Dünya düzeninin dayattığı iş bölümünde yaşanan haksızlık, güçlülerin acımasız egemenliği ve eşitsizlik sonucunda ortaya çıkan yoksulluk tüm dünyada önemli bir sorundur. Gözlemler yaşanmakta olan yoksulluk, işsizlik ve açlık gibi sorunlar, bunları yaşayanların hatası değil, dünya düzeninin dayattığı uygulanmakta olan sistemlerin hatası olarak ortaya çıktığını göstermektedir.

Günümüz dünyasında yoksulluk her geçen gün artmaktadır. Bu artışta devletlerin zenginlik düzeyleri yanı sıra her ülkedeki bireyler arasındaki eşitsizlik etkili olmaktadır. Küreselleşmeye paralel olarak gelişen ekonomik yapı ve teknolojinin beraberinde getirmiş olduğu eşitsizlik; yaratılan katma değerin gerek ülkeler arasında gerek her ülke için ulusal düzeyde adil dağıtılmamasından kaynaklanmaktadır.


Gerek devletler ve bireyler arasındaki bu eşitsizlik, gerek nüfus artışı, çağdışı yaşam koşulları, katma değerin adaletsiz dağılımı ve sömürü düzeni yoksulluğun artmasında önemli rol oynamaktadır. Bu durumda küresel ve ulusal organizasyonların (IMF, Dünya Bankası, OECD, Ticaret ve Sanayi Odaları ve benzerleri) yoksulluk üzerindeki etkisi yüksek düzeyde olmaktadır.


Bu bağlamda küresel düzenin çerçevesini oluşturan 'açık ekonomi' modelini kurgulayan düzenlemeleri sağlayan 'küresel organizasyonlar' ile hem küresel hem ulusal şirket ve kuruluşların, yoksulluğun ortaya çıkmasında ve/veya artmasındaki etkisi dikkate alınmadan yoksullukla mücadele edilirken başarılı olmak zordur.


Yaşanmakta olan yoksulluk, işsizlik ve açlık gibi sorunlar, bunları yaşayanların hatasından değil, uygulamakta olduğumuz sistemlerin hatasından kaynaklanmaktadır. Dünyayı yönetenler,işsizlik, yoksulluk ve açlık gibi sorunları yok edecek olanaklara sahip olmalarına rağmen, söz konusu bu sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlardan biri olan yoksulluk sıradan bir ekonomik olgu değildir. Çağlar boyu yaşananları incelediğimizde, yoksulluğun özgün yapısının temel taşının 'barış' anlayışı olduğunu görebiliriz. Hiç şüphesiz bu barış anlayışı içinde eğitim, sağlık, salgın hastalıklarının yıkımından kurtulmak, temiz bir çevre, sağlıklı içme suyu kaynakları ve sürdürülebilir orman ve enerji politikaları yer almaktadır.

Toplumların biçimlenmesinde ve gelişmesinde temel rolleri olan küresel ve ulusal organizasyonların, yoksullukla mücadele sorumluluğunda temel rolleri vardır. Organizasyonlarda alınan kararlar, yapılan düzenlemeler ve yürütülen uygulamalarda yoksullukla mücadele sorumluluğunun öğrenilmesi öğretilmiş çaresizliğin önüne geçecektir.