Geçtiğimiz Cuma günü Başkent Ankara, tarihi bir güne tanıklık etti.
Başkanlık sisteminin ilk hükümeti olan 1. Erdoğan Başkanlık Kabinesi, Ulus'ta bulunan tarihi TBMM binasında toplandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tarihi günde önemli mesajları verdi. Meclisteki bu toplantının hem siyasi, hem de toplum nezdinde duygusal bir havası vardı. Nitekim, 80 yıllık Cumhuriyet tarihinin yönetim anlayışı parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçti.
Ayrıca, kabineye girmiş yeni bakanların üstlendikleri ağır sorumluluk görülüyor ve hissediliyordu. Bakanlarımızın isimlerine ve kamuoyundaki algısına bakınca kimse çok eleştirmedi. Meclis'ten 4 milletvekilinin bakanlık alması tartışılmadı, aksine destek gördü.
Genel olarak bakanlara baktığımızda ilgi çeken isimlerden biri de Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk oldu. Ziya Hoca'nın, ilk AK Parti hükümetinde Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı yapması ve eğitim dünyasından gelmesi, bakanlığın içindeki bürokratları sevindirmedi. Oysa, Bakan Selçuk'un öğretmen yetkinliğine ne kadar önem verdiğini biliyoruz.
Tabi öğretmen yetkinliği (teacher efficacy) deyince durmak lazım.
Neden mi?
Öğretmenin, öğretim ve sınıf yönetimi alanındaki algılarını anlamada önemli bir değişken olarak ele alınır. Özellikle öğrencilerde bilişsel yeterliliği geliştirmeyi amaçlayan bir öğrenme ortamının yaratılmasında öğretmenin yeteneği ve yetkinlik beklentisi büyük rol oynuyor. Bunu iyi bilen Prof. Dr. Ziya Selçuk, öncelik sırasında bu madde ilk sırada yer alıyor.
Bir diğer konu ise devlet okulu ve özel okul müfredatı aynı olması...
Eğitimdeki standartları yükseltme gayesinde olan Bakan Selçuk'un, özel sektörde okul kuruculuğu yaptığı için iki tarafında 'ruh' halini iyi biliyor. Hal böyle olunca, eğitimi homojen bir yapıda nasıl bir tık yükseğe çıkartırız noktasında ciddi kafa yoracağı da ortada.
Şu bir gerçek; eğitim meselesi topyekûn bir kalkınma hamlesidir. Ve bu bir milli mesele olmalıdır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bunun farkında... Ve atamayı bürokrasiden yapacak diyenlere 'inat' dışarıdan bir atamayla, bakanlığı bürokrasiye mahkum etmedi.
Lakin bakanlıkta da malum yapıların adamları ve bürokrasinin gücüyle racon kesen anlayış var. İşte Bakan Bey, burada da 'dik' durursa bu iş 'süper' biter.
İşte bu aşamada bize, size ve Cumhurbaşkanına büyük görev düşecek. Yani Bakan Bey'in yanında durmak...
Ziya Hoca dinliyor ve not alıyor...
Maliye ve Hazine Bakanı'nın, yeni orta vadeli programı özel sektörü dinleyerek oluşturacağı sinyali piyasalara nasıl moral olduysa, Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk'un her kesimi dinlemesi eğitim camiasına katkı sağlayacak ve hormonal büyümenin de önünü kesecektir.
Sayın Bakan'a eğitimde destek olmak, arkasında durmak yanlışa yanlış, doğruya doğru demekte bize düşecek.
Eğitim; gelişmenin, kalkınmanın ve geleceğin en önemli yatırımıdır.
İnanıyor ve güveniyorum...