Hesaplaşma doludizgin geliyor. Solda ve sağdaki hesaplaşma, yeni lider arayışları, yeni parti kuruluşları siyasetin dalgalanması için yeterli. Sağın din üzerine abanarak siyaseti kurtarmaya çalışması karşında CHP'nin laiklik kamuflajı altında dine ve dindara yerel seçimler dolayısıyla sergilediği tolerans sona ermiş gibi… CHP inadına yine kökten laikçiliğe oynuyor. Bu durum İmamoğlu, Yavaş başta olmak üzere sağ adaylardan oy devşirip merkeze açılma strateji yapılan çıkışlarla sobote ediliyor.
Son aylarda başörtülü kadınlara, sakallı, cübbeli erkeklere yönelik ritmik Cumhuriyet marşlı eylemler sıradan, hesap edilmemiş eylemler değil. Mustafa Kemal'in ebedi istirahatgahı Anıtkabir'e yapılan ziyaretlerdeki artış gözle görülür bir artıştır. Yeni bir laik dalga geliyor. Laik dalga sekülerizme gömülmüş sağ ve uçları için de uygun zemin oluşturabilir. İktidarı miras gibi gören bankörce harcayan sağın yorgunluğu, şımarıklığına bir de fantezi denemelerinin eklenmesi gerekiyor. Erdoğan'ı ve partisini terbiye edebilmek için İmamoğlu ve Yavaş'a yönelik yapılan tercih sıralamaları bir bakıma CHP ambleminin altına vurulmuş mühür gibi görülmüyor. Her başörtüsüne el uzatma, hatta TBMM'de haddini bildirme manifestosu, Türkiye laiktir, laik kalacak sloganı küskün safları geri getirir mi bilinmez ama Ali Babacan'ın çıktığı TV kanalında özgürlük bağlamında bir tek dindarlara sahip çıkmaması gelinen noktanın ilanıdır. Unutmadan siyasetteki yeni dönem dönüşüm ve siyasi hesaplaşmanın merkezini, belirleyici rolünü Habertürk üstlenecek. Habertürk değince akla kimler gelir, bilenler bilir!
CHP içinde derinden ve sessiz bir ismin gelişini hissediyor, izliyor ve not alıyorum. Gazi İletişim'den bu yana izlediğim takip ettiğim Tuncay Özkan'ın merhum sevgili Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü gün olay yerindeki halini hiç unutamam. Ellerini koyacak yer bulamayan, göz yaşlarından konuşamayan çaresizliğini beyan eden hali gözlerime gelir. Özkan ile Show Tv döneminde bir süre birlikte çalıştık. Sağ olsun Havva Can Göksu hep arada tampon oldu. Abdullah Gül'ü Akşam Gazetesi'ne manşet yapabilmenin faturasını 'yazdırılmamak ile' ödemiş olsak da birbirimizi gördüğümüzde selam eder, hal hatır sorarız.
CHP'deki son dalgalanma, köşe yazarlarının gafil avlanılması, hesaplaşma Tuncay Özkan'ı ayak seslerini güçlendiriyor. Özellikle boşa çıkan/çıkarılan Canan Kaftancıoğlu gibi bir İstanbul köşe başının Özkan ile birlikte hareket etmesi önemli bir gelişme olacaktır. Sermaye bakımından Kanaltürk tecrübesinden hareketle iş dünyasına salma salabilen, açık/gizli ortak yapabilme kudretine sahip olan Tuncay Özkan sadece Tuncay Özkan değildir. TMSF'nin bile el koyduğu Kanaltürk'ten dolayı Tuncay Özkan'a 9 Milyon ABD Doları borcu var. Devletin bile Tuncay Özkan'a borcu var.
Mansur Yavaş'ın kadrolaşmasını tayin eden Servet Avcı da Tuncay Özkan gibi Gazi İletişim mezunudur. (Ö dönem Basın Yayın Yüksek Okuluydu) Aralarında kavga o kadar şiddetli ve vurucu olmuştur ki Üniversite dekanı bile bu iki ismin sağ/sol kavgasını siyasi şubeye bile taşımıştı. Şimdi Servet Avcı kilit noktalara istihbaratçıları bile geride bırakacak tayinler, transferler yapıyor. Ne Tuncay Özkan bir kelime ne de Servet Avcı geçmişe yönelik imada bulunuyor. Aynı safta çalışıyor, yollarına devam ediyorlar.
Şimdi tekraren yazıyorum. CHP'deki ayrışma Ak Parti'den önce başlayacak. Bu süreç sağı ve solu dağınık yakalayan Erdoğan için erken seçim ile taçlandırılacak. Kesesinden üç yılı yeme pahasına Erdoğan siyasi hayatının 'ya hep, ya hiç' oyununa hazırlanıyor. Bu arada YSK cephesine neden kimse bakmıyor.