Hayatımızın temeli Anâsır-ı erbaa denilen hava-su-ateş-toprak olmak üzere dört elementten oluşur. Bu dört elementten suyun soğuk ve nemli, havanın sıcak ve kuru, ateşin sıcak ve kuru, toprağın soğuk ve kuru özellikte olduğu bilinmektedir. Günlük hayatta da bu elementlerin farklı özellikteki yansımalarını görebilmekteyiz. Mesela yanacak maddenin ateş alıp yanabilmesi için havanın oksijeni, sönmesi için de su gereklidir; o yüzden yanıcı hidrojen gazı ile yanıcı oksijen gazı birleşerek söndürücü özellikteki suyu oluştururlar. Farklı özellikteki bu elementlerin etkilerini farklı mizaç tiplerinde görebiliriz. Kan, balgam, sarı safra (sevda) ve kara safra (safra) salgılarından biri diğer üçünden baskın olacak şekilde mizaç belirlenir. Alınan yiyecek ve içeceklerle midede hazmedilerek karaciğerde safra, dalakta sevda, beyinde balgam üretilir, bu sıvı salgıları kanla birlikte damarlarda taşınarak vücuda dağılırlar. Sonuçta balgami (balgam), sevdavi (sarı safra), demevi (kan) ve safravi (kara safra) mizaç tipleri meydana gelir.
Kişinin mizacını davranışlarından anlayabiliriz. Mesela hızlı hareket edenlerin mizacında sıcaklık, yavaş hareket edenlerinkinde de soğukluk hâkimdir. Genellikle hızlı, enerjik, atılgan olan ve çabuk sinirlenenler ya demevi ya da safravi mizaçlı; yavaş, cansız, çekingen ve sakin olanlar ya balgami ya da sevdavi olurlar. İnsanın hayat evrelerinde de farklı mizaçlar yer almaktadır. Örneğin bebeklik döneminden yetişkinlik çağına kadar sıcaklık özelliği, yetişkinlik çağından yaşlılık dönemine kadar soğukluk özelliği ağır basmaktadır.
İnsanın mizacının içinde yaşadığı kâinat mizacına benzeyen yönleri olduğunu görmekteyiz. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, Marifetname’nin beşinci bahis birinci bölüm ikinci maddesinde:" İnsan bedeninin yeryüzüne bir benzerliği şudur ki, yerde dağlar olduğu gibi, bedende de kemikler vardır. Yerde ağaçlar ve bitkiler olduğu gibi, bedende de saç ve kıllar vardır. Bir benzerliği de şudur ki, yeryüzünde kıtalar olduğu gibi, bedende uzuvlar (organlar) vardır. Yeryüzü vadileri arasında akan nehirler var ise, beden damarlarında akan kan vardır. Yeryüzünde değişik tatta kaynaklar varsa, bedende de, kulak akıntısı, gözyaşı ve burun akıntısı gibi değişik tatlarda kaynaklar vardır. "ifadeleriyle küçük âlem olan insanın büyük âlem olan kâinata benzerliğine dikkat çekmektedir. Burada dağlar kemiklere, ağaçlar ve bitkiler saç ve kıllara, nehirler kan damarlarına, değişik kaynak suları kulak akıntısı, gözyaşı ve burun akıntısına benzetilmiştir. Dağlar, kemikler ve saç soğuk ve kuru özellikteki toprak elementini ve sevdavi mizacı gösterir. Kıtalar ve karaciğer organı sıcak ve kuru özellikteki ateş elementi ve safravi mizacını; ağaçlar-orman ve kan damarları sıcak ve nemli özellikteki hava elementi ve demevi mizacını; nehirler ve kaynak sular, kulak akıntısı, gözyaşı ve burun akıntısı soğuk ve nemli özellikteki su elementi ve balgami mizacını gösterirler. İnsanların duygularının mizacı mevsimlerin mizacı gibi değişkendir. Üzüntü halindeki insan soğuk ve nemli olan kış mevsimi gibi balgami; mutluyken sıcak ve nemli olan ilkbahar gibi demevi; öfkeliyken sıcak ve kuru olan yaz gibi safravi; korku halinde ise soğuk ve kuru olan sonbahar gibi sevdavi mizaçta olurlar.
Kişide baskın mizaç neyse hayatını etkileyecek olan meslek seçimi ona göre yapılmalıdır. Demevi mizaçtakiler edebiyata ve sanata ilgi duyduklarından şair ve sanatçı olabilirler ya da daha konuşkan, sıcakkanlı ve insanlarla iletişimi kuvvetli olduklarından, şirkette halkla ilişkiler biriminde görevlendirilebilirler veya güçlü kas yapılarından dolayı sporcu olabilirler. Sevdavi mizaçtakiler kolay inanmayıp şüpheci ve sorgulayıcı oldukları için araştırmacı akademisyen ve gazeteci olabilirler ya da detayına takıldıkları işin kâr - zarar kısmını hesapladıkları için muhasebeci olabilirler. Balgami mizaçtakiler sabırlı ve öfkelerini kontrol edebilip sabırlı olduklarından yönetici olabilirler ya da merhametli ve fedakâr olduklarından öğretici olabilirler. Safravi mizaçtakiler duygu ve hisleri kuvvetli, çabuk öğrenmeyi yatkın olduklarından mimar ve mühendis olabilirler ya da atılgan, hareketli oldukları için sporcu olabilirler ya da cesur, maceracı, olduklarından pilot olabilirler.
Kişinin doğuştan var olan mizacı aile, arkadaş ve sosyal çevreyle değişime uğrayarak karakter halini alır. Toplumdaki suçluların, cahillerin, menfaatçilerin ve ahlaksızların karakter yapısını dört mizaç göre değerlendirebilmek mümkündür. Sıcaklık ve kuruluk özelliklerine sahip ateş elementi kendine yaklaşanı nasıl yakıyorsa, suçlular da kendisiyle beraber bir başkasını da yakacak kadar gözü dönen kimselerdir. Soğukluk ve kuruluk özeliklerine sahip toprak elementi nasıl ki hareketsiz, donuk ve stabil ise cahiller de öğrenmeye ve gelişmeye kapalı, başkalarının kendilerine aktardıklarını olduğu gibi kabul eden, gerçeklerden mahrum kalmış verimsiz çorak arazi gibidirler. Sıcaklık ve nemlilik özellikleri taşıyan hava elementinin her boşluğa sızabilmesi gibi menfaatçiler de kendileri için yarar gördükleri her kılığa girer, her renge bürünürler. Soğukluk ve nemlilik özellikleri taşıyan su elementinin girdiği kabın şeklini alabilmesi gibi girdikleri her yere ayak uydurur, her ortama uyum gösterirler. Toprak, ateş, hava ve su elementleri birbirine dönüşebilir. Ateş havaya karşınca havaya dönüşür, hava çiğe dönüşerek su haline gelir, yağmur damlaları toprağa karışıp toprak haline gelir. Toprak da içindeki bitki, hayvan atıklarının odun, kömür gibi fosil yakıtlarına dönüşmesiyle de ateş haline gelir. Bu elementler birbirine dönüşebilmesine benzer olarak suçlular cahillerden çıkabildiği gibi cahiller ahlaksızlardan, ahlaksızlar da menfaatçilerden olabilir; ya da menfaatçiler ahlaksızlardan olabildiği gibi ahlaksızlar cahillerden, cahiller de suçlulardan çıkabilirler.