AKP'de, Cumhurbaşkanının 7 yıllığına TBMM tarafından seçilmesine olanak sağlayacak anayasa değişikliği için çalışmaların yapıldığı söyleniyor. Bu çalışmanın kapsamında parlamenter sisteme geçiş için çalışmaların olup olmadığını öğrenemedim.
Bazı anketler, AKP ve MHP'nin oy oranlarınınazaldığını gösteriyor.
Deva Partisine üye olanların yüzde 65'i, Gelecek Partisineüye olanların ise yüzde 85'i AKP'den istifa ederek bu partilere geçtiği tahmin ediliyor.
Diğer taraftan, Erdoğan'ın aday olup olamayacağı, parlamentonun alacağı bir seçim kararı ile aday olsa bile kazanıp kazanamayacağı konusunda bir belirsizlik ve endişe mevcut.
Bu sebeplerden dolayı seçim kanunlarında değişiklik yapma gereği duyuluyor.
Seçim kanunlarında yapacakları değişiklikler ile Parlamentoda çoğunluğu elde etmeye çalışacaklar.
Böyle bir sonuç alacaklarına kanaat getirirlerse, Cumhurbaşkanını parlamentoda seçtirerek parlamenter sisteme geçeceklerdir.
Önceki yazımda parlamenter sistemin ne olduğunu yazacağımı belirtmiştim.
Parlamenter sistem nedir?
Montesquieu 'Bir vatandaş için siyasi hürriyet herkesin kendisini güvenlik içinde saymasından doğan zihin ferahlığıdır ve bu hürriyetin var olabilmesi için hiçbir vatandaşın bir diğerinden korkmayacağı bir hükümet bulunmalıdır.' diyor. Kuşkusuz, Hürriyet beraberinde zihin ferahlığını getirir.
Böyle bir hükümet ancak kuvvetler ayrılığının, şeffaflığın, kontrol ve denetimin olduğu bir sistemde bulunabilir. Bugün mevcut olan sistemde şeffaflıktan, kontrol ve denetimden söz etmek mümkün değildir.
Parlamenter sistem, parlamentonun güçlü hale getirilmesi midir? Elbette değildir. Kuvvetler arasında (yasama, yürütme ve yargı) bir üstünlük değil, adil bir denge, medeni bir işbirliği ve işbölümü söz konusudur.
150 yılı aşkın tecrübe sonucunda önceki sistemde görülen aksaklık ve eksiklikler dikkate alınarak sistem yeniden dizayn edilmelidir.
Sistemin yürütme ve yargı ile ilgili boyutunu ehline bırakarak parlamento boyutunu irdelemeye çalışacağım:
Literatürde parlamenter sistemin özellikleri konusunda bir fikir birliği yoktur. Ancak, olmazsa olmaz özelliği hükümetin yasama organından çıkması ve parlamentoya karşı sorumlu olması ve hesap vermesidir. Hesap; başkana veriliyorsa başkanlık, parlamentoya ve başkana veriliyorsa yarı başkanlık, parlamentoya veriliyorsa parlamenter sistemi söz konusudur diyor Matthew Soberg Shugart.
Anayasa veya kanunlarda yapılacak değişiklikler:
Cumhurbaşkanının yetkileri azaltılmalıdır.
Parlamentonun iki önemli fonksiyonu vardır. Yasama (kanun yapma) ve denetim faaliyetleri.
Kanunlar, sınıflandırılmaya tabi tutulabilir. Bugün ne olduğu belirsiz bazı sınıflandırmalar yapılmaktadır. Çerçeve, kod, temel, geçici ve torba kanun tanımlamaları gibi.
İçtüzükte sadece temel kanun tanımı yapılmış, bu da çeşitli istismarlara ve tanıma uygun olmayan uygulamalara sebep olmuş ve olmaya devam etmektedir. Anayasa'da kural olmadığı için Anayasa Mahkemesi bu konunun denetimini yapamamaktadır. Dolayısıyla karar alma çoğunluğuna sahip olanlar, İçtüzükteki kriterleri taşımadığı halde bir kanun tasarı veya teklifini temel kanun niteliğine büründürebiliyor ve böylece görüşmeleri kısıtlayabiliyorlar.
Parlamento bugün hemen hemen her konuda kanun çıkarabiliyor. İl ve ilçe kurulmasından tutun da, bir üniversitede yüksekokul açılması, havaalanına isim verilmesi gibi. Bu hususta bir sınırlama getirilebilir.
Kanunlar; mali, sosyal güvenlik, program, antlaşmalar ve kamu maliyesi v.s sınıflandırılabilir.
Bu kanunların hangi kurallara, şartlara ve istisnalara tabi olacağının çıkarılacak bir organik yasa ile belirleneceği hükmü Anayasa'da yer almalıdır.
Böylece; önem, hassasiyet ve özellik arz eden konuların örneğintemel hak ve özgürlükler başta olmak üzere, seçim ve af gibi hususların organik bir kanun için öngörülecek şart ve kurallara uygun olarak Parlamentodan çıkarılması gerekecek. Bu şekilde muhalefetin katkısı sağlanarak daha katılımcı ve demokratik bir yol izlenmiş olacak. Organik kanunların, nitelikli çoğunlukla ve gerekirse diğer kanunlardan farklı görüşülmesi yöntemiyle parlamentodan geçmesi için düzenlemeler yapılmalıdır.
İçtüzük uygulamalarının, olağanüstü ve savaş hallerinde çıkarılacak kararnamelerin Anayasa Mahkemesince denetlenebilmesi gerekir.
Parlamento ve hükümet arasındaki ilişkiler açık bir şekilde Anayasa'da düzenlenmelidir.
Eski sistemde Başbakan, bakanları dışarıdan veya milletvekillerinden seçme hakkı vardı. Burada bir tercih yapılabilir. Ya eski sistem veya bugünkü sistem.
Cumhurbaşkanı, seçim sonuçları ışığında TBMM'de sandalyeye sahip partilerle görüştükten sonra Başbakanı atamalı.
Başbakan hükümetini kurduktan sonra, Parlamentodan güvensizlik oyu alır ise, güvensizlik oyu veren partilerin cumhurbaşkanına belli bir süre içerisinde(45 gün gibi) yeni başbakanı teklif etmelidirler. Aksi takdirde Cumhurbaşkanı erken seçim kararı alabilmelidir.
Hükümet, programını uygulamak için sınırlı bir süreliğine parlamentodan izin almak suretiyle kararname çıkarabilmelidir.
Sayıştay Kanununun 45.maddesine göre TBMM'deki araştırma, soruşturma ve ihtisas komisyonlarının kararlarına istinaden TBMM Başkanı, Sayıştay'dan talep edilen konu ile ilgili hesap ve işlemlerin denetimini isteyebiliyor. Talep karara bağlandığı için muhalefetin fazla rolü olmuyor. Bundan dolayı komisyon üyelerinin üçte birinin talebi yeterli olabilmelidir.
Sayıştay, hükümet faaliyetlerinin denetiminde parlamentoya daha fazla yardımcı olması için yeni düzenlemelere gidilmelidir.
Parlamentonun hakkıyla denetim yapabilmesi için özellikle araştırma ve soruşturma komisyonlarının yetkilerinin Anayasada olmasa bile(çoğu ülkede anayasada) kanunla düzenlenmelidir. Aksi takdirde darbe komisyonuna bilgi vermeye davet edilenlerin icabet etmemeleri gibi bir durumla karşılaşmak her zaman mümkün. Araştırma komisyonları şirketlerde-özel sektörde- ve bazı kurumlarda araştırma yapamıyor. Milletvekilleri, yanlarında maliyeden hesap uzmanı, müfettiş v.b olmadan inceleme yapamıyor.
Soruşturma komisyonları, adli makamların soruşturma yetkilerine sahip olmalıdır. Bu yetki anayasa veya kanunla verilmelidir. İçtüzükle değil. Bazı Avrupa ülkelerinde konu Anayasa ile düzenlenmiştir. Fransa gibi.
Esas Anayasada, usul ise İçtüzükte düzenlenmelidir. Başka bir ifadeyle görev ve yetkiler anayasada, bu yetkilerin nasıl yerine getirileceğine ilişkin işlemler ise İçtüzükte yer almalıdır.
Eski bakanların görevleri nedeniyle işledikleri suçlar için bugün mevcut olan soruşturulamama zırhının gevşetilmesi gerekmektedir. Önerge verebilme ve karar sayısı yeniden düzenlenmelidir.
Komisyonlar, yasama görevleri yanında üyelerinden gelecek denetime ilişkin taleplerle ilgili zaman zaman ilgili bakanları dinleyebilmelidir.
Yazılı sorulara ilgili bakanlar mutlaka cevap vermeleri için düzenleme yapılmalıdır.
Plan ve Bütçe Komisyonunun görev ve yetkileri ile çalışma esas ve usulleri bir kanunla düzenlenmelidir. Komisyon; İnsan Haklar, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Dilekçe Komisyonu gibi bir kanuna kavuşturulmalıdır. Böylece; Sayıştay raporları, kesin hesap kanun tasarıları daha etkin bir şekilde incelenebilmesine olanak sağlanmış olacak.
Daha önceki dönemlerde içtüzükte, özellikle denetimle ilgili konularda yapılan değişiklik tekliflerinin bir bölümü TBMM Genel Kurulunda görüşülmesine rağmen karara bağlanamadı ve kadük kaldı. Sebebi, iktidar muhalefete fazla hak vermek istemiyor, bilakis kısıtlamaya çalışıyor, muhalefet de tersini istiyor. Bir seçim öncesinde bu hususun görüşülmesinde yarar var. Çünkü seçim sonrasında kimin iktidar ve kimin muhalefet olacağı kesin olarak belli değil.
Parlamentodaki 50 yıllık deneyimim bana şunu öğretti: Parlamento ne idari teşkilat yasasını ve ne de İçtüzüğünü kolay kolay değiştiremiyor. Parlamenterler buradaki yapıyı diğer kurumlara nazaran daha iyi gördükleri ve tanıdıkları için herhalde.
TBMM'nin İdari Teşkilat Yasası ancak 1980'de darbeci generaller tarafından ilk defa çıkarılabildi.
Diğer kurumlardaki personele Danıştay'a, Sayıştay'a ve diğer bazı kurumlara üye olabilme, emekli olduktan sonra mali müşavir, gümrük komisyoncusu ve başka olanaklar tanınmıştır. Parlamentoda unvanlar farklı olduğu veya başka nedenlerden dolayı kimseye hiçbir hak tanınmamıştır.
Avrupa'nın bazı ülkelerinde yaşları ne olursa olsun yasama alanında birikim sahibi olanlardan yararlanılmaktadır.
Etik ve ahlak komisyonu kurulmalıdır.
Çift meclis sistemine dönülmelidir.
Şimdilik bu kadar.