Günümüzde insanlığını yitiren kişilerin sayısı ne yazık ki bir çığ gibi artıyor. Nedense içimde geçmişe özlem her geçen gün artarak büyüyor. Çocukluk yıllarımı, güzel aile ortamını,  iyi ve kötü günlerde hep birarada yaşanan komşulukları, dostlukları hatırladıkça birden içimi bir hüzün kaplıyor. Birlikte yaşadığımız o yıllarda teknolojinin gerisinde olmamıza rağmen mutluyduk.
 

O yıllarda, bayramdan bayrama, bayrama alınan kıyafetlerimi akşamdan yatağımın başucuna koyar, sabah yeni elbiselerimi giyer, büyük bir heyecanla büyüklerimin ardından komşularımızın ellerini öper, mendil, şeker ve harçlığımı alırdım.
 

Geçmişte kalan o yılları kapsayan zamanlarda, aile kavramı kutsaldı. Akşama kadar dışarda oyunlar oynar, ağaçların tepesine çıkar, meyve toplayarak yerdik. Tabii ki bazen, amcalara teyzelere yakalanmamak için nefes nefese hızla kaçardık.
 

Mutlulukla hatırlarım, pamuk kalbi olan Mehmet Külcü  Hocam, müziğe yatkınlığımı farkedip beni müziğe yönlendirmişti.
 

Gelelim günümüze. Teknoloji olanakları çok gelişmiş, herkes teknolojinin sunduğu olanaklardan yararlanıyor. Ancak teknolojinin insanlar arasındaki bu yaygın gelişimi, ne yazık ki birçok kişide etkisi kötü oldu. Başta büyüklerde olmak üzere, çocukların internet kullanımı sosyal medya bağımlılığı yaratırken, bir taraftan kötü amaçlı kullanım yaygınlaşırken diğer taraftan aile yaşantısından uzaklaşmaya neden oldu.
 

Teknoloji ile yaygınlaşan sosyal medya bağımlılığı yanısıra kötü amaçlı paylaşımlar birçok hataların ve yanlışlıkların yapılmasına neden oluyor. Bu durumun önlenmesinde büyüklere, özellikle annelere büyük görevler düşüyor. Annelerin bu konuda çocuklarıyla arkadaşlık yaklaşımı önemlidir.