Bahar ayları geldi, havalar geçte olsa ısınmaya başladı. Doğa cıvıl cıvıl, güneş içimizi ısıtıyor. Malum pandemi de endemiye dönüşmek üzere. Çoğumuz artık maske kullanmıyoruz. Dışarıda daha özgürüz. Havanın ısınması, doğanın uyanışı bizleri de daha canlı hale getiriyor. Daha çok hareket etmek istiyoruz. Malum pandemiyle geçen uzun bir dönemden sonra alınan kilolardan da kurtulmak lazım.

Peki ne kadar spor yapabiliyoruz? Sporu ihtiyaç mı yoksa lüks olarak mı görüyoruz? Günün belli saatlerini spora ayırabiliyor muyuz yoksa gün içinde yaptığımız işleri spor niyetine mi sayıyoruz?

Düzenli olarak spor yapma alışkanlığı pek çok insanda yok. Çünkü aktif iş hayatının içinde olalım ya da olmayalım spor yapmak nedense biraz külfet ya da zaman kaybı gibi geliyor. Spor salonuna yazılsak bile iki, üç katılımdan sonra ya hevesimiz kalmıyor ya da bir işimiz çıkıyor.

Yapılan bir anket sonucuna göre Türkiye'de düzenli olarak spor yapanlarının oranı %5 civarında. Aynı araştırmada eğitim düzeyi arttıkça spor yapmaya da daha fazla önem verildiği ortaya çıkmış. Ayrıca kadın erkek ayrımı olarak bakıldığında kadınların %3 erkeklerin ise %7 civarında düzenli olarak spor yaptığı görülmüş.

Günlük hayatın karmaşa ve yoğunluğunun, zihinsel ve bedensel olarak üzerimizde bıraktığı etki bizi gün sonunda enerjisiz bırakabiliyor. Ancak gerek bağışıklık sistemini güçlendirmek, gerek zihinsel olarak kendimizi rahatlatmak için uzmanların önerisi düzenli spor yapmak. Bunu aşırı enerji gerektiren aktiviteler olarak düşünmemek gerekir. Yaşadığımız sokakta tempolu yürüyüşler yapmak, bir markete giderken bisiklet kullanmak ya da evimizde müzik eşliğinde egzersizler yapmak zihinsel ve bedensel olarak bizi mutlu edebilir.

Spor yapmanın bizlere zor gelmesinin bir sebebi de belki başlangıç aşamasında temponun yüksek tutulmasıdır. Oysa günde 15-20 dk. ayırarak, kendimizi aşırı zorlamadan ve sıkmadan spor konusunda devamlılık sağlayabiliriz.

Aslında hareketsiz kalarak insan doğamıza da aykırı bir davranış sergiliyoruz. Özünde avcılık ve toplayıcılıktan gelen insan ırkı mevcut yaşamda ekran ve masa başında yaşamaya adapte olmuş durumda. Ama bu bizlere ne kadar uygun? Yapılan araştırmalar yatarak, hareketsiz geçirilen 1 haftanın kas kütlesinde %20'lerde bir azalmaya yol açtığını göstermiş.

Günümüzde iş hayatı çok yoğun, trafikte geçen zamanda cabası. Kendimize ayırdığımız zaman ise az. Vakit ayrılması gerekenler çok fazla. Sporu belki de bu nedenle lüks olarak görüyoruz.

Ancak 'sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur' sözüyle hareket ederek yaşamak, ilerleyen yaşımızda bizlere fayda sağlayacaktır. Gerek bedensel gerekse zihinsel olarak bizi ayakta tutacaktır.