Bugün yine Dünya'nın da gündeminden düşmeyen Gazze'yi ele alacağız.

Malumunuz İsrail'in Gazze'ye yönelik korkunç işgali tüm dünyanın ana gündemini oluşturuyor.

Gazze'ye yönelik hava bombardımanları sivil yerleşimler, resmî kurumlar, hastaneleri ve güvenli alan diye belirtilen noktaları sürekli vurmaya devam ediyor. İsrail hükümetinin saldırgan tavrı çocukları, kadınlar, yaşlılar ve diğer sivilleri ayırt etmeksizin ölümüne ve yaralanmalarına sebep olmaktadır. Kendi vatanlarını savunmak için tüm Filistin halkı birlikte işgale karşı durmuş ve aralarında çok sayıda çocuk, kadın ve yaşlının da bulunduğu siviller şehit edilmiştir. Şehit olan Filistinli sayısı geçen hafta itibariyle en az 7.000 olarak açıklanmıştır.

Bu durum karşısında özellikle Batı devletleri ve özellikle hükümetleri İsrail devletini haklı bularak bir de her türlü desteği vermekten de geri durmuyorlar. Yıllarca eşitlik, özgürlük, demokrasi ve insan haklarından bahseden ve temsil ettiklerini söyleyen Batı bugün Filistin'de yaşanan soykırıma göz yumuyorlar. Batı medyası bu vahşeti sanki hiç yokmuş gibi manipüle edip kendi milletlerini resmen kandırıyor yapılan yalan haber ve görsellerle bu soykırımın üzerini örtüyorlar.

Batı devletleri her ne kadar ekonomik, sosyal ve kurumsal olarak dünyanın en güçlüleri olsa da Hamas'ın fitilini ateşlediği bu direniş dünya sivil halklarının gözünden kaçmamıştır. Öyle ki Çin'den Rusya'ya, Afrika'dan Latin Amerika'ya, Orta Doğu'dan Amerika'ya kadar tüm başkentler ve şehirlerde İsrail yönetimi ve bu yönetime destek verenler güçlü bir şekilde protesto edilmektedir. Bu durum dünya halklarının vicdan ve merhametini uyandırmış ve mazlum Filistin halkının yanında dimdik durmasını sağlamıştır. Devletleri yöneten hükümetler ile halk ciddi şekilde ayrışmıştır. Bu sürecin sonunda en büyük kaybı yine en güçlü oldukların söyleyen Batı hükümetleri yaşayacaktır. İlerleyen dönemlerde halkın sorgulamaları artacak ve birçok yöneticinin hükümetten düşmesini sağlayacaktır.

İsrail'de yapılan bir ankette İsrail'in Gazze'ye yapılan saldırılarının işgal olduğu ve bunun sorumlu olarak da %60'ın üzerinde Binyamin Netanyahu olarak ortaya çıkmıştır. Dünyada yeni bir uyanış başladı. Bu vahşeti yapan İsrail devletinin kendi halkının bile çoğunluğu bunun işgal olduğu ve bu işgale karşı çıkılması gerektiğini söylüyorlar. Bunun gibi benzeri durumların daha sonra Avrupa ve ABD'de olması kaçınılmaz son olacaktır. Nitekim bunu fark ettiklerinde hemen söylem ve eylem değişikliğine gidecek ve fiilen başkenti Kudüs olan Filistin Devletinin kurulması için yoğun çaba gösterecekler.

Sonuç olarak; Filistin halkının gösterdiği direniş tüm dünyadaki sivillerin vicdan ve merhametlerini sorgulamasını sağlamış, dayatılan yalan düzenin kırılması için ilk güçlü fitili ortaya koymuştur. Geçmişten günümüze işgale uğrayan hangi millet olursa olsun er ya da geç direnmiş ve hakkı olan zaferi elde etmiştir. Başkenti Kudüs olan Filistin devletinin kurulması hem bölgenin hem Batı devletlerinin hem de İsrail halkının güven ve istikrarı için en doğru çözüm olacaktır.