Geçenlerde izlediğim bir haber beni derinden üzdü. Başlarda bu tarz haberlere sinirleniyordum; fakat artık üzücü olduğunu düşünüyorum. Meslektaşlarımın, basın mensuplarının bu tarz haberler yapmasını yanlış buluyorum. Daha önemlisi 'motosiklet terörü' veya 'kural tanımaz motorcular' olarak tanıtılmak kesinlikle ne benim, ne de diğer motosiklet kullanıcılarının kabul edeceği bir yakıştırma değildir.
Şimdi bu haberi derinlemesine inceleyelim. Öncelikle bizleri kural tanımaz olarak tanımlayarak başlıyor haber. Bizler, basın mensupları olarak büyük bir sorumluluğa ve güce sahibiz. Bizlerin bu gücü kullanırken, insanları yanlış yönlendirmemek, tarafsız olmak ve ayrımcılığa sebep olmamak gibi faktörleri de düşünmemiz, değerlendirmemiz gerekmekte. Bir haberi yaparken, haber konusu olan kişi veya kişilerin toplum tarafından uğrayacağı baskıları da değerlendirmeliyiz. Sonrasında basın mensubu arkadaşımızın, emniyet şeridinde giden motosikletlileri kayıt altına alarak 4'e kadar başarılı bir şekilde sayabildiğini izliyoruz. Kendisini tebrik ederim; ama olur da daha fazla saymak isterse Kadıköy veya Beşiktaş'ta trafik ışıklarında bekleyip kırmızı ışıkta geçen yayaları saymasını tavsiye ederim. Bu şekilde, sayma becerilerini büyük oranda geliştirebilir.
Haberi izlemeye devam ettiğimizde bir sarı arabacı görüyoruz. Kendisi diyor ki 'onlar da taşıt biz de taşıtız.' Gözlerime, kulaklarıma inanamıyorum. Demek motosikletler de taşıt? Bu bölümü alıp, bütün sarı araba duraklarında oynatmak istiyorum. İnsanların işine geldiğinde bizleri taşıt olarak görmesi, onun haricinde trafikten saymamaları gülünç. Yeri geliyor 'Motoru çek arabayı park edeceğim' diyorlar. Fakat mikrofon uzatıldığında 'onlar da taşıt'. Bu konuyla ilgili malum haberi yapan 'basın' mensuplarından ricam; aynı mikrofonu dönülmezden dönen, ters yönden giden, iki şeridi ortalayarak süren, durulmayacak yerde duran, bir anda yolcu almak için trafiği tehlikeye atan sarı arabalara da uzatmaları. Bakalım onlar yaptıkları bu kural ihlalleri konusunda ne diyecekler?
'Bakın, bakın bir de motosikletliye bakın…' diyerek emniyet şeridinden giden bir motosikletliyi çekmiş sevgili muhabir dostum. Peki sevgili dostum senin bu videoyu çekerken otomobil kullanıyor olmana ne demeliyiz? Direksiyon başında seyir halindeyken elinde telefonla video çekmektesin. Sormak isterim: Bu tehlikeli bir davranış değil mi? Bir de bunu hiç utanmadan, çekinmeden haberin içerisine koyabiliyorsun. Kafanda çeşitli sorular olduğunu tahmin edebiliyorum. Neden kimse bu motosikletlilere bir şey demiyor? Neden bize ceza kesiliyor da onlara kesilmiyor? Şöyle ki emniyet şeridini otomobillerin kullanması durumunda trafiğin rahatlaması gibi bir durum yaşanmayacak aksine tıkalı 3 şerit değil de 4 şerit olacak. Bu durum acil durumda o şeridi kullanılmaz hale getirecek. Motosikletler yapıları dolayısıyla otomobillere nazaran daha çevik taşıtlardır. Buna mukabil motosikletlerin emniyet şeridini kullanması trafik akışını olumsuz etkilememektedir. Acil bir durumda şeridi anında terk edebilirler böylece tıkanıklığa sebep olmaz veya acil durumlara engel teşkil etmezler. Çoğu zaman ambulansa yol açan motosikletlileri de görmeniz mümkündür.
'Yetmedi motosiklet sürücüleri trafikte araçların aralarından geçerek kazaya davetiye çıkarıyorlar' diye belirtmiş sevgili 'basın' mensubu arkadaşımız. Öncelikle kendilerine tavsiyem yapıkları haberlerde kullandıkları görsel içerikleri haberle ilgili olmasına özen göstermeleri. Malum cümleyi kurduktan sonra haberdeki görseller şeridinde giden motosikletlere çarpan otomobillere ait. Üstelik tüm bu videolarda hatalı olan otomobil kullanıcıları… Bak sevgili muhabir dostum, bir haberi görsel içeriklerle süslemek önemlidir hatta olmazsa olmazıdır. Fakat bu şekilde aldatıcı videolarla ofansif bir haber yapmak yanlıştır ve görevini kötüye kullanmak, basın etiğine aykırı hareket etmektir. Sen bir basın mensubu olarak, araştırmak zorundasın. Gelelim trafikte 'aralardan geçme' mevzusuna. Bu bahsettiğiniz şey, literatürde 'filtreleme' olarak geçer. Siz anladığım kadarıyla araştırma sevmiyorsunuz, ben size bir kolaylık yapayım. Trafikte filtreleme: durmakta olan trafikte veya 30 km altında ilerleyen trafikte motosikletlerin araçların arasından %10-20 daha hızlı olacak şekilde geçmesidir. Filtreleme yapabilmesi, motosikletin sahip olduğu avantajlardan bir tanesidir. Bu şekilde, motosikletler dünyanın en kalabalık ülkelerindeki sıkışık trafikler için bile en pratik çözümlerden birisidir.
Sabret finale geldik. Hazır mısın? Eline mikrofon alıp kamera karşısına geçmekle, kağıda mürekkep akıtmakla, klavyede tuşlara basmakla; basın mensubu olmak arasında büyük bir fark var. Sen ve senin gibilerin, resmi yayın organlarını kullanarak bu tarz haber yapmaları basın etiğine aykırıdır. Maksat haber olsun diye, bugünü de boş geçmeyelim diye çirkin ithamlarda bulunarak, görselleriyle konusu uyuşmayan haberler yaparak mı bu mesleğin bir mensubu olacaksın? Bu yazıyı yazarken gördüm ki motosiklete binmişsin ve bunu da bir haber haline getirmişsin. Şimdi de diyorsun ki motosikletliler trafikte güvende değil. Dur, aman diyeyim geri vitese bu kadar hızlı geçilmez. Şimdi sen bizi 'savunan' bir haber yaptın diye tüm bunları unutacak mıyız? Ne güzel yahu önce motosiklet kullanıcılarına laf at, sonra aslında tehlikedeler diyerek işin içinden sıyrıl. İlk defa mı fark ettin tehlikede olduğumuzu? Madem öyle bilmediğin araştırmadığın konunun haberini ne diye yaparsın? İnternet sonsuz bir derya. Arama çubuğunu kullanmaktan aciz bir meslektaşım olması, bence utanç verici. Sık dişini az kaldı. Bir basın mensubunun; Türkçe 'ye, insanlara örnek teşkil edecek seviyede hakim olması gerekiyor. Buna mukabil sen 'motorsiklet' diyerek, yaşadığın ülkenin diline ne kadar uzak olduğunu gösteriyorsun. Sevgili dostum, sen yine araştırmazsın. Doğrusu motosiklettir. Senin aksine bu kelimenin içinde 'R' harfi bulunmaz. İyi bir basın mensubu olmaktan neden mi uzaksın? Çünkü geri viteste ileri gidemezsin. Sen ve senin gibilerin, ne bu mesleği; ne de motosiklet kültürünü karalamasına izin vermeyeceğim. Ben kim miyim? Tanışalım, ben Emre ERTÜRK, Hürses Gazetesi muhabiri.