Eğitimin mimarları öğretmenlerdir.

ATATÜRK

'Ulusları kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Eğitimdir ki bir ulusu özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum durumunda yaşatır veya bir ulusu kölelik ve yoksulluğa terk eder.' diyor ulusumuzun Başöğretmeni Atatürk.

Ulusu özgür, bağımsız, şanlı ve yüksek durumda yaşatacak olan eğitim, nitelikli eğitimdir. Nitelikli eğitim ise nitelikli öğretmenlerle verilir. İyi bir öğretmen, iyi bir öğrenci demektir. Nitelikli eğitim, araştırıcı, düşündürücü, sorgulayıcı, üretici; Atatürk Devrimleri ve ilkelerine, Cumhuriyetin kazanımlarına, demokrasiye, yurtta ve dünyada barış ilkelerine bağlı, çağın gereklerine ayak uydurabilen bir eğitim demektir.

Toplumu köleliğe ve yoksulluğa terk eden eğitim ise niteliksiz, ezbere dayalı, düşündürmeyen, sorgulatmayan, araştırmaya izin vermeyen bir eğitimdir ki bu da niteliksiz öğretmenlerin eseridir.

Toplumun ve devletin geleceği, insana yapılan yatırıma yani eğitime, nitelikli öğretmen yetiştirmeye; donanımlı okullar açmaya bağlıdır. Geleceğini düşünerek insanlarını nitelikli, çağdaş bir insan, çağdaş bir yurttaş olarak eğitmeyenler, başkalarına bağımlı kalır, kendi kendine ayakta kalamazlar, gelişemezler. Bu nedenledir ki akıldan, bilim ve teknikten ayrılmamak; sağlıklı, nitelikli üretim gerçekleştirmek gerekir. Her şeyi ithal etmek demek, sömürge toplumu olmak demektir.

Yurdumuz, Dünya'nın önemli bir bölgesinde bulunmaktadır. Balkanlar'dan Orta Doğu ve İç Asya uluslarına uzanan bir köprü oluşturmaktadır. Diğer yandan dünyada yeni değişimler, yeni oluşumlar ortaya çıkmaktadır.

Yeryüzünde varlığımızı sürdürmek, başkalarına boyun eğmeden, kendi kendimize ayakta kalabilmek, değişimlere ve oluşumlara ayak uydurmak, uluslararası alanda söz sahibi olabilmek için her alanda gelişmeliyiz ve hazırlıklı olmalıyız. Kendimize güvenmeliyiz. Güvenimizi artırmalıyız.

'Eğer, ulus olarak kendimize güvenimizi artırmazsak yok olur gideriz. Kendimize güvenin iki kaynağı vardır: Birincisi bilgi, ikincisi görgüdür(Erkut Yucaoğlu, 2000 Yılında 25 Milyon Öğrenci, Eğitim Dergisi 15 Nisan 1993).' Bilgili ve görgülü olabilmek için de 'İki şeyi ihmal etmeden hızla gerçekleştirmek gerekir: eğitimde yenileşme ve teknolojik atılım(Yucaoğlu, age.). '

Eğitimde yenileşmeden amaç nedir? Hedef noktalara ulaşabilmek için gereken önlemleri almak, değişimleri yaratmaktır. Hedeflenen noktalar, Atatürk'ün de dediği gibiçağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmaktır.

Eğitimdeki amacımız nedir? 'Eğitimdeki amacımız, Atatürkçü, ulusal ve insani değerlere bağlı, cumhuriyetçi, laik nesiller yetiştirmektir. Yarının gereksinmelerini karşılayacak şekilde Türk insanın yetişmesi için öngörülen niteliklerin yanında, bilgiyi üreten, bilimsel düşünceye sahip nesiller yetiştirmektemel görevimiz olmalıdır(Nevzat Ayaz, Eğitim ve İhtiyaçlar, EARGED Bülteni, S. 2, s. 1).' Bu nedenle eğitimde yenilik yaratabilmek için de 'Yarının öğretmeni nasıl olmalıdır?' sorusunu yanıtlamak gerekmektedir.

Teknolojik atılım deyince aklımıza ne gelmelidir? Teknolojik atılım deyince bilimde, teknikte ve endüstride araştırma, uygulama gelişme ve bu alanlarda örnek alınacak duruma gelme anlaşılmaktadır. Söz gelimi, dünyada ve evrende araştırılacak sınırsız konu vardır. Bunlardan birkaçı belirlenerek o konuda çalışacak, araştırmacı bilim insanlarımızı desteklemek, üniversiteleri, laboratuvarları ona göre donatmak, seçilen konulardaki bilgilerde öncü ve örnek olmak gerekir.

'Çağımızda uygarlığın ve kalkınmanın itici gücünün altında bilimsel ve teknolojik yaratıcılık yatmaktadır(Hikmet B. Çağlayan, Kanatlanan İnsan, Hürriyet Bilim, 17. 12. 2003).'

'Bir ulusun gerçek varlığı, o ulustan vatandaşlaşabilen sayıdır. Vatandaş ise, ulusal kültür değerleri ve metaları gerçekleşen, zayıflıktan kurtulan, güçlenen varlığını ulus varlığı içinde duyabilen ve düşünen insandır(M. Rauf İnan,

Öğretmenlik Sanatı, Değeri, Öğretmenin İşi ve Ahlakı, Yeni Defne, S. 140, s. 3).'

İnsanların bilgilenmesi, bilimsel ve teknik düşünceye sahip olabilmesi, eğitilmesi, kısacası 'Nüfusun yurttaş olabilmesi işi ve sanatı öğretmene verilmiştir( M. Rauf İnan, age.).' Her yıl sürekli artan ve 'Seller, dalgalar durumuna gelen yeni nesilleri, iyi bir evlat, iyi bir insan ve nitelikte güçlü yurttaşlar haline koymak ve yetiştirmek, nüfustan tek kişiyi kaybetmemek, geri bırakmamak, modern devletin başta gelen görevidir (M. Rauf İnan, age.).'

Acaba, bugünkü nüfusumuzun tamamını yurttaş yapabildik mi? İnsanlarımızı bilgiyle donatabildik mi? Onlara okumayı, araştırmayı aşılayabildik mi, sevdirebildik mi? Yarının gereksinmelerine yanıt verebilecek şekilde bilgi üretecek, bilimsel ve teknik düşünebilecek duruma getirebildik mi? Onları teknolojik atılımı gerçekleştirebilecek biçimde hazırladık mı? Gerçek anlamda eğitimde yenileşme yapabildik mi?

Bu sorulara olumlu yanıt vermek pek olası değildir. Çünkü bugünün öğretmeni, bugünün öğretmenlik anlayışı ve öğretmene bakışımızla saptanan hedeflere ulaşılması zordur. Zordur; çünkü bugünün öğretmeninde bazı eksik ve aksak yanlar vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

*'Farklı kaynaklardan, farklı programlarla, değişik sürelerde öğretmen yetiştirilmektedir.

*Öğretmen yetiştirmede sistemli ve ileriye dönük bir politika izlenmemiştir.

* Öğretmen yetiştirmede nitelik düşünülmeden, açık kapatma uğruna sayısal (nicelik) gelişme sağlanmıştır.

*Öğretmenlerimizin genel kültür, alan bilgisi, meslek yetişimi yeterli olmadığından neyi, niçin, nasıl öğreteceğini bilememektedirler.

*Ülke kalkınması ile eğitim arasındaki bağı yeterince kavrayamadıklarından, yetiştirecekleri kuşakların rolünü de bilememektedirler. Eğitim bilimin kavramsal yapısı, yöntem bilimi (metodoloji) ve eğitim bilimiyle ilgili terimler bütününü (terminolojisini) bilemediklerinden araştırıcı değiller. Öğretmenlik mesleğinin önemini ve değerini tam anlamamışlardır.

*Planlı çalışma ve plan düşüncesini sevmiyorlar.

*Türkçeyi yeterince güzel konuşmaya ve doğru kullanmaya özen göstermiyorlar(N. Karabulut; Ş. Poturnak, Türkiye'nin Eğitim Politikası, s. 34-35).'

Ayrıca çocuk ve insan sevgisi, görev aşkı ve iş ahlakı ile görev sorumluluğuna yeterince sahip değildirler. Bu değerlendirmeler genel anlamdadır. Elbette bireysel çabalarıyla kendini geliştirmiş, çağdaş, bilimsel, laik, Atatürkçü düşünceye sahip öğretmenlerimiz de bulunmaktadır. Bunlar, yukarıdaki değerlendirmenin dışındadırlar.

Öğretmenlerimizin bu eksik ve aksak yanları, onların yetiştirilme yöntemlerinden ve eğitim politikalarından kaynaklanmaktadır. Bu eksik ve aksak yanlara sahip öğretmenlerle gelecekte istediğimiz amaçlara ulaşamayız. Yarının öğretmeni böyle olmamalıdır. Öyle ise ne yapmalı ki yarının öğretmeni yetişebilsin?

Öncelikle öğretmenliğin bir meslek olduğu, her önüne gelenin öğretmenlik yapamayacağı; eğitim fakültelerinde nitelikli öğretmen yetiştirilemeyeceği gerçeği benimsenmelidir. Öğretmen aday adayları titizlikle ilkokuldan itibaren seçilmeli, buna göre yönlendirilmelidir. Bu öğretmen aday adayları, yarının öğretmeni olarak yetişecek biçimde donatılmış ve salt öğretmen yetiştirecek okullarda eğitilmelidir. 'Öğretmen yetiştirme politikası, iktidarların politik karışmalarıyla değiştirilmeyecek ve gelişmelere açık, kalıcı bir sistemolmalıdır (Karabulut; Poturnak, age. s.47).'

Bu sistem ışığında yarının öğretmeni olacak kişiler, Atatürkçü çizgide, laik, Cumhuriyete ve demokrasiye bağlı olarak yetiştirilmeli; çocuk sevgisi, görev aşkı ile görev sorumluluğu ve iş ahlakıyla donatılmalı; bugünün öğretmeninde görülen ve yukarıdaki satırlarda söz edilen tüm eksik ve aksak yanları giderilmeli; düşünmeyi öğrenen ve düşünmeyi öğreten, sormayı bilen ve sormayı öğreten, öğrenmeyi bilen ve öğrenmeyi öğreten, yani, bilgi okuryazarı olan, bilgi üreten; yaratıcı, bilimsel ve teknik düşünen, büyük düşü olan, gelişmeye açık, farkındalık yaratan, doğayı temel alan, inisiyatif kullanan bir eğitimci olmalıdır. Öte yandan yarının öğretmeni en az bir yabancı dil bilmeli, bilgisayar kullanmalı, çok okumalı ve okutmalı; Türkçeyi güzel, düzgün ve kuralına göre kullanmasını bilmeli; Türkçenin bilim ve sanat dili olması için özen gösteren olmalı; öğretmen, öğrencisinin kendisini tanımasını sağlamalı yani öz farkındalık yaratmalıdır.

Öğretmenler, ekonomik sıkıntıdan da kurtarılmalıdır. Çünkü geçim derdinde olan bir öğretmen verimli çalışamaz.

Yukarıda sayılan niteliklerle donatılmış öğretmenlerin eğitim ve öğretimiyle yarının gereksinmesini karşılayabilen yani çok okuyan, soran, araştıran, bilimsel ve teknik düşünen, kalkınmak için bilimsel ve teknik yaratıcılığın gerekliliğini bilen, bunu öğrenen ve uygulayan; laik, Atatürkçü, Cumhuriyete bağlı, iyi bir evlat ve iyi bir insan, iyi bir yurttaş olan kuşaklar yetiştirilir. Bu nesillerin elinde Türk ulusu, uluslararası alanda söz sahibi olabilir; her konuda örnek alınacak duruma gelebilir. Çünkü 'Her ulus, her kuşak, onu yetiştirenlerin özelliklerini ve değerlerini taşır. Yetişmekte olan kuşağa, bütün değerleri aktaran öğretmenlerdir. Dikkatli, özenli, görev ve iş ahlakını her şeyin üstünde tutan, işe ve esere değer veren öğretmenler, iş değeri yaratma ve eser yapma yeteneği yüksek bir kuşak yetiştirirler. İnsanların değerlerini, kendi nefsinde olduğu gibi,işinde ve görevindeki başarısında arayan öğretmen, yeni kuşaktan görev ve iş ahlakını, tüm ahlakların üstünde tutan bir vatandaş tipini yaratır. Yaratılan vatandaş tipinin özellikleri ve karakterleri, o ulusun yarınındaki alınyazısını belli eder(M. R. İnan, age. s. 7-8).'

Öğretmen yetiştirmeyen yüksekokul ya da fakültelerden çıkanlar, Kamu Personel Sınavı'nda başarılı oldukları halde kendi alanlarıyla ilgili görevlere atanamamakta; buna karşılık isterlerse sınıf öğretmeni olarak atamaları yapılmaktadır. Hiç öğretmenlikle ilgisi bulunmayan bu kimseler, ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar yetiştirdikleri çocuklar yeterli olmayacaktır.

Öğretmen açığını değişik kaynaklardan kapatmak yerine 'Öğretmenlik ruhu ve psikolojisi yeniden yeşertilerek, öğretmen yetiştiren kurum ve kuruluşlar hayata geçirilmelidir(İbrahim G. Kafkas, Cumhuriyet Yazılarım, s. 82.'

'AB toplumuna yol aldığımız bu süreçte, ulus olarak eğitime ve eğiticiye bakış açımız önemlidir. Öğretmen eğitimi ve sorunları, devlet politikası ile belirlenmeli, hükûmetlerin siyasal aracı olmamalıdır. Öğretmen eğitimi akademik değerlerle; yönetim, özlük ve maddi sorunları da kalıcı ve uyumlu sistemlerle belirlenmelidir. Bilgi çağında öğrenci merkezli eğitim sistemine geçilerek teknolojik verilerden yararlanırken, öğretmen de bilgi ve donanımı ile yerini almalıdır. Öğretmen, bilgi ve düşünce olgusunun kaynağı olabilmelidir. Çünkü genç insanın öğreticisi, rehberi, yönlendiricisi öğretmendir (İbrahim G. Kafkas, age. s. 45).'

Eğitim programları ile ders programları da akılcı, bilim ve tekniğe uygun, çağdaş, laik, Cumhuriyet ve demokrasi, Atatürk Devrimi ve ilkeleri yanlısı olmalı, yeni kuşağı ve toplumu tarihinden koparmamalıdır.

Yarının öğretmeni, yarınlarımızın alın yazısını olumlu yönde, sürekli ileriye ve yeniliğe doğru yazdırabilecek istekte, nitelikte, yetenekte, bilgi ve düşüncede ve donanımda olmalıdır.

Yarının öğretmeni, iyi bir bilgi kullanıcısı olabilmeli, bilgi kullanımını öğrencilerine öğretebilmelidir, öğrenen insan modelini yaratmalıdır.

ÖĞRETMENİ SEVMEK, ULUSU SEVMEKTİR, ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİ YÜCELTMEK ULUSU YÜCELTMEKTİR (Refet Angın).

Başta Başöğretmenimiz Atatürk olmak üzere şehit olmuş, yaşama veda etmiş öğretmenlerimizi saygıyla anar; emekli ve çalışan öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutlarım.