Öğrenme okul öncesi eğitimle başlar. Çocuk, bebeklik çağından itibaren öğrenir; ne işitirse, ne görürse onları beller. Çocuk yetiştirmede temel ilke; ÇOCUĞUN İYİ BİR EVLAT, İYİ BİR YURTTAŞ, İYİ BİR BİREY VE İYİ BİR İNSAN olması için emek harcamaktır.

Bu emek önce ailede sonra okullarda harcanır. Atatürk'ün de belirttiği gibi çocuğun aldığı 'İLK İLHAM ANA BABA KUCAĞINDAN SONRA OKULDAKİ ÖĞRETMENİN DİLİNDEN, VİCDANINDAN VE EĞİTİMİNDEN ALINIR.' Bu nedenledir ki OKUL ÖNCESİ EĞİTİM çok çok önemlidir.

Millî Eğitim Şûraları, çağdaş ve laik eğitimin gelişmesi için yol gösterici olmalıdır. Ama bazen siyasi iktidarların, dinci derneklerin ve cemaatlerin, düşünceleri, önerileri doğrultusunda fakat ilerletici değil geriye götürücü adımlar atılmakta ve bunlar benimsenmektedir. Söz gelimi 18. Millî Eğitim Şurası'nda dinci derneklerin isteği ile Temel Eğitim 4+4+4 biçimine getirilmiş ve uygulamaya konmuştur; ama yararından çok zararı görülmektedir. 19. Millî Eğitim Şûrası'nda da ilkokulların birinci sınıflarında din dersi konması istenmiştir.

Bilindiği gibi 01-03 Aralık 2021'de 20. Millî Eğitim Şûrası 600'den fazla üyenin katılımıyla toplanmış ve gündemindeki TEMEL EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ, MİLLÎ EĞİTİMİN İYİLEŞTİRİLMESİ VE ÖĞRETEMENLERİN MESLEKİ GELİŞİMİ konularını görüşüp bir karara varmak için üç ihtisas komisyonu oluşturulmuştur. Bu komisyonlarda eğitime ışık tutacak yararlı kararlar alınmıştır. Söz gelimi öğretmenliğin bir meslek olması ve Öğretmen Meslek Yasası'nın çıkarılması, bunlardan biridir. Komisyonlarca Genel Kurul'a sunulan 124 madde tek tek oylanmış, bazıları oybirliği, bazıları da oy çokluğu ile benimsenmiştir.

İhtisas Komisyonlarında görüşülmeyen fakat son dakikada Genel Kurul'a sunulan 'OKUL ÖNCESİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA ÇOCUĞUN GELİŞİM DÜZEYİ DİKKATE ALINARAK DİN, AHLAK VE DEĞERLER EĞİTİMİ YER ALMALIDIR' önergesi ek madde olarak kabul edilmiştir. Bu önergenin benimsenmesi, son derece sakıncalıdır. Bir kez, 3-6 yaş grubu çocukların gelişim düzeyleri din, Allah, günah, sevap, ölüm gibi soyut kavramları anlamdırmaya yetmez. Kaldı ki Okul öncesi çocuklara dinin nesi öğretilecek? Din felsefesi mi, dinlerin karşılaştırılması mı öğretilecek? Yoksa sadece dualar ve sureler mi ezberletilecek? Unutmayalım ki ezbere dayalı bir eğitim, düşünmenin önünde en büyük engeldir. Amaç düşünmeyen, sorgulamayan, araştırmayan bir kuşak yetiştirmek ise ki bu anlaşılıyor; bu anlayış da çok tehlikeli bir uygulamadır. Akıl ve bilimden uzak, araştırmayan, düşündürmeyen, sorgulatmayan, üretime yönelik olmayan ezbere dayalı bir eğitimle yetişen kuşaklarla çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak ve üzerine çıkmak olası değildir. Ancak gelişmiş ulusların sömürgesi ve kölesi olunur.

Keşke, Okul Öncesi Eğitim Programına din, ahlak dersi ve değerler eğitimi konmalı yerine kapatılan köy okullarının, bir tek öğrencisi olsa da açılması gerekir' önergesi sunulmuş olsaydı. Böyle yapılsaydı köy halkına ve ulusa daha önemli bir hizmet edilmiş olunurdu. Çünkü köylü aydınlanmadan, üretime katılmadan bir ülkenin gelişip kalkınması mümkün değildir.

Değerler eğitimine gelince; her bireyin toplumun değerlerine sahip çıkması ve saygı göstermesi elbette gereklidir. Değerler, evrensel, ulusal, tarihsel ve dinsel olmak üzere gruplanabilir. Söz gelimi, barış, özgürlük, demokrasi, doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, sevgi, saygı gibi değerler evrenseldir. Dinsel bayramlar, Cennet, Cehennem, Tanrı, ölüm, mezarlar, şehitlik, gazilik, Kur'an, günah, sevap gibi değerler ise dinsel değerlerdir. Atatürk, Fatih, Orhan Gazi, Mehmet Akif gibi toplumun gelişmesinde, kültüründe yararlı işler başarmış büyüklerimiz de tarihsel değerlerimizdendir. Vatanımız, bayrağımız, İstiklal Marşımız, ulusal bayramlarımız, cumhuriyetimiz, ulusal kahramanlarımız da ulusal değerlerimizi oluşturur.

Kimi büyüklerin ve siyaset insanlarının İstiklal Marşımız söylenirken ayağa kalkıp saygı göstermemesi, yine kimi büyüklerin ve gençlerin bayrağı yer sofrası ya da seccade gibi kullanması ulusal değerlerimize saygısızlık değil midir? Yurdumuzu ve ulusumuzu tarihten silinmekten kurtaran başta Atatürk ve silah arkadaşlarına hakaret, ulusal ve tarihsel değerlerimize saygısızlık değil midir?

Okul öncesi eğitim programına hangi değerler konulacak? Ulusal, evrensel, tarihsel değerler mi konulacak? Yoksa siyasi iktidarın, dinci derneklerin düşüncesine ve inançlarına uygun, gizli değerler mi yer alacak?

Bir zamanlar İlkokullarda okutulan ANDIMIZ vardı, siyasi nedenlerle kaldırıldı. Oysa Ant, en iyi değerler eğitimini vermekteydi. Doğruluk, çalışkanlık, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, yurt ve ulus sevgisi, yurda ve ulusa bağlılık gibi değerleri aşılamaktaydı. Eğer, Okul Öncesi Eğitim Programına değerler eğitimi konacaksa öncelikle ANDIMIZ geri gelmeli, Okul öncesinden üniversite öğrencilerine kadar her eğitim kademesinde okutulmalıdır.

Elbette toplumlar, dinsiz olmaz. Atatürk'ün belirttiği gibi 'Din gerekli bir kurumdur. Dinsiz ulusların devamına olanak yoktur. Din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Din vardır ve gereklidir. Din vicdan sorunudur.' Ancak, soyut kavramları henüz anlamlandıracak düzeye erişmemiş okul öncesi ve birinci sınıftaki çocuklara din ve değerler öğreteceğiz diye onların ruhsal sağlıklarının bozulmasına yol açmak son derece sakıncalıdır. Böyle bir uygulama, çocuk gelişimine, Çocuk Haklarının 14. Maddesinde yer alan 'Her çocuğun kendi düşüncesini geliştirme ve istediği dini seçme hakkı vardır.' ilkesine; 34. Maddesinde yer alan 'çocukları bedensel ve ruhsal yönden örseleyecek hiçbir yakınlaşmaya izin verilemez.' ilkesine ve İnsan Haklarının 'Her kişinin düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü ardır.' ilkesine de yasalara da aykırıdır.