Kimsenin bir diğerine hiçbirşey ispatlama zorunluluğu duymadığı dostluklar yaşam boyu sürecek ilişkilerin başlangıcıdır ki Su izanın ortaya çıkma sebebi düşüncesizlikten, bilgisizlikten bazen de fitne, kıskançlık, yetersizlik duygusu ve rekabet etme düşüncelerine sahip olan insanlar tarafından ortaya çıkarılır. Bu durum bazen de çok kötü ve olumsuz sonuçlar doğurup, kişiyi veyahut olayı yanlış tanıtıma hatta zan altında bırakmaya yol açabiliyor.
 

Değişmeye niyetli olmayan karamsar insanlarla ilgili yapılabilecek en basit ve genellikle en doğru şey o tarz bireylerden uzaklaşmaktır. Bireysel ve Toplumsal önyargılar bilinçsiz ve doğal dışı çatışmadan, konu hakimiyeti olmadan ve olayın gelişimini bilmeden edinilmiş olumlu ve olumsuz yargılardan oluşur. Bu edinilmiş yanlış tutumlardan dolayı ortaya çıkan duygusal, bilişsel, davranışsal önyargılar hüsn-i zan’ın ortaya çıkmasına yol açar.
 

Kişide öteki bireylere, toplumsal kümelere karşı sevgi azalması hatta nefrete dönüşen düşmanlık duygusunun uyanmasına, koşullanmış yani peşin hükümlü bir tutumu yansıtan sığ bir görüşün ortaya çıkmasına sebebiyet verir. Derinlemesine araştırmadan ve incelemeden yanlış bilgi aktarımları ile peşin hükümlü olmak aynı zamanda kişinin veyahut olayın hakkında yanlış sonuçlar ve yargısız infaza dönüşen bir sonuç doğurur.
 

Yadırganan yargıların zamanla oluşturacağı negatif duygu ve düşünceler kişiyi geri dönüşü olmayan psikolojik rahatsızlıklara da sebep olacağıdır. Her insan herşeyi kabullenemeyerek bilinçaltı bir çok kötü önyargının yanlış sonuçlar doğurduğunu düşünsekte, bazen olumlu önyargıda insanı veyahut olayı zan altında bırakmaya neden olabilir. Mesela, kişinin olmayan meziyetini var olduğunu iddia etmek veya az olan bu şeyi çoğaltarak ortaya koymak da yanlış sonuçlar ortaya çıkması için bir sebep olabiliyor.
 

Kendi yaklaşımlarımız ile konuyu farklı yönlere götürmemiz mümkündür. Pozitif bu düşünce yapısı ile olumsuz bir durumu güzelleştirmektedir. Negatif bir yaklaşımla olumlu bir olayı ve kişiyi çirkinleştirmekte de her bireyin kendi insifiyatifindedir. Toplumlarda önyargı, kültürel, sosyal, eğitimsel her ne kadar anlayış farkındalığı görülse de tasvib edilmemektedir. Yeni renkler daima geçici yadırganmaya mahkumdurlar..