AYM’nin, örgüt adına işlenen suçlara ilişkin TCK’daki hükümle ilgili pilot kararı ve Cumhurbaşkanı adaylığı

Anayasa Mahkemesi; kendisine yapılan kişisel başvuru üzerine, Türk Ceza Kanununun 220. Maddesinin (6) numaralı fıkrasının uygulanmasından kaynaklanan müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığına karar vermiştir.(AYM Genel Kurul Kararı, Başvuru numarası 2014/6548, karar tarihi:10.6.2021)

Başvurucu, PKK terör örgütünün çağrısı üzerine düzenlenen bir gösteriye katılmış olması nedeniyle terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemekten dolayı cezalandırılmıştır.

TCK'nun 220.maddesinin (6) numaralı fıkrası 'örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.' Şeklindedir.

Maddenin bu hükmüne ilişkin gerekçenin ilgili kısmı şöyledir: 'Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılacağı hükmüne yer verilmiştir. Esasen 'örgüt adına suç işlemek' ibaresi, üyelik kavramına dahil edilerek bu tür eylemlerde bulunanların davranışları örgüt üyeliğinin tipik hareketlerine eşdeğerde kabul edilmiştir. Bu hüküm doğrultusunda, hiyerarşik ilişki içeresinde örgüt üyesi olmasa bile örneğin örgütün talimatı ile düzenlenen bir gösteriye katılıp örgütün propagandasını yapan yahut güvenlik güçlerine taş atıp yaralayan ya da molotof kokteyli atan veya mala zarar veren kişi, hem örgüt üyeliğinden, hem de 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220.maddesinin 4.fıkrası nedeniyle suç teşkil eden diğer tüm eylemlerinden dolayı ayrıca cezalandırılmaktadır.'

Anayasa Mahkemesi söz konusu kuralda yer alan 'örgüt adına işlenen suç' ifadesinden ne anlaşılması gerektiğine dair kanunda herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini belirtmektedir.

Mahkeme, Yargıtay'ın konu ile ilgili yaklaşımını da şöyle değerlendirmektedir:

'89. Yargıtay, sadece terör çağrısı üzerine düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin olarak verdiği kararlarda örgüt tarafından yapılacak genel nitelikte de olsa bir çağrının varlığını o suçun örgüt adına işlendiğini kabul için yeterli görmektedir. Buna ek olarak Yargıtay'ın bazı kararlarında –bir çağrı bulunmasa dahi- örgütçe önem atfedilen gün ve olaylarla ilişkili olarak gerçekleştirilen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin de bu suç kapsamında değerlendirildiği görülmektedir. Yargıtay'ın bu yaklaşımı son derece ağır bir itham ve ceza öngören bir suça ilişkin olarak yargısal içtihatlarla getirilen ölçütlerin kapsamının belirsiz biçimde genişlemesine neden olmaktadır. Gerçekten de 5237 sayılı Kanunun 220.maddesinin (6) numaralı fıkrasının Yargıtay içtihatları ile oluşan uygulaması bir silahlı örgüt tarafından çağrısı yapılan bir gösteride yalnızca bulunmuş olmasını ve açıkça söz konusu örgüte yönelik olumlu bir tutumla hareket etmesini bir kimsenin örgüt adına suç işlediğini kabul etmek için yeterli görmekte ve ilgili kişinin –cezası bir miktar indirilse bile- gerçek bir örgüt üyesi olarak cezalandırılmasına izin vermektedir.'

Terör örgütüne üye olma suçu bakımından belirli şartlar aranmaktadır. Bir kimsenin üyelikten dolayı mahkum edilebilmesi için bir zaman aralığı içinde eylem ve davranışları incelenerek, eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alınarak terör örgütüyle organik bir bağı olduğu ve örgütün hiyerarşik yapısı içinde bilerek ve isteyerek hareket ettiğinin belirlenmesi gerekir.

Bu hususlar 220.maddenin (6) fıkrasının uygulanmasında değerlendirme dışında bırakılmakta, yalnızca PKK terör örgütü adına hareket ettiği düşünüldüğünde bir silahlı örgüt üyesi olmaktan mahkum edilmektedir.

Başka anlatımla örgüte üye olma suçu için aranan şartlar, örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç işleyen bir kimse yönünden aranmamakta ancak bu kimseler örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktadır.

Mahkeme; örgüt adına suç işleme suçunun düzenlendiği TCK'nun 220.maddesinin (6) numaralı fıkrasının içerik, amaç ve kapsam itibariyle belirli olmadığını ve sonuç olarak bu fıkranın uygulanmasından kaynaklanan müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı kanaatine ulaşıldığını ifade etmektedir.

Bir temel hakkın ihlalinin kaynağı idari eylem ve işlemlerden, yargısal işlemlerden veya yasama işlemlerinden kaynaklanabilir.

Mahkeme, ihlalin ortadan kaldırılabilmesi için ihlale yol açan kanun hükmünün ortadan kaldırılması veya ilgili hükmün yeni ihlallere yol açılmayacak bir şekilde değiştirilmesi ile mümkün olacağını belirtmektedir

Bu nedenlerle Mahkeme; ihlal, yapısal sorundan kaynaklandığından pilot karar usulünün uygulanmasına, çözümü için keyfiyetin yasama organına bildirilmesine, aynı konudaki başvuruların incelenmesinin 3.8.2021 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle ertelenmesine, yapılmış veya yapılacak aynı konudaki başvuruların internet sitesi üzerinden başvuru numaraları ilan edilmek suretiyle ilgililerin bilgilendirilmesine karar vermiştir.

Cumhurbaşkanı adaylığına gelince:

Cumhur ittifakının adayı belli. Daha önceki yazılarımda Anayasa'mıza göre bir kimsenin ancak iki kez cumhurbaşkanı olabileceğini, üçüncü kez aday olabilmesi için erken seçime TBMM'nin karar vermesi halinde mümkün olacağını ayrıntılı bir şekilde belirtmiştim. Erken seçim kararı alınmadığı takdirde 2023'te yapılacak seçimde iki kez seçilmiş bir kişinin adaylığı söz konusu olamaz.

2007 yılından önce bir kimse, bir defa Cumhurbaşkanı seçilebiliyordu. 2007 de Anayasa'nın 101.maddesinin 2.fıkrasında yapılan değişiklikle iki defa seçilebilme hakkı sağlandı.

2014 yılında Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan bu değişiklikten yararlanarak 2018 yılında aday oldu ve Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanı, her iki seçimde de halk tarafından seçildi.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile geçildi. Bu değişiklikle 2 kez cumhurbaşkanı seçilen bir kimsenin 2. döneminde TBMM tarafından erken seçim kararı alınması halinde tekrar aday olabileceği vurgulandı. Bunun dışında geçici bir düzenleme yapılmadı.

Bir kimsenin Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda öngörülen şartlar şunlardır.

Kanunun, 2017 Anayasa değişikliğinden sonra 2018 yılında 3 üncü maddesi değiştirilmek suretiyle Anayasa'daki en fazla iki defa seçilebilme şartı getirildi ve Cumhurbaşkanının ikinci döneminde TBMM tarafından erken seçim kararı alınması halinde tekrar aday olabilme hakkı tanındı.

Aynı Kanunun 6.maddesi seçilme yeterliliğini düzenlemektedir. 40 yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış ve milletvekili seçilme yeterliliğine sahip her Türk vatandaşı Cumhurbaşkanı seçilebilir.

Kanunda belirtilen esaslara göre belirlenen Cumhurbaşkanı adayları Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) Kurulca ilan edilen sürede bildirilecektir.

YSK, bugüne kadar Kanunun 8.maddesi gereğince mevcut bilgi ve belgelere dayanarak bir kimsenin aday olup olamayacağına karar veriyordu. Örneğin 40 yaşını doldurmuş mu? Yükseköğrenim belgesi var mı veya adli sicil kaydına göre mahkumiyeti var mı? Gibi.

YSK, hem Anayasa'daki ve hem de Kanundaki 'bir kimse ancak 2 kez Cumhurbaşkanı seçilebilir' açık hükmün aksine yorum yoluyla farklı bir karar verebilecek mi?

Kanunu uygulayacak olan YSK, aday gösterilen kişinin iki kez Cumhurbaşkanı seçilip seçilmediğine bakacak, iki kez seçildiyse adaylığının reddine, TBMM erken seçim kararı aldıysa kabulüne karar vermesi gerekir.

Aday gösterilme şartlarını taşıyanları gösteren geçici aday listesi ve itiraz süresi Resmi Gazetede yayımlanır. İlandan itibaren iki gün içinde YSK'na itiraz edilebilir.

YSK, itirazları 3 gün içinde kesin karara bağlar ve kesin aday listesini Resmi Gazetede yayımlar.

Anayasa'nın 79.maddesine göre YSK'nun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.

Millet ittifakı, Anayasa'da ve Kanunda adaylıkla ilgili açık hükümlerden dolayı avantajlı durumdadır. İttifak bu konuyu şimdilik yüksek sesle dinlendirmemektedir. Zamanı gelince sesleri hiç kuşkusuz yükselecektir.

Cumhur ittifakından yana tavır sergileyen medya mensupları ve bazı mecralar Millet İttifakının adaylarının bir an önce ilan edilmesi için gayret göstermektedirler. Mehmet Şimşek'e adaylık teklif edilmiş veya Kemal Kılıçdaroğlu aday olacak gibi iddialar.

Erdoğan aday olamayacaksa bana göre Kılıçdaroğlu şanslı.

Millet İttifakının en uygun adayı Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'dır. Demokrat kişiliği, hukuk devletine olan bağlılığı, adalet anlayışı, tarafsızlığı, dürüstlüğü ve sayamayacağım diğer özelliklerinden ve bugün hemen hemen herkesin özlem duyduğu bu hasletlerden dolayı böyle bir makama layıktır.

Acaba Arslan'a adaylık teklif edildi mi?