Srtından ağır bir yükü attı Türkiye…Cevap bekleyen bir çok soru, çözümlemeler, komplo teorileri 24 Haziran'da karşılığını buldu. Koskoca adamların bir incir çekirdeğini doldurmayan diyalogları, seviyesiz sözleri ve en önemlisi de aşağılama sözlerine yine büyük Millet kendine yakışan vakur ile cevap verdi. Deutsche Bank'ın, CIA'nın bilmem hangi örgütün Türkiye üzerine yaptığı analizlerin, gelecek inşasının, yeni sömürme gerekçelerinin hepsi de 'milli irade seli'ne teslim oldu. Bu millet son sözü söyledi. Ama ne söyledi.
Yazıya Muharrem İnce'nin söylemiyle; 'Yenmiş de yenmiş' diye başlasak 13 kere yazmak durumundaydım. Yenen kim ? Yine onun değimiyle; 'Adam'. Türk Dil Kurumu 'Adam' kelimesini bakın nasıl yorumluyor:
'1. İnsan, 2. Erkek kişi, kadın karşıtı, 3. Birinin yanında bulunan ve işini yapan kimse, 4. Birinin yararlandığı, kullandığı kimse, 5. Nazını çeken kimse, 6. Görevli kimse, 7. İyi huylu, güvenilir kimse. 8. Bir alanı benimseyen kimse. 9. hlk. Eş, koca.'
Muharrem İnce 'Adam kazandı' diyor. Millet ise 'Allah'ın adamı, Milletin adamı, Devlet adamı, Uzun adam, Gönül adam' diyor. Evet 'adam' kazandı. Hamd ederek, şükrederek… Millete yaslanarak, onlardan ümidini kesmeyerek.
Seçim öncesi piyasaya çıkan 'Mücahit Başbuğ-Kızıl Elma'nın kutalmış çocukları' kitabımın arka kapağında şu ifadeler bulunuyordu:
'Bu işbirliği yalnız kaldım diyen Recep Tayyip Erdoğan için yalnız bir kurdun, Bozkurtlarla yola devam etmesinden başka bir şey değildir.'
Parti içinde bilinçli, koordineli bir iradenin Erdoğan'ı devamlı olarak kontrol altına tutma, devamlı baskılaması yaşanmaktaydı. Koşarken dinlenen Erdoğan 'Aşkına koşan yorulmaz' demekteydi. Buna rağmen bırak koşmayı, yürümeyi bile gereksiz gören kadrolar son İstanbul İl kongresinde ortaya çıkıverdi. Erdoğan'ın gelecek manifestosunun açıklamasına karşı oturduğu sandalyeye yapışan delegeleri zoraki ayağa kalkmaya devam etmişti.
Metal yorgunluğu giderek hurdaya dönerse yola gitmek zor olur. Bunun için Cumhur İttifakı 'Milletin aklı' olarak tarihi sorumluluğu yerine getirdi. Herkes bilsin ve altını çizsin ki Erdoğan partisinin oy oranından yüzde 10 daha fazla oy olması Cumhur İttifakının ve yol arkadaşı MHP'nin desteğiyledir. Emirle, şartsız ve koşulsuz olarak belediye başkanlarının değiştirilmesi, il başkanlarının bayrak değişimi Ak Parti içindeki erimeyi engelleyememiştir. Ak Parti kadrolarının liderini taşıması gerekirken Erdoğan Ak Parti katrolarını taşımaya devam etmektedir. Hareket kabiliyetini ortadan kaldıran bu soruna karşı Erdoğan'ın cerrahi bir müdahale yapacaktır. Çünkü önünde bir yıldan az bir süre sonra yerel seçimler vardır. Ankara'yı, İstanbul başta olmak üzere büyükşehirleri kaptırmamaya odaklanacaktır. Neler yapacağını tarihi balkon konuşmasında göstermiştir. Balkona çıkarken yanında yalnızca elini tuttuğu hayat arkadaşı vardı. Sırtını yaslayamadığı siyaset arkadaşları yoktu. Bu tercihti. Erdoğan, cerrahi müdahaleye balkondan başladı. 7 Haziran 2015 seçimlerinden daha kötü bir sonucun hesap/kitabı muhakkak ki olacaktır.
Yeni dönemde kucaklarında ateş topu gibi söndürülmeyi bekleyen 'Çözüm süreci' ancak ve ancak MHP'nin desteğiyle, taşın altına eline sokmasıyla çözümlenecektir. Bu nedenle Bahçeli'nin sosyal restorasyon olarak önerdiği 'Genel Af' tarihi bir fırsattır. Bu süratle devlet millet kaynaşması sağlanacak, PKK'nın HDP vasıtayla sıcak tutmaya çalıştığı sorun diye bir realitenin olmadığı anlaşılacaktır.