Elbette anladınız yazımın depremle ilgili olduğunu.
Şimdi sorabilirsiniz İstanbul’da olan deprem için yazıya neden “Geçmiş olsun Türkiye” başlığını attığımı.
Evet, Türkiye’ye geçmiş olsun.
Ankara ülkenin siyaset ve yönetim açısından başkenti ama İstanbul öyle mi?
Türkiye’nin kalbi finanstan, yerel yönetime; kültür sanattan haberleşmeye kadar onlarca temel mecrada İstanbul’da atıyor.
İstanbul’un zafiyeti Türkiye’nin zafiyetidir.
Onun için geçmiş olsun Türkiye.
………..
1999 depremlerinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin gazetesi BİZİM GAZETE’de çalışıyordum.
Fırsat buldukça sahaya çıktım; Kocaeli, Gölcük, Sakarya, Bolu, Yalova, Düzce, Kaynaşlı ve Gölyaka’ya gittim; acıyı ve dramı gördüm.
Şimdi o günlerde yazdıklarımdan bir iki not aktarayım.
“Gölcük’e doğru yola koyuluyoruz. Girişte fay hattı yüzünden yol bozulmuş. Trafik güçlükle ilerliyor. Aşağı Yuvacık’tan itibaren yıkıntılar başlıyor. Köye giriyorum. Deprem sekiz derslikli Aşağı Yuvacık İlköğretim Okulu’nu yıkmış, geçmiş. Sınıflardan birine giriyorum. Geçen dönemin son günü yeşil tahtaya yazılan “Elveda güzel sınıf. Bu sınıfa gelen mutludur.” yazısı çocuk masumiyetini ne güzel yansıtıyor.” (2 Eylül 1999)
……
“Gölcük’ün Kavaklı Mahallesi’nde dolaşırken ben yürüyordum balıklar yüzüyordu, ayaklarımın ucunda. Kavaklı’da deniz kendisinden çalınanları geri almıştı.”(23 Eylül 1999)
…..
“Düzce, depremin dördüncü günü ana caddeleriyle canlı, ara sokaklarıyla ölü bir kent gibiydi. Tek tük açılan işyerlerinde mum ışığında alışveriş yapmaya çalışan Düzceliler 7,2’nin dehşetini yaşıyordu hâlâ.” (20 Kasım 1999)
….
12 Kasım depreminin vurduğu Kaynaşlı’da ayakta kalan evleri saymak daha kolay. Kaynaşlı’da hayat acıya rağmen devam ediyor.” (20 Kasım 1999)
DEPREMİ HİSSETMEDİM
İstanbul’un doğu kapısı Tuzla’da oturuyorum.
Burası benim ana memleketim. Eşimin de öyle.
Belediyenin İTÜ Denizcilik Fakültesi‘nin yanındaki alanda düzenlediği 23 Nisan etkinliklerini takip ediyordum. O nedenle depremi hissetmedim.
Ta ki çocuklar WhatsApp mesajıyla haber verene dek.
Korkmuşlardı, eve döndüm. Zira emir büyük yerdendi.
Ben de herkes gibi olan biteni televizyonlardan takip ettim.
Şunu da yazmalıyım.
İstanbul’daki diğer belediyelerin ne yaptığını bilmiyorum, ama Tuzla Belediyesi önceki gün bütün sosyal tesisleriyle Tarihi Çeşme Meydanı Kahvecisi’ni, çay bahçelerini, semt konaklarını, Tuzla Kent ve Mübadele Müzesi’ni sabaha kadar açık tuttu; konuklara çorba, çay ve su ikram etti.
Bu kuşkusuz güzel hizmetti.