Dünya tarihinde önemli izler bırakmış, saygınlık kazanmış ve gerek yaşadığı dönemde gerekse sonrasında kendini dünyaya kabul ettirmiş sayılı liderlerden biri olan; Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük ve daimi önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri dehası, cesareti ve başarılarının yanında, her konuya olan objektif yaklaşımı ve müthiş öngörüsü tarihin sayfaları ilerledikçe daha iyi anlaşılmış ve bu kapsamda ekonomiye ilişkin görüşleri de özel bir anlam kazanmıştır.
Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti tarafından yazılan ve okullarda okutulması amacıyla 1934 yılında Maarif Vekaleti tarafından tekrar bastırılan 'TARİH IV' adlı kitapta yer alan ve Cumhuriyetin kurulması öncesinde Atatürk'ün ekonomiye bakışını özetleyen bazı ifadelerini anılan kitaptaki orijinal haliyle siz değerli okurlara aktarmak için aşağıda sunuyor ve devletlerin yaşamında ekonominin önemini vurgulayan bu satırların her zaman güncelliğini koruyacağına ve yol gösterici olacağına olan inancımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Atatürk diyor ki ;
'…İktisat sahasında bizden çok kuvvetli olanlar memleketimizde fazla olarak bir de imtiyazlı mevkide bulunuyorlardı. Kazanç vergisi vermiyorlardı. Gümrüklerimizi ellerinde tutuyorlardı. İstedikleri zaman, istedikleri eşyayı istedikleri şartlar altında memleketimize sokuyorlardı. Bütün iktisadî şubemizde bu sayede mutlak hakim olmuşlardı.
Bize karşı yapılan rekabet hakikaten çok gayrimeşru, hakikaten çok kahir idi (kahrolsun! sadaları). Rakiplerimiz bu suretle inkişafa müsait membalarımızı mahvettiler, ziraatimizi rahneye uğrattılar. İktisadî ve malî tekamülümüzün önüne geçtiler.
'Artık serbest ve müstakil bir hayata atılan Türkiye için iktisadî hayatını boğmakta olan kapitülasyonlar mevcut değildir (şiddetli alkışlar) ve olamaz!'(1)
'Yeni Türkiye Devleti temellerini süngü ile değil, süngünün dahi istinat ettiği iktisadiyatla kuracaktır. Yeni Türkiye Devleti cihangir bir devlet olmıyacaktır. Fakat, Yeni Türkiye Devleti iktisadî bir devlet olacaktır.
'…İktisadî faaliyetleri istinat ettireceğimiz esaslar her türlü vukufla beraber, bilhassa doğrudan doğruya memleketimizin topraklarını koklıyarak, bu topraklarda bizzat çalışan insanların sözlerini işiterek tesbit olunacaktır.'(2)
'Arkadaşlar! Bundan sora pek mühim zaferlere kavuşacağız. Fakat bu zafer süngü zaferleri değil, iktisat, ilim ve irfan zaferleri olacaktır. Ordumuzun şimdiye kadar istihsal ettiği muzafferiyetleri memleketimizi hakikî kurtuluşa sevketmiş sayılamaz. Bu zafer ancak müstakbel zaferimiz için kıymetli bir zemin hazırlamıştır. Askerî zaferlerimizle mağrur olmıyalım. Yeni ilim ve iktisat zaferlerine hazırlanalım.'(3)
'Yeni Türkiyemizi layık olduğu mertebeye isal edebilmek için behemehal iktisadiyatımıza birinci derecede ehemmiyet vermek mecburiyetindeyiz.
'Kılıçla fütuhat yapanlar, mevkilerini neticede sabanla fütuhat yapanlara terketmeğe mahkûmdurlar!
'…Kılıç kullanan kol yorulur, fakat saban kullanan kol her gün daha çok kuvvetlenir ve her gün toprağa daha çok sahip olur.
'…Tam istiklal için şu düstur var : Millî hakimiyet, iktisadî hakimiyetle tarsim edilmelidir. Bu kadar büyük gayeler, bu kadar mukaddes, azametli hedeflerin tahakkukunu temin için yegane temel, en kuvvetli temel iktisadiyattır. Siyasî ve askerî muzafferiyetler, ne kadar büyük olursa olsun, iktisadî zaferle tetviç edilemezse husule gelen zaferler payidar olamaz, az zamanda söner.
'…Bu kadar feyizli, bu kadar kudretli olan yeni Devletimizin düşmansız kalacağını farzetmek doğru değildir. Bunun için çok kundaklar koyarak yıkmağa çalışacak ve suikaste teşebbüs edeceklerdir. Bütün bunlara karşı silahımız, iktisadiyatımızdaki kuvvet resanet ve muvaffakıyetimiz olacaktır.
'Bu vatan, çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapılmağa layıktır. Bu da iktisadî faaliyetle kabildir.'(4)
(1) Gazi'nin Büyük Millet Meclisi'nde 1 Mart 1922 Nutku.
(2) İzmit'te İstanbul gazetecilerine beyanat, 19 Kanunusani 1923.
(3) Alaşehir'de halka hitap, 25-26 Kanunusani 1923.
(4) İzmir'de Türkiye İktisat Kongresi Açılış Nutku, 17 Şubat 1923.