Önceki yazıda biz motosiklet kullanıcılarının hatalarından bahsetmiştim. Evet, şimdide sıra yayalarda. İnkar edilemez bir gerçek var ki siz yayalar da trafiğin bir parçasısınız. Bu yüzden kurallar sadece biz taşıt kullanıcılarını değil, sizleri de etkiliyor.

Her sabah yola çıktığımda taşıtları umursamayan yayalar görüyorum. Bunların bir kısmı da kazalarla sonuçlanıyor. Trafik lambalarında yayalar içinde yeşil ve kırmızı ışık bulunmasına rağmen bir araç ışıktan biraz uzaksa hemen yayalar yola atlamaya başlıyor. Yapmayın. Evet, sen sevgili yaya dostum yapma. Ben aaa yaya yok e o zaman neden kırmızıda geçmeyeyim diye yola atlıyor muyum? Ya da yayalara yeşil yanarken araçla yayaların içine dalıp geçen bir insana ne dersiniz ne tepki verirsiniz? Cevabı söyleyeyim arkasından ağzınıza geleni söylersiniz. Peki, sevgili dostum senin yaptığının bundan ne farkı var. Akşam vakti hele bir de yağmurluysa görüşün iyice azaldığı zamanlarda birden yola atlayan yaya, sen araçlara aynısını yapmıyor musun? Bir de yol verdikten sonra nazlana nazlana yürüyen yayalar var ki… Tamam, bir yaya varsa yolu yol hakkı sizin fakat yol verdiğimde böyle gözümün içine bakarak mümkün olan en yavaş şekilde yürünmesi de sinir bozucu. Size başıma gelen bir olayı anlatayım. Bundan birkaç yıl önce okula giderken motosikletimi Kadıköy'deki İspark'a bırakıyordum. Yine böyle bir günde rıhtımın hemen önündeki ışıklarda yeşil ışık bana yanarken bir yaya yola atladı. Ani bir frenle durdum. Mümkün olduğunca sakin bir şekilde sordum. 'ne yapıyorsun?' bana agresif bir dille işe yetişmeye çalışıyorum diye bağırdı. Şimdi sevgili yaya dostum bir gün olur bu yazıya denk gelirsin diye şuraya yazayım. Peki, ben sabahın 7 sinde Kadıköy'de ne yapıyor olabilirim. Sence gezmeye, turlamaya mı çıktım? Sence de çok mantıklı değil mi? Gezmek için trafiğin en yoğun saatinde ve trafiğin en yoğun olduğu yerde geziyorum değil mi? Her neyse bu bizim çok karşılaştığımız bir durum. Hep yayaların bir acelesi vardır. Peki biz insan değil miyiz? Bizim acelemiz olamaz mı?