Olağan üstü dönemlerde her türlü siyasi endişeyi bir kenara bırakmak gerekir. Bunu yapmaz isek öfke ve kinimiz aklımızı yener. Bunun için devlet yönetimi ciddiyet ve öngörü ister.

Ekonomide yaşanan tüm olumsuzluklar sadece ekonomiyi değil; eğitimden sağlığa tüm sosyal yaşamı etkiler. Onun için ekonomi politikaların da üç temel etken olan para politikası, maliye politikası ve güven politikası geleceğe ilişkin öngörülerin oluşmasına doğrudan etki eder.

Dünya da ve ülkemiz de yaşanan covid-19 salgını ile birlikte ekonomide öngörülemeyen bir süreç yaşanmaktadır. Salgının ekonomiye etkisi derinleşmeden, maliye politikasına yeni araçlar bulmak hayati bir önem taşımaktadır.

Vergisel işlemlerle ilgili olarak vergi kanunlarında mükellefin ödevleri; bildirim (beyan) defter tutma, belge düzenleme ve temini ile muhafaza ve ibraz şeklinde tanımlanırken. Mükelleflerin vergi kanunlarının uygulanması sırasında sahip oldukları hakları da uzlaşma, pişmanlık, düzeltme, itiraz, cezada indirim, vergi ödeme, tecil ve taksitlendirme ile mahsup ve iade talep hakkı şeklinde tanımlamıştır.

18 Mart tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından Covid-19 salgınının olumsuz etkilerini azaltmak için açıklanmış olan Ekonomik İstikrar Kalkanı paketinin üzerinden tam bir ay geçti. Bu süreçte 'Vergi Ödevlerinin Ertelenmesi' konusunda yaşanan belirsizlik ve karmaşa vergi mükelleflerinin hakları ve ödevleri acısından ileride telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. Bu konuda tüm vergisel işlemeleri içeren yeni bir programın yapılması artık bir zorunluluk olmuştur.

Ekonomiyi düzenlemek ve disipline etmek için belirli dönemlerde vergi araç olarak kullanılsa da maliye politikasının sağlıklı işlemesi için belirli dönemlerde de devletin elini taşın altına koyması gerekir. Bu amaçla hazırlanan 'Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi'nde yer alan ve Hazine ve Maliye Bakanlığınca yayınlanan 518 seri no.lu VUK tebliği kapsamında; Mart-Nisan-Mayıs aylarına ait KDV ve Muhtasar beyannameler. 02.04.2020 tarihli SGK genel yazısı ile Aylık Hizmet Prim bildirgelerinin verilme ve ödeme sürelerinin altı aylık süreler halinde ötelenmesinden sonra, geçtiğimiz hafta çıkan 127 Sayılı VUK Sirküleri ile 30 Nisan 2020 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2019 hesap dönemine ait Kurumlar Vergisi beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin 1 Haziran 2020 tarihine kadar uzatılması. Aralık 2019 ayına ait yüklenmesi gereken e-Defter beratların yükleme tarihinin 30 Haziran 2020 tarihine ertelenmesi ile 'Vergi Ödevleri için Özel Covid-19 Vergi Takvimi Belirlenmesi Zorunluluk olmuştur'

Mevcut uygulama üretim gücüne zarar vermektedir

Uygulamaya konulan ekonomik istikrar kalkanı paketinde sadece belirlenen sektörler için bazı vergi ve sigorta prim ödemelerinin sürelerinin ötelenmesi salgından etkilenen ekonomiye destek olsa da salgın tüm ekonomiyi etkilediği için bu kısıtlı destek piyasaları olumsuz etkilemektedir. Çünkü mücbir sebep kapsamı içerisinde yer almayan sektörler de, mücbir sebep kapsamına alınan mükelleflerle ticaret yapmaktadır. Bu durumda verginin ekonomiyi düzenleyici etkisinden olumlu sonuç almak için vergisel işlemlerin işleme taraf olan mükellefler açısından değerlendirilmesi gerekir. Covid-19 ile birlikte ekonomide ticari hayat yeniden şekillenmiş sipariş iptallerinin yaşanması ile birlikte yeni bir üretim planlaması yaparken tahsilat ve ödeme güçlüğü çeken firmalar satış ve alım politikalarını yeniden belirlemek zorunda kalmışlardır. Özellikle de 'Covid-19' salgını kapsamında ana faaliyet alanı itibariyle İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler kapsamında faaliyetlerine geçici süreliğine ara verilmesine karar verilen borçlunun alacaklıları bu kapsamda ciddi mağduriyet yaşamaktadırlar.

Covid-19 salgınının belirlenen sektörleri dışında kalan mükelleflere olumsuz etkisi

Ülkemizde bütçe gelirlerinin en önemli kaynağı vergidir. Vergiler içinde en büyük pay KDV ile ÖTV'nindir. Ekonomik istikrar kalkanı paketi kapsamında belirlenen sektörlerin bu vergi içindeki sayısal oranı mükellef bazında yüzde yetmişlere ulaşırken vergi payı oranı yüzde otuzlar civarında olduğu. Kapsam dışı kalanların sayısal oranı ise mükellef bazında yaklaşık yüzde vergi oranı olarak ta yaklaşık yüzde yetmişine ulaştığı ifade edilmektedir. Oysa covid-19 salgını tüm sektörleri olumsuz etkilemiştir. Kapsam dışı kalan sektörlerin desteklenmemesi vergi gelirleri başta olmak üzere ihracat ve istihdamı olumsuz etkileyecektir. Bu konun ciddi bir şekilde ele alınması ve bu konuda gerekli düzenlemelerin yapılması da önem arz etmektedir.

Salgın sonrası ne olacak?

Ekonomiden sosyal yaşama dair yapılan tüm düzenlemeler ve alınan tedbirler muhtemel salgın süresi ile sınırlı olarak alınmıştır. Oysaki bu süreçte Covid-19 salgını bize yaşamımızın her alanına girmiş olan teknolojiyi yeniden tanımayı ve onunla yeni bir yaşam tarzı oluşturmamızı öğretti. Bu nedenle salgının yaşandığı dönem kadar bu süreçten çıktıktan sonraki zamanda çok önemlidir. Bizler istesek de istemesek de bu yeni sisteme uyum sağlamak için bir geçiş dönemi olacaktır. Bu sürecin sağlıklı öngörü ile çok iyi planlanması önem arz etmektedir. Hiç birimizin şu anda bu salgının ekonomimize daha ne kadar etki edeceğini ve nasıl zararlar vereceğini belirleme imkanımız bulunmamaktadır.

Küresel ekonomide yaşanan belirsizlik doğal olarak ülkemizi de etkilemektedir. Ekonomi piyasasından aktarılan bilgilere göre piyasada ciddi ölçüde iç ve dış talep daralması buna paralel olarak da yüksek oranlara ulaşan işsizlik sorununun kaçınılmaz olduğu ufukta görünüyor. Salgının firmalar acısından gecikmiş alacakların tahsiline olumsuz etkisinin yanında, durma noktasına gelen üretimin karşısında stoklama maliyetlerinin işletmelere getirdiği finansman yükü ciddi oranlara ulaşmıştır. Piyasalarda yaşanacak daralmayı önlemek ve durağanlaşan sektörleri canlandırmak için bugünden KDV ve ÖTV başta olmak üzere bazı vergi oranları yeniden belirlenmelidir.

(Devam edecek)

Kaynak: www.alomaliye.com