Son ekonomik gelişmeler, ekonomide yaşanan ve pandemi ile belirsizlik olgusunu derinleştiren süreç yine işsizlik konusunu gündeme taşıdı. Bu nedenle yükselen işsizlik istihdam arayışına neden oldu. İşsizlerin toplam çalışabilir işgücüne oranı olarak hesaplanan işsizlik sayısını ve işsizlik oranlarını hesaplayarak belirlemek zordur.

Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi işsizlik ile yoksulluk sorunu arasında çok yakın doğrusal ilişki bulunmaktadır. İşsizlik, yoksulluğun ana nedenlerinden biridir. İşsizliğin mevcut olduğu bir yerde yoksulluğun olması kaçınılmazdır. Bunun tersi de doğrudur. Yani, yoksulluğun olduğu yerde işsizlik kaçınılmazdır.

Prof. Dr. Coşkun Can Aktan'ın belirttiği gibi yoksulluk kısır döngüsü içerisinde bulunulan ülkelerde gelir yetersizliği dolayısıyla yeni yatırımlar yapılamaz ve bu da netice itibariyle işsizlik sorununu ortaya çıkarır. Bu durumu Prof. Dr. Özer Ertuna; ekonomik eşitsizlik temel olarak istihdam ve refahın paylaşılması alanlarında, başka bir değişle işsizlik ve yoksulluk alanlarında kendini gösterir şeklinde açıklamaktadır.

Ülkemizde işsizlik tehlikesine karşılık Anayasa'nın 49. Maddesinde çalışma bir hak ve ödev görülmüş olup devletin önlem alması hüküm altına alınmıştır. 49. Maddede 'Devlet, çalışanların hayat seviyelerini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır' şeklindeki düzenleme ile devlete yüklenen sorumluluğun kapsamı hüküm altına alınmıştır. Çalışma hakkı insanın en doğal hakkıdır ve bu hakkın garanti edilmesi için tüm önlemlerin alınması zorunludur.