Eğitimimizin çıkmaz sokaklarından başka biri de nitelikli öğretmen yetiştirememe sorunudur.

Nitelikli eğitim, nitelikli öğretmenlerce verilir. Nitelikli öğretmene sahip olabilmenin ön koşulu da öğretmenliği bir uzmanlık mesleği olarak görmektir. Öğretmenliği meslek olarak görmez ve değerlendirmezseniz. 'Çocuklar okusun, hiç olmazsa öğretmen olurlar' düşüncesine gelirsiniz. Bu anlayışla ne nitelikli öğretmen yetişir ne de nitelikli eğitim verilir.

Öğretmen, bilgisi, erdemi, laik ve çağdaş düşüncesiyle insanı eğitir; aydınlatır, ona biçim verir; her yönüyle çevresine örnek olur. Öğretmenin yaptıklarını her önüne gelen yapamaz. Bunun içindir ki 'Öğretmenlik' bir meslektir.

Nitelikli eğitim ve öğretim, nitelikli öğretmenlerce verilir. Çünkü iyi bir öğretmen demek, iyi bir öğrenci demektir. Öğretmen, eğitim ve öğretimin öznesidir. Ülkemizde uygulanan üniversite sınav sonuçları, TIMSS, PISA, ERG raporları göstermektedir ki eğitimimiz yerlerde sürünmektedir. Uygulanan yanlış yöntemler nedeniyle öğretmen adaylarının durumu da iç açıcı değildir.


Şurası açıktır ki Köy Enstitülerinin, Öğretmen Okullarının, Eğitim Enstitülerinin ve Yüksek Öğretmen Okullarının kapatılması ile nitelikli öğretmen yetiştirme sonlanmıştır. Eğitim Fakülteleri, nitelikli öğretmen yetiştirme konusunda başarılı olamamıştır. Her kaynaktan ve gereksinmeden fazla öğretmen sağlama politikası, eğitim ve öğretimin kalitesini giderek düşürmüştür. Diğer yandan eğitim ve öğretimi dinsel cemaatlere açma, 4+4+4 uygulaması, tüm okulların İmam-Hatip Okuluna dönüştürülmesi de çağdaş ve laik eğitim öğretimden uzaklaşmaya neden olmuş, bu da kaliteyi düşürmüştür.

Atatürk, 'Ulusu kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.' diyor. Burada söz edilen öğretmenler, nitelikli öğretmenlerdir. Yani çok okuyan, araştıran, sorgulayan, öğrencisine sevgiyle yaklaşan, üreten; çağdaş ve laik, akıl ve bilimi, tekniği yol gösterici olarak benimseyen, farkındalık yaratan öğretmenlerdir.

Nitelikli eğitim ve öğretim için tek kaynaktan nitelikli öğretmen yetiştirmek, zorunlu duruma gelmiştir. Bunun en basit yolu da şudur:

1) Yurdumuzda emekliye ayrılma, istifa etme, ölüm ve nüfus artışına bağlı olarak her yıl ne kadar öğretmen açığımız oluşmaktadır? Bu durum saptanmalıdır.

2) Köy Enstitülerinin, Öğretmen Okullarının, Eğitim Enstitülerinin ve Yüksek Öğretmen Okullarının programları ve işleyiş biçimlerinden ulusumuzu ileriye götürebilecek kısımları ele alınmalı, bunların ışığında yeni bir çağdaş ve siyasal iktidarlara göre değişmeyen ulusal bir öğretmen yetiştirme programı hazırlanmalıdır. Bu çalışma Türk eğitim bilimcileri ve eğitimcilerinden oluşacak bir komisyonca yapılmalıdır.

3) Eğitim Fakülteleri kapatılmalıdır. Öğretmen yetiştirmek amacıyla adının başında 'Öğretmen' sözcüğü bulunan bir kurum (Öğretmen Akademisi ya da Öğretmen Üniversitesi vb.) oluşturulmalıdır. Bunun için Yurdumuzun batı, doğu, güney, kuzey ve orta kesimlerinde bulunan birer üniversite( 5 adet) Öğretmen yetiştiren kuruma dönüştürülebilir. Bu kurumlarda okullarda öğretimi yapılan alanların birer fakültesi açılmalıdır. Söz gelimi Türkçe Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, Matematik Fakültesi, Coğrafya Fakültesi, Felsefe Fakültesi gibi…

4) Öğretmen yetiştirecek bu kurumlara alınacak öğrenci sayısı, yıllık öğretmen gereksinimi aşmamalıdır.

Sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen olmaz. Bu ucube uygulamadan vazgeçilmelidir. Tüm öğretmenler kadrolu olmalıdır.

Unutmayalım ki en yüce yatırım, insana yapılan yatırımdır. İnsanını çağdaş, akıl ve bilimden yana; yurdun siyasal, ekonomik, kültürel gelişmesine katkıda bulunacak biçimde eğitemeyen toplumlar, başkalarına köle olmak ve avuç açmaktan kurtulamazlar. Eğitim bir kalkınma projesidir. 'Öğretmeni ve öğretmen yetiştirmeyi ihmal eden bir toplumun geleceği tehlike altındadır. Çünkü öğretmen her bir çocuğun hayatına dokunur, hayatını ve hayallerini değiştirebilir. Nitelikli bir öğretmen, iyi bir insan ve davranış modeli olarak örnek olur, ilham kaynağı olur (S. Pehlivanoğlu, age. s. 208).'

Dr. Nedim Türkmen, diyor ki: 'Öğretmeni unutursan sonucuna katlanırsınız. Ülkenin kurtuluşu, akıllı insanların sayısının artmasına bağlıdır. Amatör topçularla Süper Lig'de oynayamazsınız (27 . 8 . 2018 Sözcü, s. 8).'

Gelişmiş ülkelerde söz gelimi 'Asya ülkeleri ve Finlandiya'nın eğitimdeki başarılarının ardında öğretene verilen değer yatmaktadır. Bu sistemlerde öğretmenlik profesyonel bir meslek olarak tanımlanmıştır. Öğretmen seçimi, eğitimi ve sosyoekonomik statüsü, buna göre organize edilmiştir (Dr. Selçuk R. Şirin, Yol Ayrımındaki Türkiye-Ya Özgürlük Ya Sefalet, s. 165).' Çünkü eğitimin öznesi öğretmendir.