0

Anayasa Mahkemesi kararları, sonuç olarak iptal ya da istemin reddi olarak somutlaşmaktadır.

Karar gerekçesiyle bir bütündür. Gerekçe, kararın inşasına temel teşkil eden hukuki malzemedir. Onun için kararların bağlayıcılığından söz ederken, gerekçelerin bağlayıcılığını da kabul etmek gerekir.

Kimi anayasa uzmanlarının görüşlerine göre; bu iptal kararının bir gereği olarak, dershaneler hemen faaliyetlerine başlayabilecek, kimilerine göre de bir mevzuat düzenlemesi yapılmadan faaliyetlerine başlamayacakları şeklindedir.

Anayasa Mahkemesi kararları 153.maddeye göre yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar. Bu nedenle şu anda durumları muallakta bulunan dershanelerin işlevlerine ilişkin Mahkemenin gerekçeli kararı doğrultusunda yasama veya idare makamları tarafından, dershane adıyla veya başka bir adla sınavlara hazırlık kapsamında okul dışı özel kurumlardan eğitim desteğini alma olanağını sağlayacak olan bir düzenlemenin, sorumluluklarının gereği olarak behemehal yerine getirilmesi gerekir. Aksi takdirde iptal kararı bir anlam ifade etmeyecektir.

Milli Eğitim Temel Kanununda yapılan düzenleme ile dershanelerin 1 Eylül 2015 tarihinden sonra faaliyette bulunmaları yasaklanmıştı.

Anayasa Mahkemesinin, dershanelerin kapatılmasını düzenleyen kanun hükmünün iptaline ilişkin gerekçeli kararı 24 Temmuz 2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış bulunmaktadır

Milli Eğitim Temel Kanununda yapılan düzenlemenin gerekçesinde özetle; dershanelerin toplum tarafından adeta öğrenci seçme sınavları yönünden okullarda yürütülen eğitim ve öğretim faaliyetine alternatif olarak görülmeye başlandığı, bu durumun zamanla eğitimde ikiliğin bir benzerini ortaya çıkardığı, dershaneye giden veya gitmeyen öğrenciler arasında fırsat eşitsizliğinin ortaya çıkması ve eğitim öğretim politikalarını olumsuz etkilemesi nedeniyle dershanelerin eğitim sistemimizde yarattığı bu ikiliğe son verilmesi gerektiği, öğrencilerin sınavlardaki başarısının dershanenin başarısı olduğuna inandırılarak toplumun okul ve öğretmenden soğutulduğu, okula ayrılan zamandan kalan vakitlerini dershanelerde geçiren öğrencilerin sosyal beceri gelişimini sağlayacak etkinliklerden uzak kaldığı ve hem akademik yönden gelişim sağlamalarının hem de sosyal becerilerini geliştirmelerinin aynı anda mümkün olmadığı, kendini ifade etmede zorlanan, sorun çözme becerisi yeterince gelişmemiş, sosyal etkinlik deneyimi olmayan, toplumdan kopuk, ortaöğretimin temel amaçları ile yoğrulmamış bir ortaokul ve lise öğrencisi görüntüsünün ortaya çıktığı şeklinde ifade edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi, gerekçeli kararında ileri sürülen aşağıdaki görüş ve değerlendirmeler ışığında iptal kararını vermiştir.

Düzenlemenin Anayasanın 13.maddesine aykırı olduğu görüşü:

Kanuni düzenlemenin gerekçesinde de belirtildiği gibi dershanelerin öğrenciler üzerindeki olumsuz etkileri dikkate alınarak kamu yararı amacına yönelik olarak kapatıldıkları anlaşılmaktadır.

Anayasa Mahkemesi kararlarında kamu yararı tanımı, bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarar şeklinde yapılmıştır. Özel çıkarlar için veya belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz. Böyle bir durumun tespiti halinde söz konusu kanun hükmü Anayasanın 2.maddesine aykırı düşer. Bunun dışındaki haller yasama organının takdirindedir.

Anayasaya uygunluk bakımından, düzenlemenin salt kamu yararına yönelik olarak yapılması yeterli olmayıp, aynı zamanda temel hak ve hürriyetler bakımından getirilen sınırlamaların da Anayasanın 13.maddesinde ifade edilen kriterlere aykırı olmaması gerekir.

Temel hak ve özgürlüklerinin özüne dokunan sınırlamaların, Anayasanın 13.maddesinde belirtilen 'demokratik toplum düzeni gerekleri' ile 'ölçülülük' ilkelerine evleviyetle aykırı olacağından ayrıca inceleme konusu yapılmasına gerek olmadığı, özlerine dokunulmaksızın yapılan sınırlamaların ise, söz konusu ilkelere aykırı olamayacağı belirtilmektedir.

Ölçülülük ilkesi, meşru bir amaca ulaşmak için gerekli olan sınırlayıcı araçlardan daha hafif olanı tercih edebilecekken daha ağır olanına başvurulmasına izin vermez.

Anayasa Mahkemesi demokratik toplumu, bireyin özgürce yaşayabildiği, kendini gerçekleştirebildiği, kendisiyle ilgili kararları serbestçe alabildiği ve her türlü baskı karşısında bireysel özerkliğini koruyabildiği bir düzeni gerektirir şeklinde tanımlamıştır. Özgürlüğün belki de en önemli göstergesinin tercih hakkının varlığı olduğunu belirterek, kişilerin farklı seçenekler arasında tercihte bulunabilme imkanlarının ortadan kaldırıldığı bir yerde özgürlükten bahsedilemeyeceğine vurgu yapmıştır.

Mahkeme, demokrasilerde devlete düşen görevin, bireyin çoğulcu bir ortamda tercih yapabilme imkanına sahip olmasını sağlamaya, özellikle de bu imkanı ortadan kaldırmaya yönelik tutumlardan kaçınmaya ve bu yönde başkalarından gelecek olumsuz müdahaleleri engellemeye matuf olması gerektiğini belirtmiştir. Tercih hakkının meşru amaçlarla sınırlanabileceğini, ancak bu hakkı yok edecek veya kullanılamaz hale getirecek şekilde yapılmaması gerektiğini ifade etmiştir.

Mahkeme ayrıca;

'Dershanelerin faaliyetlerine son verilirken, okul dışı öğrenim desteği alma ihtiyacının karşılanmasına yönelik alternatif çözüm yollarının öngörülmediği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda ilgililere bir tercih hakkı tanınmadığı ve yalnızca okullarda verilen dersler ile sınırlı bir bilgiye erişim olanağının sunulduğu anlaşılmaktadır. Bir üst okula veya yükseköğretime giriş sınavlarına hazırlık ihtiyacını karşılayacak okul dışı alternatif imkanlar sağlanmadan dershanelerin kapatılarak eğitim sisteminden çıkarılması, eğitim ve öğrenim hakkına yönelik ölçüsüz bir sınırlamadır.'

'Dershanelerin doğurduğu sakıncaları önleyici tedbirler almak yerine, bu kurumları tamamen yasaklamak suretiyle dershanelerin kapatılması yoluna gidilmesi, kişilerin sınavlara hazırlık kapsamında okul dışı özel kurumlardan eğitim desteği alma imkanını ortadan kaldırmakta, bu nedenle de eğitim ve öğrenim hakkını ihlal etmektedir.' Şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur.

Düzenlemenin Anayasanın 42.maddesine aykırı olduğu görüşü:

Mahkeme, dershanelerin okul müfredatı konularına ilişkin bilgi edinmeye yönelik bir ihtiyacı karşıladıklarına işaret etmektedir.

Ayrıca, kişilerin bir üst okula veya yükseköğretime giriş sınavlarına hazırlık amacıyla özel teşebbüsler tarafından kanuna uygun olarak verilen eğitim öğretim hizmetlerinden yararlanmaları ve bu suretle okul dışı eğitim almaları, Anayasanın 42.maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkı kapsamında olduğuna vurgu yapmıştır.

Diğer taraftan, okul dışı eğitim, kişilerin özgürce hareket edebildikleri ve tercihleri doğrultusunda maddi ve manevi varlıklarını geliştirebildikleri bir alan olduğu ve bu alana demokratik toplum düzeni yönünden zorunlu olmadıkça devletin müdahale etmemesi gerektiği belirtilmektedir.

Düzenlemenin Anayasanın 48.maddesine aykırı olduğu görüşü:

Mahkeme, kanuni çerçevede faaliyetini sürdüren bir özel teşebbüsün demokratik toplum düzeni yönünden zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaç olmaksızın, arz ve talebe, dolayısıyla bireyin özgür iradesine bağlı serbest piyasa şartlarından kaynaklanmayan nedenlerle tamamen yasaklanması/kapatılması, özel teşebbüs özgürlüğünü korumasız bırakacağını ifade etmektedir.

Yukarıda açıklanan görüşlere katılarak kanuni düzenlemenin iptali yönünde oy kullanan Mahkeme üyeleri şunlardır: Başkan Zühtü Arslan, Başkanvekili Alparslan Altan, Başkanvekili Burhan Üstün, Serdar Özgüldür, Serruh Kaleli, Osman Alifeyyaz Paksüt, Recep Kömürcü, Engin Yıldırım, Celal Mümtaz Akıncı, Erdal Tercan, M. Emin Kuz ve Hasan Tahsin Gökcan'dır.