Bizler bu dünyaya birer mucize olarak geliyoruz. Hiçbirimiz önümüzdeki yolda, hayat mücadelemizde neler var bilmiyoruz. Bunları ancak yaşayarak görüyor ve anlıyoruz. Kimimiz bunlardan ders çıkarırken, kimimiz de aynı hataları sürekli yapmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. Şöyle bir bakıyorum da sokaklarda dilendirilen sahipsiz çocuklar hak etmedikleri hayatı yaşıyorlar. Birçok bebek, anneleri tarafından sokağa terk ediliyor. Küçücük bedenleriyle hayata bir sıfır yenik başlıyorlar. Bunda en büyük etken, ekonomik sebepler olduğu kadar anne babaların çocukları ile kurduğu bağın da hiç kuşkusuz büyük rol oluşturduğunu söylemek mümkün.
Çocuk esirgeme kurumuna bırakılan masum çocuklarımızın hepsi sıcak bir ortama, sevgiye ve sahiplenilmeye muhtaçlar. Geleceğimizin çocuklarını bu halde görmek gerçekten çok üzücü. Tabii ki bu noktada bize düşen, birey olmanın sorumluluklarını yerine getirmek olmalıdır. Her zaman söylediğim gibi, “Merhametsiz bir kalbin duvardan farkı yoktur.”
Değerli anne ve babalar, çocuklarımıza manevi değerlerimizi yarın değil, bugünden itibaren öğretmeye başlayalım. Ayrıca bu soğuk havalarda sokakta yaşayan kimsesiz birilerine rastladığımızda, gerekirse koruma ve bakım altına alınmaları için 156 ve 183 ihbar numaraları ile iletişime geçerek yardım edebiliriz.
Elbette yapabileceklerimiz sadece bunlarla da sınırlı değil. Belediyeler ve ilgili sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışılarak; evsizlere yemek servisinde bulunabilir, bakım paketleri dağıtmada görev alabilir, bağışların toplanmasında destek olup yardımcı olabiliriz. Toplumsal olarak bu bilinci ne kadar geliştirebilirsek, mutlu ve sağlıklı yarınların oluşumunda da o kadar yol kat edebilmiş olacağız.
Herkes bu konuda elini taşın altına koymalı. Her şeyden önce, korunmaya muhtaç çocuklar için bir pencere açarak, çocuk evlerini ziyaretlerde bulunabiliriz. O masum melekleri, bağrımıza basarak, kurumla iletişimde kalarak ihtiyaçları doğrultusunda maddi, manevi desteklerde bulunabiliriz. Hem asıl marifet, bir çocuğun yüzündeki gülümseme olabilmekte değil midir?..
Unutmayalım ki; bugünün çocukları, yarının büyükleri olacaklar. Bu masum yavrularımızın, topluma faydalı iyi birer doktor, avukat, mimar olarak yetiştirilmesinde ve sosyal hayatımıza katma noktasında hepimize önemli görevler düşmektedir. Gerekirse koruyucu aile olarak, onları hayatımızın içine almalıyız.
Öte yandan, kimsesizliğe terk edilen yaşlılarımızı da unutmamak gerekir. Onların en temel sorunlarından biri de yalnızlık… Onlarla bir çay veya bir kahve eşliğinde keyifli sohbetlerde bulunmamız, birlikte güzel sosyal aktivitelerde yer alabilmemiz bile aslında yaşlı bireyler için ne büyük armağan... Unutmayalım ki; yıllarca ailesi ve sevdikleri için, ömürlerinin adeta bir yarısını topluma hizmet ederek geçiren bir nesilin, hayatını biraz olsun kolaylaştırmak hepimizin görev ve sorumluluğunda yer almalıdır.