Toplumların en canlı ve en can alıcı kurumlarından birisi de üniversitelerdir. Bir toplumun düşünce dünyasını ve ufkunu da temsil eden üniversitelerde idari ve akademik yapıyı iyi belirlemek, bir yandan ülkelerin eğitim kalitesinin artmasına öte yandan özgür düşüncenin ve bilimin gelişmesine katkı sunacaktır. Zira yüksek öğretimde idari yapılar ve akademik yapılar birbirini besleyen ve tabi ki destekleyen iki ana unsurdur. Bu unsurların ahenk içinde ve sistemli bir şekilde çalışması başta bireyin, sonra toplumun, makro boyutta ise insanlığın faydasınadır. Zira bilim yuvası olan üniversiteler, diğer öğretim kurumlarından farklı olarak tüm insanlığa hizmet vermek için kurulmuş evrensel yapılardır.

Bugünlerde tartışılan konulardan birisi, bu yapılara ait iki ana dişliden biri olan idari organların seçimi ve işleyişi ile ilgili: Üniversitelere rektör atanması. Mevzu böyle hassas olunca dünyadaki rektör atamalarının nasıl olduğuna bir bakalım istedik:

Asya tarafına baktığımızda, örneğin 267 milyon nüfuslu Endonezya'da, rektörler üniversitelerin senatosunca belirlenen üç aday arasından Milli Eğitim Bakanı tarafından atanmaktadır.

ABD'de ise farklı yönetim modelleri uygulanmakta ve rektör sözcüğü yerine de 'şansölye' ya da 'başkan' sözcükleri kullanılmaktadır. Bazı Amerikan üniversitelerinde rektör, üniversite yönetim kurulu tarafından ve tarafsızlık ilkesi doğrultusunda üniversite dışından seçilmektedir. Harvard Üniversitesinde ise çok değişik bir metot uygulanmakta ve rektör, mezunlar derneği tarafından seçimle belirlenmektedir. Bazı Amerikan üniversitelerinde ise rektörler doğrudan üniversite çalışanları tarafından seçilmekte ancak atama işlemi üniversite mütevelli heyetlerince gerçekleştirilmektedir.

Avrupa Birliği'ne baktığımızda:

İspanya'da rektörler, üniversite profesörleri arasından seçilir; Rektör olmak isteyen kişinin seçilmeden önce en az altı yıl doktor unvanıyla çalışması ve görev yaptığı üniversitede profesör statüsü kazanmış olması zorunludur. Rektörler; öğrenciler, öğretim görevlileri, okutmanlar, araştırmacılar ve memurlar da dahil olmak üzere üniversitenin tüm üyelerinin özgür iradeleri ile ve gizli olarak kullandıkları oylarla doğrudan seçilmektedir.

Fransa'da üniversite rektörleri, öğrenci ve akademik personelden oluşan kişilerce seçilmekte ve seçilen aday üniversite konseyinin onayına sunulmaktadır.

Benzer bir şekilde Almanya'da da öğrenci temsilcileri ve akademisyenlerden oluşan üniversite kurulu rektör adayını belirleyerek eyaletlerin eğitim bakanına onaya sunmaktadırlar. Eyalet Eğitim Bakanının üniversitece seçimle belirlenen adayı veto etme hakkı bulunmaktadır.

İtalya'da rektör seçimleri Almanya'daki sürece benzer bir şekilde belirlenmektedir. Akademik kadro ve öğrenci temsilcileri tarafından seçimle belirlenen rektör, Eğitim Bakanı tarafından atanmaktadır. Yunanistan'da ise rektör seçimi üniversitedeki seçiciler kurulu adı verilen bir kurul tarafından gerçekleştirilmekte atama Eğitim Bakanı tarafından yapılmaktadır.

Hollanda'da ise özel ve kamu üniversitelerinde farklı uygulamalar mevcuttur. Özel üniversitelerde rektörler mütevelli heyeti tarafından atanmakta iken devlet üniversitelerinde rektör adayları merkeziyetçi anlayışla Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilmekte ve atanması için Eğitim Bakanına sunulmaktadır.

Çek Cumhuriyetinde ise rektörler üniversite senatosunca seçilir ve cumhurbaşkanı tarafından atanır.

Genel olarak bakıldığında rektörlük ile ilgili dünyadaki birçok ülkede birbirine yakın süreçlerin takip edildiği ve bu süreçlerin temelinde seçim olgusunun yer aldığı görülmektedir. Öte yandan her seçimin bir merkezi yönetimce onandığını hatırlatmakta da fayda var.