Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığına geldiği yıllarda Ayasofya Camii'ne giderek namaz kılma eylemi yapan gençlerin arasındaydı. Tarih yaprakları 26 Mayıs 1977 gününü gösteriyordu. Milli Türk Talebe Birliği üyesi gençler eylem günü müze bileti alıp Ayasofya'nın içine girdikten sonra ezan okuyarak namaz kılmışlardı. Öğrenciler 'Mahzun Ayasofya, açılacaksın' yazılı kağıtları sererek üzerinde namaz kılıyordu. İşaret parmağı havada attıkları slogan bu gün bile kulaklarında çınlıyor:

8 Ağustos 1980 Ayasofya namaz eylemi

-Zincirler Kırılsın, Ayasofya açılsın!

Zincirler ancak Ayasofya'yı ibadete açmakla resmen camiye çevrilmekle kırılacaktı.

Merhum Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş başta olmak üzere siyasilerin, Necip Fazıl Kısakürek gibi aksiyon ve fikir insanlarının tezgahında dokunmuş bir neslin yarım asrı aşan bir rüyasını hayata geçirmek için gün sayan Recep Tayyip Erdoğan'a tarihi olduğu kadar siyasi bir karar da nasip olacak.

Ayasofya'da namaz kılmak sıradan kulun vazifesini yerine getirmek için yeni bir dini mekan açmak olarak görülmemelidir. Ayasofya, yeni siyaset ve dış politika dönemine ilişkin Türkiye'nin irade beyanıdır ki bunun faturasını göğüslemeye hazırdır. Fatura demişken 12 Eylül darbesinden bir ay önce 8 Ağustos 1980 tarihinde Adalet Partisi azınlık hükümetinin Kültür Bakanı Tevfik Koraltan tarafından Ayasofya Camisi'nde Cuma namazı kılındığını hatırlatmak yerinde olur.

Siyaseten altın vuruş olarak görülecek bu hamle yalnızca iç politikaya veya Doğu Akdeniz stratejinde olduğu gibi Kıbrıs Türk'ünün canına, malına göz diken Yunanistan başta olmak üzere BİZANS hayaline indirilmiş bir kılıç darbesidir. Zira MTTB'li gençler bunun farkında olacak ki; 11 Kasım 1967'de Beyazıt meydanında yaptıkları Kıbrıs mitinginde 'Müslüman Kıbrıs'ın yolu, Ayasofya'da kılınan namazla başlar' sloganı atmışlardı.

Ortodokslar açısından değerlendirildiğinde Fener Rum Patrikhanesi gelecek günlerde daha çok tartışmaların ortak noktası olacak.

Bugün tarih sayfalarında bir gezinti yaparak Ayasofya'nın açılması için başlatılan namaz eylemlerine bir göz atalım.

12 Eylül Darbesinden günler öncesine rastlayan Ayasofya'da namaz

Bir başkaldırı: Ayasofya'da namaz!

Dünyanın 68 kuşağı ile tanıştığı yıllarda Türkiye'deki gençlik hareketleri sağcılık, solculuk kamplaşmasında İslami gençlik ile tanışıyordu. Elbette bu açılımın ete kemiğe büründüğü örgüt Milli Türk Talebe Birliği idi… Milliyetçilik, mukaddesatçılık, sağcılık, Türkçülük hep MTTB çatısı altında buluşuyordu. Rasim Cinisli'nin başlattığı MTTB'nin yeni döneminde ABD ve SSCB bayraklarına çarpı konularak Türkün ruh köküne uygun bir süreç başlatılmıştı. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktı.

Rasim Cinisli, 1967 yılında genel başkanlığı CMKP Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş'in de desteklediği İsmail Kahraman'a bıraktı. Kongreden bir ay geçmeden İstanbul Belediyesi'nde açılan bir sergideki Lenin heykeli Talebe Birliği için eylem döneminin fişeğini ateşledi. Yapılan protestodan daha önemlisi Talebe Birliği'nin kamuoyuna ilk kez 'İslamiyet'in ahlak ve faziletine, Türklük gurur ve şuuruyla bağlı bir öğrenci teşkilatı olduğunun' ilan etmesiydi. İslami gençlik için Fetih, Çanakkale gibi yeni rota belirlenmesine karşın komünizm ile mücadele hiç ara vermeden devam etti.

MTTB Mitingi

Ayasofya Önünde Sessiz Çığlık

Yeni dönemin en yoğun tartışması İstanbul'un fethinin simgesi sayılan Ayasofya Camii etrafından olacaktı. Fetih mitingleri gelenek halinde sürmeye devam etti. İlk olarak Fatih Sultan Mehmet Han'ın 486. ölüm yıl dönümde anma günü 3 Mayıs 1967 günü düzenlendi Fetih kutlamaları için yurt çapında seferberlik başladı. Sultanahmet Meydanı'nda fethin 514.yıl dönümü nedeniyle toplanan kalabalığa İsmail Kahraman şöyle hitap etti:

'Fethin sembolü Ayasofya öksüz, Ulu Atamız Fatih'in ilk Cuma'yı kıldığı ve cami olarak vakfettiği Ayasofya'nın ayyuka set çeken minareleri ezansız iken, bu büyük fethi kutlayamayız. MTTB ve mitingde konuşacak olan hatipler olarak bu muhteşem topluluğunuz önünde bu durumu protesto etmek için konuşmamaya karar verdik. Hepinizi Ayasofya önünde bir saatlik protesto oturuşuna davet ediyoruz.'

MTTB'li gençlere Ayasofya önünde eylem yapmak yetmiyor, namaz kılarak fiili durum elde etmek istiyorlardı. 29 Mayıs 1964 tarihinde yapılan ilk eylem örgütsüz bir eylemdi. Daha çok İstanbul Üniversitesi öğrencileri Ayasofya önünde ilk toplu namaz kılma girişiminde bulundu. İstanbul'un fethinin 511. yıldönümünde 150'e yakın öğrenci Ayasofya önünde toplanarak öğle namazı kılmak istedi. Polis müdahale etti ve bir çok öğrenci gözaltına alındı.

Aranan eylem zamanı Katolik Kilisesi dini lideri Papa VI. Paul'un İstanbul ziyareti sırasında gittiği Ayasofya Camii'si içerisinde diz çökerek dua etmesi ve ona turistlerin de katılmasıyla topluca yapılan Katolik ayiniyle birlikte gelmişti. Papa'nın ayini yurt çapında bomba etkisi yaptı. İsmail Kahraman, Papa'nın Ayasofya'da ayin yapmasını ıstırap veren hadise olarak anlatır:

'Papa 6. Paul geldi, pazar günü gitti Ayasofya'ya, 20 dakika dua etti, diz çöktü. Sordular ne dua ettiniz diye. İnsanlığın sulhu için dua ettim dedi. Ayasofya, Fatih'in bir emaneti vakfiyesi var. İlk cuma kılınan yer. İstanbul'u salı günü alıyoruz 29 Mayıs 1453 Cuma günü orada cuma namazı kılıyoruz. İlk cuma kılınan yer ve vakfiyedir. 1934'ten beri de kapalı çok hüzün verici, ıstırap verici bir hadise. Bir de oraya Papa gelecek, Papa'yı karşılamak için Cumhurbaşkanı Ankara'dan geldi, Sunay geldi. Allah rahmet eylesin, Sunay çok iyi bir insandı. MTTB genel başkanlığım sırasında kendisiyle defaatle görüşmüşümdür. Fevkalade değerliydi, inançlı bir insandı, imanlı bir insandı. Onu rahmetle anıyorum, minnetle anıyorum. Hep desteklemiştir, gençlik faaliyetlerini. Geldiler burada karşıladılar, alay-ı vala Papa'ya müthiş itibar ve bir de gitti Ayasofya'da ben dua ediyorum dedi.'

Talebe Birliği'ne göre topluca dua edilebiliyorsa, topluca namaz da kılınabilirdi. Genel İdare Kurulu'nda karar alındı ve Ayasofya'ya namaz kılınmaya gidilecekti. Ayasofya'nın önünde polisin önlem almasına karşın öğrenciler 27 Temmuz 1967 günü aldıkları biletlerle camiye girerek topluca namaz kıldılar.

İbadete kapatılan Ayasofya Camii'nde öğrencilerin topluca namaz kılması bir anlamda camiyi müzeye dönüştüren resmi ideolojiye bir başkaldırıydı.

Ayasofya'da namaz

Faruk Sükan, Kahraman'ı Nasıl Kandırdı?

İsmail Kahraman anlatmaya şöyle devam eder:

'Bizim de genel idare kurulu toplantımız var. Pazartesi günkü gazetelerde bu çıktı. Salı günü bizim toplantımız var, biz dedik ki 'Ayasofya'ya gideceğiz, biz namaz kılacağız. Burası bizim Fatih'in emanetidir.' Ve Ayasofya'ya gittik. Buraya basın geldi, toplantıyı Sultanahmet'te yapacağız dedim ben. Buradan oraya gidene kadar kimseye söylememiştik namaz kılacağız diye; nasıl tertip alınmışsa baktık hemen Emniyet tertibat almış, arabalarla kesmişler yolu. Bizim Osman Yumak genel sekreterimize, 'Git, müzeye 20 tane giriş bileti al.' dedim. Faruk Sükan vardı içişleri bakanı rahmetli, o da değerli bir insandı Allah için. Faruk Sükan telsizle talimat veriyor Emniyet Müdür Yardımcısı Münir Daldal'a 'Sokmayın içeriye!' diyor. Münir Bey cevap veriyor: 'Efendim biletle giriyorlar.' İçeri girdik, bizim Hüseyin Coşkun Bey'in imametinde iki rekat bir namaz kıldık. Bütün gazeteler sürmanşetten ertesi gün verdi.' İçişleri Bakanı Faruk Sükan, acilen eylemin bitirilmesini emretti. Çaresiz kalan polis ise eylemi bitirmek için çözümü öğrenci başkanı ile bakanı telsiz aracılığıyla görüştürmekte buldu. İsmail Kahraman anlatmaya devam ediyor: 'Faruk Sükan Bey, Münir Bey beni telsizle çağırdı. Faruk Bey, Allah rahmet eylesin, 'İsmailciğim aziz kardeşim bir dahaki sene beraber kılacağız, hala kılacağız.' dedi. 1967…2015… Rahmetli oldu gitti. Bir garip davadır bizim için Ayasofya…'

MTTB Fetih Mitingi

Kısakürek: Polis, 'MTTB'li gençleri copladı' Dedirtmem !

Milli Türk Talebe Birliği, Ayasofya'nın ibadete açılması ısrarından kapatılana kadar vazgeçmedi. Her fırsatta yöneticiler, öğrenciler soluğu Ayasofya'nın kapısında aldılar. MTTB'nin Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Saim Altunbaş, Necip Fazıl Kısakürek'in öncülüğünde Ayasofya Camii'ne gittikleri hatırasını paylaşır:

'Hemen her sene İstanbul'da Ayasofya'yla ilgili miting tertip edilirdi, biz de Ankara gençliği olarak katılırdık. Genelde rahmetli Necip Fazıl açılış konuşmasını yapardı. Ve bir gün dedi ki: 'En iyi konuşma 5 dakika olur. Çok uzun konuşmaya gerek yok.' dedi. Hakikaten 5 dakika konuştu. 'Şimdi Ayasofya'ya girip orada namaz kılacağız.' dedi. Bunu bizzat kendim gördüm. Kapıya kadar gittik. Oraya vardığımızda en az 500-1000 kişilik bir polis gücüyle karşılaştık. Bunun üzerine 'haydi girelim', derken demirlere kadar geldik, Ayasofya'nın demirlerine. Necip Fazıl, 'Bizi polisle karşı karşıya getirip anarşi ve terör çıkartmak istiyorlar. Polis MTTB'li gençleri copladı dedirtmeyeceğiz. Buyurun başka bahara kalsın. Ama bu Ayasofya mutlaka bir gün açılacak ve asli hüviyetine kavuşacak, Dönüyoruz.' dedi. Herkes geldiği şehirlere döndü. Hiç itiraz etmedik.'

Yukarıdaki bilgileri daha geniş okumak için Hoton Yayın'dan çıkan Anılar, Olaylar, Belgelerle MTTB'nin Yüz Yılı 'Büyük Doğu'nun Atlıları' kitabına başvurabilirsiniz.