Her bağımsız ulusun bir istiklal marşı vardır. Nedir istiklal marşı? Adından da anlaşılacağı üzere bağımsızlığa vurgu yapan bir marştır istiklal marşı. Birinci Dünya Savaşı sonunda ülkemiz işgal edilmiş, ulusumuz tutsaklığa itilmiştir. Özgür, bağımsız yaşamış bir ulus, elbette tutsaklığa razı olamaz. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kısa sürede örgütlenip, ulus ve devlet işlerini yürütme görevini üstlenmiş yani egemenliğini eline almış ve işgalci güçleri, onların içerideki işbirlikçileriyle kanlı bir savaşıma girişmiştir. Bu savaşım sürerken bir bağımsızlık marşına gerek duyulmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 500 lira ödüllü bir yarışma açılmıştır. Yarışmaya 724 şair katılmışsa da bunlar arasından istiklal marşı olabilecek bir şiir seçilemedi. Bunun üzerine Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı KAHRAMAN ORDUMUZA adlı on kıtalık şiiri, 12 Mart 1921 günü Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplantısında Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından coşkulu biçimde okunmuş ve tüm üyeler tarafından ayakta dinlenmiştir. Böylece Mehmet Akif Ersoy'un KAHRAMAN ORDUMUZA adlı şiiri, Türk ulusunun İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir. Akif 500 liralık ödülü kabul etmemiştir.

Mehmet Akif Ersoy (1873-1936), Mülkiye birinci sınıftayken babasını yitirmiş, evlerinin yanması nedeniyle zor günler geçirmiştir. Mülkiye okulundan ayrılıp Halkalı Baytar Okuluna girmiştir. Bu yıllar içinde şiirle ilgilenmeye başlamış. Okulu bitirince Rumeli'de, Arnavutluk'ta Arabistan'da görev yapmıştır. İstanbul'a dönünce çeşitli okullarda öğretmen olarak çalışmıştır.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında Teşkilat-ı Mahsusa (Gizli Haber Alma Örgütü) görevlisi olarak Almanya'ya gönderildi. Mehmet Akif'in yazıları ve şiirleri Sırat-ı Müstakim'de yayımlandı. 15 Mayıs 1919'da İzmir İşgale uğrayınca Balıkesir'e gitti ve orada camilerde coşkulu konuşmalar yaparak halkı direnmeye çağırdı. Kurtuluş Savaşı başlayınca Ankara'ya geldi, Burdur Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine girdi.

Kurtuluş Savaşı sonundaki gelişmeler, Mehmet Akif'in dünya görüşüne uygun değildi. Bu nedenle 1926'da Mısır'a gitti, Kahire Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Sağlık nedenleriyle yurda döndü ve 1936'da yaşamını yitirdi.

Mehmet Akif Ersoy, İslam inançlarına sıkı sıkı bağlıydı. Şiirlerinde de bunu yansıtıyordu. Söz gelimi, Çanakkale Şehitleri ve İstiklal Marşı olarak benimsenen Kahraman Ordumuza adlı şiirlerinde dinsel ve ulusal coşkuyu en üst düzeye çıkarmıştır. Çanakkale Şehitleri şiirinde şöyle der:

'Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler,

Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler.

Ne çelik tabyalar ister ne siner hasmından,

Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, haşa edecek kahrına ram?

Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam'

'Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,

Bu göğüslerse Huda'nın ebedi serhaddi,

O benim sun-u bediim, onu çiğnetme dedi.'

Mehmet Akif Çanakkale Şehitleri şiirini şu dizelerle bitirir:

'Ey! Şehit oğlu şehit, isteme benden makber,

Sana aguşunu açmış duruyor peygamber.'

Mehmet Akif Ersoy, Kahraman Ordumuza adlı şiirinde Türk ulusuna seslenmektedir. Tarih boyunca özgür ve bağımsız yaşadığımızı; bayrağımıza, yurdumuza, kültürümüze, tarihi mirasımıza saldıran sömürgenlere karşı direnişimizi, savaşımızı gür ve coşkulu bir sesle haykırmaktadır.

Türk ulusu tutsak yaşayamaz. Bir kişi, bir ocak kalsa da özgürlüğünü, bağımsızlığını koruyacak, bağımsızlığımızın simgesi ve kanının rengini taşıyan bayrağını, ne olursa olsun dalgalandıracaktır.

'Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır parlayacak,

O benimdir, o benim milletimindir ancak.'

Bu topraklar üzerinde Türk insanı var oldukça, al bayrağındaki yıldız parıldayacak, onu kimse dokunamayacaktır. Türk ulusu sonsuza kadar yaşayacaktır. Türk ulusu başlangıcından beri tarihte vardı, var olacak ve sonsuza kadar da varlığını sürdürecektir.

Şiirin ikinci dörtlüğünde bayrağımıza seslenmektedir. Bayrağımızdaki yeni ay (hilal) uğruna can verilen, candan çok sevilen bir sevgilidir. Ülkenin içine düştüğü olumsuzluktan olayı sevgili üzgündür, boynu büküktür. Ama bu durum geçicidir.

'Çatma kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal,

Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.

Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.'

Türk ulusu, her zaman Tanrı'ya inanmış; haktan, adaletten, doğruluktan yana olmuştur. Bu nedenle haksızlıklar karşısında sessiz kalamaz; özgür ve bağımsız yaşama hakkını kazanmak için savaşımı sürdürür ve hakkını alır, adaleti sağlar.

'Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım,

Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.'

Şair bu dörtlüğünde de Türklerin tutsak edilemeyeceğini, karşısına çıkan tüm engelleri yıkıp aşacak güce, yeteneğe sahip olduğunu dile getirmiştir.

'Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar? '

Mehmet Akif, bu dörtlükte uygarlığın, bilim ve tekniğin insanlığı yıkmasına, yok etmesine; özgürlüğü ve bağımsızlığı kaldıracak silahlar yapmasına karşı çıkıyor.

'Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı;

Düşün altındaki binlerce kefeniz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı;

Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.'

Yaşadığımız topraklar, sıradan, değersiz değildir. Bu toprakları sömürgenlerden kurtarmak için çok kan dökülmüş, can verilmiştir. Yurdumuz, atalarımızın kanlarıyla sulanmıştır, her karış toprağında binlerce şehit yatmaktadır. Özgürlük, bağımsızlık tehlikeye girdiğinde vurdumduymaz olmayalım, yurdumuza sahip çıkalım, yabancılara satmayalım, aksi durumda kendi ülkemizde başkalarının kölesi olarak yaşamak durumuna düşeriz.

Mehmet Akif şiirini şu dizelerle bitirmektedir:

'Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet,

Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.'

Türk ulusu, özgürlüğünden, bağımsızlığından vazgeçemez. Tutsaklığı asla kabul etmez. Türk bayrağı bu topraklarda sonsuza kadar dalgalanacaktır. Atatürk'ün belirttiği gibi, 'Türk bağımsızlığı, Türk Cumhuriyeti, sonsuza kadar korunacak ve savunulacaktır.

İstiklal marşımız, özgürlüğümüzün, bağımsızlığımızın simgesidir. Bu toprakların hangi ağır bedeller ödenerek kurtarıldığını anlatır. Bu nedenledir ki İstiklal Marşımıza saygı, önce şairine, Türk ordusuna, Türk ulusuna saygıdır. İstiklal Marşımıza saygı, kendimize, özgürlüğümüze, bağımsızlığımıza saygıdır.

İstiklal Marşımıza saygı, bu topraklar için, özgürlük için, bağımsızlık için kanını akıtan, canını veren şehitlerimize, gazilerimize saygıdır.

Yeri gelince değerlerimize saygı duymalıyız denilmektedir ya. İşte en değerli tarihsel değerlerimizden biri de İstiklal Marşımızdır. Buna saygı değerlerimize, inançlarımıza saygıdır.

Ben bu toprakların ekmeğini yiyorum, suyunu içiyorum; cumhuriyetin nimetlerinden yararlanıyorum diyebilen her yurttaş, İstiklal Marşımıza ve törenlerde bayrağımız göndere çekilirken ayağa kalkıp saygısını göstermelidir. Göstermeyenler, şehitlerimize, gazilerimize, tarihsel değerlerimize, ordumuza, ulusumuza ve bu marşın şairine, bestecisine ve en azından kendisine saygısızlık etmiş olacaktır.