Dünya tarihinde ilk çağlardan bu yana olanak sahibi olmayanların yaşam zorluluklarını aşmalarına yardımcı olmak için çeşitli eylemler uygulanmıştır. Uğur Özdemir gerçekleştirilen bu eylemlerin sosyal hizmet, yaşam zorlukları ile baş etme ve iyilik halini geliştirmede ortaya konan yapılar olup eylemler insanlarla yürütülmektedir. Sosyal hizmet; kişisel, biyolojik ve psikolojik unsurlarla insanların içinde yaşadıkları çevrenin sosyo-ekonomik kuvvetleri arasında dinamik ilişkileri dikkate alarak yapılan uygulamalarla gerçekleştirilir.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterlik Uzmanları tarafından hazırlanan 1969-1970 dönemi raporunda sosyal hizmetler 'bireylerin birbirleriyle ve çevresi ile uyum sağlamalarını kolaylaştırmak amacını taşıyan örgütlenmiş çalışmalar' şeklinde tanımlanmıştır.
Hüsamettin Çetin ise sosyal yardımlarda temel amacın acil olan yardımı yapmak değil, aynı zamanda uzun dönemde, bireyi/aileyi kendi kendine yetecek hale getirmek olduğunu söylemektedir. Bu bağlamda sosyal yardım programları, devletin sorumluluğu kapsamında sosyal güvenlik sistemleri içinde yer alan, ancak, özellik gösteren bir içeriğe sahiptir.
Devlet yardımlarına ilişkin hakların zaman içinde gerçekleştirilebilir olmaları da aslında, bu hakların devletin mali kaynaklarını gerektirir olması ile ilgilidir. Şebnem Gökçeoğlu'na göre devletin olanakları yetersiz olduğu için bir sosyal hakkın derhal yerine getirilmesi, başka bir değişle o anda yaşama geçirilmesi mümkün olmayabilir. Ancak bu husus, devletin bu konuda sonsuza kadar hareketsiz kalabileceği anlamına gelmez.
Bülent Algan ise; devletin uluslararası sözleşme hükmünden ya da anayasadan kaynaklanan bir sosyal hakkı yaşama geçirecek yasal düzenlemeyi yapmaması, her ne kadar bu konuda bir yaptırım olmasa da devletin o hakka ilişkin yükümlülüğünü ihlal ettiği anlamına geldiğini söylemektedir.