YSK'nun 6 Mayıs 2019 tarihli kısa kararında, bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması nedeniyle 31 Mart 2019'da yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ile yenilenmesine oy çokluğuyla karar verildiği belirtilmiştir.
Bazı sandık kurullarının kanuna aykırı oluştuğu tespit edilmiş olabilir. Önemli olan, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 130/6 ya göre kanuna aykırı olarak oluşmuş bulunan bu kurulların seçimin sonucuna nasıl etki ettiğidir. Bu sandıklarda, sandık kurulları tarafından bir kısım oylar yakıldı mı? Çalındı mı? Ne kadarı yakıldı veya çalındı? Seçmenlerin bir kısmı yerine bunlar mı oy kullandı? Seçmenlerin yerine imzaları kendileri mi attılar? Seçmenin iradesini ve oyları mı sakatladılar? Sandıklardaki oylar iptal edilse bile İmamoğlu kazanamıyor mu? Seçimin yenilenmesine neden olan sandıklardaki oylar, ortaya konacak maddi olguların sonucudur. Etkisinin de mantıksal, hukuksal ve matematiksel bağ ile izah edilebilmelidir.Bu ve benzer maddi olguların, seçimin sonucuna müessir( etkili) olması gerekir. Bundan dolayı herkes YSK'nun gerekçeli kararını beklemektedir.
130. maddedeki 'Seçimin neticesine müessir olaylar ve haller sebebiyle yapılan itirazlar …….seçimin neticesine müessir görüldüğü takdirde…' ifadesinin hangi amaçla Kanuna konulduğunu araştırmakta yarar vardır.
1950-1960'a kadar doğru dürüst bir seçim mevzuatımız yoktu. Sadece 1950 tarihli 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu var. Kanunun 120. maddesi ile ilk defa Yüksek Seçim Kurulu kuruluyor. Maddeye göre Kurul, bir başkan ve on üyeden teşekkül etmektedir.
Yasama görev ve yetkisi, 1960 darbesi sonucunda Temsilciler Meclisi ve Milli Birlik Komitesi tarafından yerine getirilmeye başlanıyor. Temsilciler Meclisinde 'Seçim Kanunu Komisyonu' kuruluyor. Komisyon Başkanı İnan Şefik, Başkanvekili Bekata Hıfzı Oğuz, Sözcü Kurutluoğlu Sahir ve Ödül Atıf'tır. 15 te üyesi vardır.(Temsilciler Meclisi, S.Sayısı:33). Üyelerden bazılarıyla TBMM'de çalışma imkanım oldu. Komisyon 28 Şubat 1961 tarihinde hazırladığı 'Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun Tasarısı' nı gerekçesi ile birlikte Meclise sunuyor.
O günkü tasarının olağanüstü itirazı düzenleyen 132. maddesi, bugün yürürlükte olan 130.madde ile aynıdır. Değişikliğe uğramamıştır. Komisyon madde gerekçesini şöyle ortaya koymuştur:
'….Geçen seçimlerde yurttaşların, bazı bölgelerde yapılan seçimlerin meşruiyetinden veya seçilenlerin yeterliğinden şüphe ettikleri bilinen bir hakikattir. Seçimin veya seçilene verilen tutanağın iptaline esas olacak olaylar ve sebeplerden ilgililerin vaktinde haberdar olmamaları veyahut, 5545 sayılı Kanunun koyduğu itiraz mekanizmasının türlü sebeplerle işlememesi, müddetlerin geçmesi itiraz kademelerine sıra ile başvurulmaması gibi sebepler yüzünden itirazların redde uğramasından dolayı vatandaş yukarıda arz edilen şüpheden kurtulamamıştır. Seçimin her türlü şüpheden ari olarak yapıldığına yurttaşların inanmış olması seçimin ana şartlarındandır. Bundan dolayıdır ki, komisyonumuz, tetkikinize arz ettiği bu madde ile olağanüstü bir itiraz yolu kabul etmiştir.'(Temsilciler Meclisi S.Sayısı:33)
Geçen seçimler 1946 ve 1950 seçimleridir. Basına yansıyan seçim hileleri ve usulsüzlüklerinin bazıları: 'Türkiye'nin bazı yerlerinde seçim mazbataları bir gün önceden düzenlenerek seçim kurullarına gönderildi. Seçim Kurullarında sadece CHP'li üyeler görev aldılar. DP'nin temsilcileri sayım başladıktan çok sonra kurula kabul edildiler. Bazı kaymakamlar muhtarları toplayarak, seçimleri CHP'ye kazandıracaklarına dair Kur'an ve tabanca üzerine zorla yemin ettirildiler. Seçmenler, tehdit edildiler, dövüldüler, hatta hapsedildiler. Mazbatalar değiştirildi ve bunlar seçim kuruluna verilmesi gerekirken nahiye müdürlerine, kaymakamlara ve memurlara teslim edildi. Herkes oyunu göstere göstere atıyor; ama oy sayımı, kapalı kapılar ardında gerçekleşiyordu.' Şeklindeydi. O gün muhalefet müştekiydi, bugün ise iktidar. Güç ve yetki ne zamandan beri muhalefetin eline geçti ve yukarıdaki benzer usulsüzleri yapmaya başladı?
YSK, gerekçeli kararını 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 5.maddesi gereğince 15 gün içinde yayımlamakla yükümlüdür. Prensip kararları Resmi Gazetede, diğer kararlar Kurulun resmi internet sitesinde yayımlanır. 21 Mayıs 2019'a kadar bu kararın yayımlanması gerekir.
Gerekçeli kararın kısa karara uygun ve farklı olmaması icap eder. Yargıtay, mahkemelerin kısa kararlarına uygun düşmeyen ve farklı olan gerekçeli kararları bozma nedeni saymıştır. Bu nedenle kararın gerekçesi; kısa kararla tam bir uyum içinde, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağı gösterecek nitelikte olmalıdır.
YSK'nun toplantı ve karar yeter sayısı ne olmalıdır hususu son günlerde haklı olarak yazılmaya ve tartışılmaya başlandı. Nedeni mevzuat kargaşası ve açık bir hükmün olmaması. Mevzuat karmaşık olunca, hakimlerimizin de kafası haliyle karma karışık oluyor.
298 sayılı Kanunun 113.maddesi gereğince; YSK, seçimin sonunda verilecek tutanaklara karşı yapılan itirazların incelenmesinde, tam sayısı ile toplanır. Diğer hususlarda kurulun mürettep adedinin çoğunluğu ile toplanabilir. Her iki halde de salt çoğunlukla karar verir. Oyların eşitliği halinde Başkanın bulunduğu taraf tercih olunur. Bu hükümler 1961 de kabul edilen ve Komisyonca hazırlanan 115. madde ile motomot aynıdır.
Anayasa ve kanunlara göre YSK 7 asıl ve 4 yedek üyeden oluşur. Tartışılan husus tam sayıya 4 yedek üyenin dahil olup olmadığıdır. Kurulu bunlar da oluşturduğuna göre tam sayıya dahil edilmeleri gerekmez mi? Bu yeterli bir izah değilse o zaman ister istemez yine kanunların gerekçelerini incelememiz gerekiyor.
Komisyon, VI. Bölüm itirazlar ve şikayetler başlığı altındaki madde ile ilgili gerekçeyi ' Bu maddede kurulların karar verme nisabı da gösterilmiştir. Ancak arz eylediği ehemmiyet bakımından YSK'nun seçim sonucunda düzenlenen tutanaklara karşı yapılan itirazların incelenmesinde tam sayısı ile toplanarak salt çoğunlukla karar vermesi hususunda 5545 sayılı kanunda yer alan hüküm muhafaza edilmiştir. Bu hüküm tasarının 13. maddesindeki umumi kaidenin istisnasını teşkil etmektedir.' şeklinde açıklamıştır(Temsilciler Meclisi S.Sayısı:33). Dolayısıyla, 16.02.1950 tarihli ve 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunundaki hükümlerin, 298 sayılı Kanunu yorumlarken dikkate alınması gerekecektir.
5545 sayılı Kanunun ilgili 122. maddesinin l.fıkrasında yer alan 'Yüksek Seçim Kurulu'nun, bu Kanunun 123. maddesinin 3,4 ve 5. bentlerindeki itirazları tetkik ederek karara bağlayabilmesi için adedi mürettebi olan 11 kişi ile toplanması şarttır.' hükmüne göre mürettep adet yani tamsayı 11 kişi olarak belirlenmiştir.
İstanbul Seçimlerinin yenilenmesine ilişkin YSK kararı, 11 üye ile toplanılarak salt çoğunluğun üstünde bir sayı ile oy çokluğuyla alınmıştır. Toplantı ve karar yeter sayısı bakımından bir yanlışlığın olduğu kanaatinde değilim.
YSK'nın diğer hususlardaki kararları için toplantı ve karar yetersayısı ile ilgili hususlar konumuz dışında olduğu için irdelenmemiştir.