Önceki yazımda bahsettiğim ilişkilere vücudumuzdaki en önemli enerji kaynağı olan glukozun farklı dokularda farklı şekillerde kullanılmalarını verebiliriz, mesela glukoz 6-fosfataz enzimi olmayan kas dokusunda glikojen depoları yıkıldığı takdirde kana glukoz veremeyeceğinden bu dokular bu glukozu kullanamaz, kas doku glukozu sadece kasılmayı sağlayan enerji olarak kullanır. Kas dokusunun bu durumu tıpkı 1. gruptaki ilişkilerle benzerlik gösterir. Kas dokudan daha farklı olarak glikojen deposu olmayan beyin dokusu glukoza bağımlıdır, kan glukozu düzeyleri normalin altına düşerse oluşan hipoglisemi, en çok beyni etkileyerek beyin hasarına neden olabilir. İşte beyin dokusunun glukoza bağımlılığı 2.gruptaki ilişkilere benzer. 3.gruptaki ilişkilerin durumu ise karaciğerin glukozu hem kendisi için kullanması hem de diğer periferik dokulara kullanmaları kan yoluyla göndermesine benzer.
1. gruptaki ilişkiler tamamen mantıksal olduğu için bir yanda kurnazlık yetenekleri gelişirken, öbür tarafta duygusuz hissiz donukturlar, 2. gruptaki ilişkiler tamamen duygusal ve sezgisel olduğundan mantık dışılık revaçta olup yanılma payları yüksektir. İlk 2 grubun ilişki ömürleri uzun süreli olmaz, ama bilge bir akıl, merhamet dolu yürek ve ahlaki erdemlerin olduğu 3. grupta olan ilişkiler, dengeli ve sağlıklı olacağından uzun süreli olurlar.
İlişkilerde etki-tepki yasası hakimdir, bu yasada geçen her etkiye karşılık eşit büyüklükte ve zıt yönde bir tepki vardır ilkesi gereğince ne kadar masumluk varsa o kadar kurnazlık, ne kadar merhametlilik varsa o kadar acımasızlık, ne kadar sakinlik varsa o kadar hırçınlık, ne kadar yalancılık varsa o kadar dürüstlük var olup birbirini dengelerler, çünkü pozitif olan taraflar negatif olan tarafları çekerek dengelerler. Ancak negatif taraf baskınsa kurnazlık masumluğa, acımasızlık merhametliliğe, hırçınlık sakinliğe, yalancılık dürüstlüğe ağır basar; tersi durumdaysa pozitif taraf baskın olup masumluk kurnazlığa, merhametlilik acımasızlığa, sakinlik hırçınlığa, dürüstlük yalancılığa ağır basar. Hani bazen haklıyken haksız duruma düşeriz, karşı taraf haksızdır ama kullandığı argümanlar onu dışardan bakanlar nazarında daha çok ikna eder, yada kullanılan üslup zalimin mazlum olarak, vicdansızın merhametli olarak lanse edilmesine yardım edebilir, veyahut da salağa yatma rolü yapılarak numaradan pişmanlık duyarak ajitasyon yapılabilir.
Bir de benzer huyları olanlar birbirlerine daha iyi adapte olursa bir sinerji oluştururlar. Eğer benzer huylar olumluysa pozitif yönde sinerji, yok olumsuzsa negatif yönde sinerjiden söz edilebilir. Pozitif yöndeki sinerjide inanılan değerler, edinilen ilkeler uğruna çabalama varken, negatif yöndeki sinerjide hayali kurulan fırsatlar, planlanan hesaplar uğruna çabalama vardır. Pozitif sinerji örneğinde dürüst veya merhametli biri kendi gibi birisiyle işbirliği yaparak bir fakire yardım etmek, bir dertlinin derdine derman olmak gibi ilkeler ve değerler üzerinde birleşir, sonuçta böyle buna benzer sorunların çözümünde hayır duası alınarak iki tarafta mutlu olur. Negatif sinerji örneğinde iki seçenek vardır; birincisi kurnaz veya ukala-bilgiçlik taslayan biri kendi gibi birisinin buldu mu bunu fırsat bilerek onunla menfaat noktasında işbirliği yapmaya çalışır, ikincisi rekabet ortamını görüp orda ona ekmek olmadığını anladıktan sonra orayı terk edip başka kapıya gider.
Sıkça rastlanan dengeli yürümeyen akrabalık ve dostluk ilişkilerindeki kopukluk yada donukluk aslında tarafların nötr olmasıyla ilgili bir durumdur. Farz edelim uzun süre akrabalar arasında veya dostlar arasında ziyaretleşme gerçekleşmediğinde araya zaman ve mesafe gibi faktörlerin girmesi bahane edilir, ancak sonuçta ünsiyet-yakınlık hisleri kaybolup duyarsızlık, eski heyecan kaybolup isteksizlik en nihayetinde belirsizlik negatif tarafa çekilir iki taraf birbirini suçlama ve savunma mekanizmalarıyla avuturlar. Akrabalık ve dostluk bağlarının geriye dönüşlü olarak yeniden canlanması için çaba sarf edenler genelde optimist olup iyimserdirler; ancak bu konuda çaba sarf etmeyip her şeyi oldu bitti meselesi haline getirip elde geriye dönüşsüz olarak bağları koparanlar da genelde pesimist olup kötümserdirler.