Hafız Yaşar Okuyan diyor ki: 'Atatürk, Ramazan Ayı'na çok büyük bir önem verirdi. Bu ay içinde ince saz heyeti Dolmabahçe Sarayı'na kesin olarak sokulmazdı. Akşamları beni huzurlarına çağırır ve Kuran'ı Kerim'den sureler okuturlar, kendileri de bunu derin bir hazla dinlerlerdi.'

'Ramazan aylarında Hacı Bayram Veli ve Zincirlikuyu Camilerinde şehitlerimizin ruhu için hatim okumamı buyururlardı. Ben de tıklım tıklım dolu olan bu camilerde buyruklarını yerine getirir, hatim okurdum.'

'Peygamber Efendimiz'den söz ederken Hazret-i Peygamberin Zaman-ı Saadetleri'nde diye daima saygı ifade eden kelimeler kullanırdı. Peygamber Efendimiz'in ayrıca çok yetenekli bir devlet adamı ve iyi bir başkomutan olduğunu daima söylemişlerdir (Prof. Dr. Yurdakul Yurdakul, Atatürk'ten Hiç Yayımlanmamış Anılar, s. 45).'

Atatürk, 1932 Yılı'nın Ramazan Ayı'nda bir gün, Hafız Saadettin Kaynak'ı, Süleymaniye Camii Baş Müezzini Kemal'i, Müzik Okulu üyelerinden Öğretmen Zeki ve Nuri Beyleri, Sultan Selimli Rıza'yı, Beylerbeyli Fahri'yi Dolmabahçe Sarayı'na davet eder.

Atatürk, Cemil Sait Bey'in Kuran tercümesini getirtir, konuklardan tercüme ile ilgili görüşlerini sorar, konu üzerinde sabaha kadar tartışma sürer. Tartışma sonunda Atatürk ayağa kalkar, ceketinin önünü ilikler ve Kuran-ıKerim'den Fatiha Suresi'nin Türkçe tercümesini açıp halka okuyormuş gibi ağır ağır okur. Sonra konuklara der ki:

'Sayın hafızlar, içinde bulunduğumuz bu kutsal ay içinde camilerde okuyacağınız mukabelelerin tamamını okuduktan sonra, Türkçe olarak da cemaate açıklayacaksınız. İncil de Arapça yazılmış, sonradan bütün dillere tercüme edilmiştir. Bir İngiliz İncil'i İngilizce, bir Alman İncil'i Almanca okur. Herkes okunan mukabelelerin manasını anlarsa dinine daha çok bağlanır, der (age. s. 135).'

Atatürk, yanındakilere, 'Gazetelere haber verin, yarın camilerde okunacak surelerin Türkçe tercümesi de okunacaktır,' buyruğunu verir. Atatürk'ün buyruğu üzerine Yerebatan Camii'nde, daha sonraki cuma günlerinde Sultan Ahmet, Beyazıt, Fatih Süleymaniye Camilerinde okunan Türkçe Kuran'ı, büyük bir halk kitlesi huşu ve coşku içinde dinlemiştir. Hafız Sadettin Bey'in Süleymaniye Camii'nde okuduğu Türkçe hutbeyi dinleyen halk, camiyi ve dışarısını lebalep doldurmuştur.

1932 Yılı Ramazan Ayı'nın Kadir Gecesi'nde Ayasofya Camii'nde değerli hafızların okuduğu Mevlit, ilk kez radyodan yayımlanmıştır. Gerek İstanbul'da gerek Ankara'daki camilerden okunan Türkçe Kuran'ı dinlemek isteyen halkımız camileri tıklım tıklım doldurmuştur. ( age. s. 137-152).

Atatürk, kutsal bayramlarımızı her zaman kutlamış ve saygı duymuştur. Söz gelimi, 25 Ağustos 1920'de Orduya Mesajında şöyle demektedir:

'Cephedeki asker arkadaşlarımızla bayramlaşmak ve genel durumu yerinde teftiş etmek üzere, Millî Savunma Vekili, Genelkurmay Başkanı ile birlikte Eskişehir'e geldim. Bayramınız mübarek olsun. Vatanımızın kurtarılması için giriştiğimiz kutsal mücadelede Hakk'ın inayetiyle başarır ve gerçek bayramlar yaparız(Atatürk'ün Bütün Eserleri 9, s. 267).'

Atatürk, Ramazan Ayı nedeniyle Orduya gönderdiği 16 Nisan 1923 günlü telgraf mesajında şöyle der:

'Rahmet ve mağfiret Ayı, bu sene de bizi silah ve vazife başında buluyor. Rabbin inayetiyle kazandığımız emsalsiz başarılardan sonra meşru haklarımızın temini için devletçe yapılmakta olan barışçı girişimler neticesini sükûnet ve itimat ile bekliyoruz.'

……

'İdrak ile iftihar ettiğimiz bu mübarek ayın hürmetine Allah'ın lütuflarından (eltafı ilahiyeden) vatanımız ve hepimiz için selamet ve saadetler niyaz ederken mukaddes davanın aşkı ile rahmeti rahmana kavuşmuş olan aziz şehitlerimizin ruhlarına Fatihalar hediye ediyorum. (ABE 15, s.293).'

Atatürk, sadece Ramazan Ayı'na değer vermiyordu. Üç Aylar içinde ve Türk-İslam kültüründe yer alan kandil gecelerine de değer vermekteydi. Söz gelimi, Erzurum Müdafaai Hukuk Cemiyeti Merkez Heyetine çektiği 5 Aralık 1919 günlü telgrafında şöyle diyordu:

'Erişme şerefi ile övündüğümüz, Mevlit Kandili'nin vatan ve millet hakkında hayırlı ve mübarek olmasını Cenab-ı Hak'tan diler, yüce heyete tebrikler arz ederiz( Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV, s. 142-143).'

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olan Atatürk'ün Beraat Gecesi'ni kutlayan Kazım Karabekir Paşa'ya, 9 Mayıs 1920 günlü telgrafıyla verdiği yanıt şöyledir:

'Beraat Gecesi'ni kutlayan telgrafınız üzerine Genel Kurulun içten teşekkürlerini arz etmeye memur edildim. Bu görevi yaparken büyük bir vicdanı haz duymaktayım efenim( age. s. 334).'