Su sıktılar…

Gaz sıktılar…

Yerlerde sürüklediler…

Öldürdüler…

Çırılçıplak soydular, insan onurunu ayaklar altına aldılar…

İşkence edip dövdüler…

Botlara saldırıp üstündeki biçare insanlara kurşun sıktılar, yetmedi botları batırmaya çalıştılar…

Çocukları aç bıraktılar, insanın en doğal ve temel ihtiyaçlarından mahrum kalmalarına sebep oldular…

Yağmurda çamurda yerde ıslak zeminde yatmalarına ses çıkarmadılar…

Daha niceleri…

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 1948'de kabul edildi. Beyanname ne diyordu acaba?

Madde 1: Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

Madde 2: Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya 203 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ülkenin siyasal, hukuksal veya uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir.

Sen de imza atmadın mı ey Yunanistan! Peki ya sen ne yaptın?

Demokrasinin ortaya çıktığı, insan haklarının temel alındığı… Bireyin, halk bilincinin ve onurunun esas alındığı, salt insan olmanın saygınlığının el üstünde tutulduğu bir gelenekten gelmiş olman senin daha dikkatli ve hassas olmanı gerektirmez mi?

Bu mudur senin insanlıktan anladığın, bu mudur senin insanlığa verdiğin değer, bu mudur senin vicdanın ki o çaresiz insanlara gözlerini yumdun! Sınırda bekleyen ve bir şekilde daha rahat yaşayabileceklerini düşündüklerinden dolayı Avrupa'ya geçmek isteyen çaresiz ve savunmaz bu insanlara davranışını ne tarih ne de insanlık affedecek.

Gerçi saydığım bu etik kurallar ve uygulamalar Antik Yunan Medeniyetine aitti. Hata bende aslında! aynı değerleri devam ettiriyorlar sanmıştım; özür diliyorum!

Avrupa'nın genel olarak mültecilere ve düzensiz göçmenlere evrensel insani ilkelerden ve anlayıştan uzak şekilde uygulamış olduğu bu çifte standart ve izlemiş olduğu politika, akademik literatüre Janus Face (İki yüzlülük) olarak girmiş bulunmaktadır.

Her zaman mazlumun yanında olan ülkemiz ve kadirşinas halkımız, aç ve açıkta olan soğukta bir umudu bekleyen insanlara her daim yardım elini uzatarak onlara Türkiye'nin ve Türk insanının sıcaklığını göstermektedir. En iyi örneğini de şimdi Edirne halkının sıcaklığında ve yardım severliğinde görüyoruz.