Kapitalist sistemin, küreselleşmeyi de arkasına alarak yol açtığı sorunlar nasıl çözülecek, özellikle dünya çapında bir sosyal anlaşma mümkün müdür(1)? Bu sorunların başında yoksulluk gelmektedir. Birçok az gelişmiş ülkede milyonlarca yoksul insanın en temel ihtiyaçları giderilememektedir(2). Çeşitli yerlerdeki topluluklar ekonomizm(3) adına, her gün daha kaygılandırıcı hale gelen sefalet tablolarına bakıp vurdumduymazlık içinde yaşıyorlar. Zorla dayatılan bir teknolojik modernleşmenin tehdit ettiği insanların hınçlarını anlamamak mümkün mü? İnsanı horlayan bir ekonomik rasyonelliğin, toplumda akıldışılığın yükselişine yol açmış olmasına şaşılabilir mi(4)? Ciddiyetini artıran yoksulluk sorununa özel sektörün ilgisiz kalmasının yanı sıra, devletin de soruna tek başına çare bulmakta zorlandığı bilinmektedir. Nitekim hükümetlerin sosyal sorunlar karşısındaki başarısız uygulamaları, vatandaşların çözümü devletten beklemek yerine kendilerinin toplanıp, birlikte çözüm üreterek eylemde bulunmalarına neden olmaktadır(5).
Ekonomist Klaus Heidel'in hazırladığı raporda, yoksulluğun sadece maddi güçlüklere yol açmadığı; yoksul çocukların sömürü, şiddet ve istismara karşı çok daha savunmasız hale geldiği belirtiliyor.Yoksulluğun içinde doğan çocukların hayatlarının ilerleyen dönemlerinde eğitim ve meslek eğitiminden yoksun kaldığını; iş bulmakta da zorlandıklarını söyleyen Klaus Heidel, 'Yoksul çocuklar yoksul yetişkinler haline geliyor. Bu kısır döngüyü kırmak için yoksulluğu önleme programlarının çocuklar ve gençler üzerine yoğunlaşması gerek'şeklindeki düşüncesini dillendiriyor(6).
Kotler ve Lee'ye göre yoksulluk, insanoğlunun yakasını hiç bırakmamış olan yüz kızartıcı ve adil olmayan bir durumdur. İnsanların çoğu bunun çözümsüz bir sorun olduğunu düşünüyor. Bu insanlar, başarısızlığa uğramış daha önceki çözümleri görüyorlar. İnsanoğlunun dünyadaki yoksulluk düzeyini ve kaybolan yaşamları azaltmak konusunda ki becerisine dair yaygın bir karamsarlık var(7). Yoksulluk binyıllar boyunca 'insan varlıkları' için, hem göreli bir saygınlık içerisinde yaşamaya, hem de sefaletle mücadele etmeye olanak veren yalın ve paylaşımcı bir yaşam biçimi olmuştur(8).
---------------------------------------
[1] Tanilli Server, (2003) İnsanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?Altıncı Basım, Adam Yayınları, İstanbul, s.9.
[2] Güler, Burcu Kümbül, (2011), Yoksullukla Mücadelede Sosyal Girişimcilik: ASHOKA Üyelerinden Sosyal Yenilikçi Örnek uygulamalar, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, ss. 79-111, Cilt: 13, Sayı: 3, Yıl: 2011, s. 86.
[3] Ekonomizm: Toplumsal yaşamda her şey; ekonominin belirlediğini ileri süren öğreti (ekonomik belirlenimcilik)
[4] Tanilli, a. g. e., s.320.
[5] Güler, (2011), Yoksullukla.. a. g. e., s. 86
[6] Heidler Klaus, (2004), Yoksulluğu Önlemenin yolu çocuklardan Geçer, BİA Haber Merkezi 09/08/2004 bianet.org/bianet/cocuk/40382-yoksullugu-onlemenin-yolu-cocuklardan-geciyor Erişim tarihi: 17.12.2018
[7] Kotler Philip, Lee Nancy R., (2010), Yoksulluğa Karşı Sosyal Pazarlama, (Çeviri. Zeynep Kökkaya Chalar), Kapital Kitapları, s. 47-48
[8] Robert, Jean ve Rahnema, Macit, (2011) Yoksulların Gücü (Çeviri: Şule Ünsaldı), Maki Basın Yayın Ltd. Şti., Ankara, S.16