Belki de son haftaların veya ayların en dikkat çeken ve beklenen görüşmesi, Erdoğan ve Putin arasında 5 Mart'ta Moskova'da yapıldı. Rus ve Türk heyetler Suriye ve İdlib özelinde ihtilaflı durumları görüşmek, bir karara varabilmek niyetiyle 6 saat görüşme gerçekleştirdiler ve sonrasında da ortaya 'Moskova Bildirisi'ni çıkardılar. Şimdi bildiride üzerinde durulan konulara bakalım.

Ateşkes ve Toprak Bütünlüğü

Bu bildiride öne çıkan hususlardan birkaçı ki bence en önemlileri, Suriye'nin toprak bütünlüğüne dair her iki lider tarafından vurgu yapılarak saygı gösterilmesi, İdlib bölgesinde ateşkesin sağlanması ve insani krize çözüm bulunması hususunda mutabık kalınması, olumlu gelişmeler arasında değerlendirilebilir. Çünkü ateşkesin ilan edilmesiyle Türk ve Rus güçleri arasında ortaya çıkabilecek muhtemel bir sıcak çatışma ve Türkiye adına da daha fazla şehit verilmesi ihtimali engellenmiş oldu. Çatışmalar neticesinde nice şehitler verildiği, Mehmetçiğimizin İdlib'de dolaylı olarak Rus güçleri tarafından vurulduğu malumdur. Lakin Suriye Rusya'dan habersiz su içmeye gidemez.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum fakat Dışişleri Bakanımız Sn. Mevlüt Çavuşoğlu bildiriyi okurken çok doğru bir noktaya parmak basarak Suriye'yi 'Suriye Arap Cumhuriyeti' olarak ifade etti ki doğrusu da budur zaten. Bu ifade, Suriye'nin dolayısıyla Esad'ın BM tarafından meşru olarak tanındığını gösteren hukuki bir tanımlamadır.

Toprak bütünlüğü demişken gözden kaçırılmaması gereken bir husus ise Fırat'ın doğusunun hala terörist YPG/PYD unsurlarının kontrolünde olması durumudur. Suriye'nin toprak bütünlüğüne vurgu yapılması çok önemli bir gelişme olsa da, Fırat'ın doğusu sorunu nasıl çözülecek bekleyip göreceğiz. Toprak bütünlüğüne vurgu yapılırken Fırat'ın doğusu da işin içine giriyor mu? Bu, muğlak bir husus olarak sıcaklığını muhafaza etmektedir. Suriye petrolünün %80'inin bu bölgede yer aldığını hatırlatayım.

M4 ve M5 Otoyolu ve Gözlem Noktaları

Bu otoyolların önemi malumdur. Birçok vilayeti ve İdlib'i Akdenize bağlayan M4 otoyolunun kontrolünün Rus ve Türk güçleri tarafından ortak devriye usulüyle sağlanacak olması olumlu olarak değerlendirilebilir. Çünkü her fırsatta Putin ve Esad bu otoyolun Suriye rejiminin kontrolünde olması gerektiğini ifade ediyorlar idi. Burada aleyhimize olabilecek bir gelişme olarak değerlendirilecek bir durum ise İdlib'de var olan gözlem noktalarımızın M4 otoyolunun kuzeyine taşınması durumudur. Yani rejim unsurları muhaliflerden aldığı toprakları geri vermeyerek o bölgeye yerleştiğinin tescili anlamına gelmektedir. Diğer taraftan Türkiye, bir tehdit veya kışkırtma durumunda ise Türk askerinin güç kullanma inisiyatifini kullanabileceğini bizzat Sn. Cumhurbaşkanımız ifade etmişlerdir.

Muhalifler ve Radikal İslamcılar

Bu husus aslında mayınlı arazide dolaşmaya benziyor, çünkü sahada yaklaşık olarak 50 bin civarında muhalif ve radikal milis güçlerin bulunduğu bilinmektedir. Türkiye ve Rusya İdlib ve bölgesinin ivedi olarak teröristlerden ve radikallerden arındırılmasında, yerlerinden edilmiş halkın yeniden bu bölgeye yerleştirilmesinde görüş birliğine varmışlardır. Özellikle, BM tarafından terörist olarak addedilen örgütler ile etkin mücadele vurgusu hassasiyetle mutabakatta yerini almıştır.

Aksi durumda, o grupların sağlanan ateşkes durumunu bozacak her türlü eylem ve politikalar icra etmeleri ihtimali, varılan mutabakatın ve ateşkesin uygulanmasına en büyük darbeyi vuracaktır. Türkiye'nin eli burada biraz güç duruma düşebilir. Nitekim Suriye Milli Ordusu (SMO) veya Suriye rejimine muhalif silahlı bazı unsurların, Türkiye tarafından çok yakın bir geçmişte desteklenmiş olması, bundan sonra Türkiye ve Rusya'nın bu gruplar özelinde atacağı adımlar, mutabakat sonrasında durumun nereye evrileceğini gösterecektir. Bu husus dikkatle ve hassas bir şekilde yönetilmelidir.

Sonuç

İki ülke arasında yapılan zirve şekil itibarıyla olumlu olarak değerlendirilebilir, fakat gelecek günlerde yapılacak iş ve eylemler bu zirvenin ne oranda başarılı olacağını gösterecektir. Sn. Erdoğan'ın da önemle vurgu yaptığı 'ateşkes' şimdilik sağlanmıştır. Şimdilik diyorum, çünkü İdlib'in pekala önemli coğrafi pozisyonu, o bölgede yer alan radikal veya muhalif unsurların varlığı ve talepleri, M4-M5 otoyollarının kontrol edilmesi gibi faktörler, gelecekte yeni bir çatışmanın hiçte uzak olmayacağına işarettir. Geçici bir ateşkes gibi gözükmektedir. Umarım yanılırım…!