkuyla sarar...
Sırası geldi, gün çekildi, herkes evine dağıldı, yazdım. Evren kendi lisanıyla konuşur. Anlattığına değil, anlatmadıklarına sır erdirir. Gösterme gücüyle simyacıdır, ona tutunanın yoldaşı, en ketum sırdaşıdır.
Kalbinde hayal akarı vardır, müjdeyi dimağların düğümü çözüldüğünde verir. Diri tutar insanoğlunu bu hal. Eşit dağılan kanı pompalar zihnin en tıkalı yerine. Yoksun, çöküntü tutmuş, yara almış yerlerini onarır.
Hayallere, nilüferler açan bir su yolu vardır. Şahit olmaktan daha derin bir sorumluluk verir bu yol. Marifetle değil, alın teriyle, tecrübeyle kuşanırsın ötesini. Mühür basar alnına, bilimle, aydınlıkla, yalnızlıkla sınanırsın. Doğrudur el veren, kâinatın kendisidir. İçinde büyüyen kendi sesin, kendi kuyun, kendi ipin.
Kervan geçmez sandığın, düzde kuşattığın hep o kendi biliş halindir. Buharlaşan dünyaya karışıp, bir hayali merasimle teşrif edersin usulca.
Her devrin hayal akarında yıkanan ustalar var. Çeliğe su verir, şiire ses olur, duyarlılıklarıyla kolektiviteyi inşa eder, işçilikleriyle göz kamaştırır.
Aklı kanatlandırır, uykuları kaçırır.
Sahi siz uyuyabiliyor musunuz?
------------------------------
[1] HAYAL AKARI: Kurulan hayallerin akışı
[2] İLENÇ Kötü kader, kötü son, felaket gibi bir insanın başına başına gelen ve peşini bırakmayan olumsuz durumlar
[3] CEZBESİNE: Bir olgunun yarattığı çekim alanına çekilmek