Kadın, bir toplumun, bir ulusun temel ögelerinden biridir. Kadını Tanrı yarattı, erkeği de… Atatürk'ün belirttiği gibi 'Kadın, insanlığın devam edebilmesinin kaynağıdır. İnsanlık safhalarında her ne görürseniz kadının eseridir.'
Kadın ve erkek, doğuştan, yaradılıştan eşittirler. Her ikisi de insandır. Bir atasözümüz der ki: 'Erkek aslan, aslan da dişi aslan, aslan değil mi?' O da aslandır. Erkek insansa kadın da insandır. Birini insan sayıp diğerini insan dışına atmak, en azından Tanrı'nın yaratış gücüne saygısızlıktır. Tanrı, Kur'an'da 'Ey erkekler! Ey kadınlar!' diye seslenmiyor. 'Ey insan!' diye sesleniyor. Kaldı ki erkeği de dünyaya getiren kadındır.
Eski Türklerde kadın, kutsaldı, erkek ile eşit haklara sahipti. Ne var ki yüzyıllardır Türk kadını horlanmış, itilmiş, dahası bir eşya gibi alınıp satılır olmuştu. Türk kadını eve kapatılmış, evlenme, boşanma koşulları tümüyle kadının aleyhine gelişmiş; miras, velayet, tanıklık konularındaki hakları yok edilmişti. Türk kadını kimliğini, adını yitirmişti. Çok kadınla evlilik almış başını itmişti. Erkek, 'Boş ol!' sözü ile kadını boşuyor, kapı dışarı itiyordu.
'Osmanlıda kadın taassuba karşı devletin başlıca tavizi idi. Taassup için ahlak ırz, ırz da özellikle kadın demekti. Herkes, kadın giyimine karışmak hakkını kendinde görmekteydi. Kadın iyice kapanmalıydı (F. R. Atay, Çankaya, s. 407-409).'
Oysa namus, kadını kapatmakla korunamaz. 'Kadını kapamış olan hiçbir toplum, uygarlık yolunda ileri gitmiş değildir. Kadınlarını kapatan uluslar, kendilerini alçaltıyorlar demektir. Onlar, farkında olmadan analarının, eşlerinin, kızlarının, tüm kadın yakınlarının iffetlerinden ve onurlarından kuşkulanıyorlar demektir. Kadının iffet ve onuru, onu kapatmakla değil, ona vakar ve onur duygularını aşılayan bir eğitim ve bilgi vermekle sağlanır(C. Sena, Hz. Muhammet'in Felsefesi, s. 448-449).'
Türk kadını, tüm bu olumsuzluklardan, uğradığı haksızlıklardan Atatürk ve kurduğu Cumhuriyet sayesinde kurtulmuştur. Türk kadını, Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde kimliğine kavuştu, insanlık onuruna yükseldi. Atatürk diyor ki: 'Ey Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üstünde yükselmeye layıksın.'
Atatürk'ün çalışmaları ve direktifleriyle hazırlattığı yasalarla saptanan, geliştirilen Türk kadınının hakları şunlardır: Ailede kadın erkek eşitliği, resmî nikah zorunluluğu, tek kadınla evlenme, istenilen mesleğe ve işe girebilme, mahkemede tanıklık yapma, miras ve boşanma konusunda kadın erkek eşitliği, seçme ve seçilme haklarının kazanılması.
'Ulus bütünlüğünün yarısı olan kadınlarımız, kızlarımız, kız kardeşlerimiz Atatürk ışığında geceden gündüze çıktılar (Y. Z. Ortaç; S. Çiller, Atatürk İçin Dediler ki, s. 156).'
Ey Türk kadını unutma!
'Sana hor bakmaktan lekelenen alnının karasını Atatürk sildi. Türk anasını, yüzyıllık tutsaklıktan Atatürk'ün mübarek elleri kurtardı. Türk anasına, insanlık onurunu o bahşetti. Erkeğin bir sözü ile yıkılabilen yuvanı o güçlendirdi. Yüzyıllarca ayaklar altında çiğnenmiş haklarını sana Atatürk geri verdi (Yaşar Nabi, Türk Anası, EBK: s. 53).'
Ey, yüce ulusumuzun yüce kadını! Atatürk'ü sakın unutma. Atatürk'ün sana kazandırdığı, bugün ellerinden alınmak istenen haklarına dört elle sarıl ki bir daha arka plana atılma. Ey Türk'ün yüce anası! Çapsız dinci tacirlerin sözlerine kanıp yaşamını zindan etme.
Türk ulusunun varlığı, bağımsızlığı, ilerlemesi, yükselmesi senin sorunlarına eğilmene; çalışmana, kendine güvenmene ve yararlı bilgilerle donanmana, Atatürk Devrim ve ilkeleri ışığında akıl ve bilim yolunda yürümene, çocuklarını da bu yönde yetiştirmene bağlıdır.
Atatürk'ün dediği gibi 'Türk ulusunun anası olmak istiyorsan erkeklerden daha çok bilgili, daha çok aydın, daha çok verimli olmak zorundasın.(ASD II, s. 156).'
Tüm kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.